WhatsApp krizi, bir insan hakları sorununu önümüze bırakıverdi: Kişisel veriler ve özel hayat.
WhatsApp'ın yeni kullanıcı sözleşmesi ve bu sözleşmenin 8 Şubat 2021'e kadar onaylanmasını istemesi milyonlarca insanımızı tedirgin etti. Önerilen, daha doğrusu kullanıcılara dayatılan sözleşmede kişisel verilerin ilgili şirketlerle paylaşımına yer verilmesi kuşkulara neden olurken tartışmaları da beraberinde getirdi.
O zaman soralım: AB'de (Avrupa Birliği) bu uygulama yok da, neden Türkiye'de bu işe kalkışıyorsunuz? Avrupa'da kişisel verilerin korunması konusunda ciddi yaptırımlar ve sert yasalar var da ondan, desek de asıl neden;
Günümüzde reklam-satış amacıyla insanların kişisel verilerinin, yasallığı tartışmalı yollar da dahil olmak üzere, ele geçirilmesine yönelik "veri pazarlarının" hacminin yüz milyonlarca dolarla ölçüldüğü bilinmektedir. Yeni sözleşme isteğinin gerekçesi budur.
Önlem olarak konuya hem Rekabet Kurulu hem de, Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVKK) müdahale ederek inceleme başlatmıştır. KVKK, Kişisel Verileri Koruma Kanunu'nun 15.maddesine göre hukuksuzluk tespit ederse, WhatsApp'a idari para cezası verebilecektir.
Kişisel verilerin sınırsız biçimde ele geçirilip kullanılmasının, tıpkı kişinin gizli kameralarla izlenmesi ya da iletişiminin gizlice dinlenmesinde olduğu gibi özel hayatının gizliliğini tamamen ortadan kaldırıp, onu üçüncü kişiler karşısında adeta "çıplak bıraktığı" söylenebilir.
Kişisel verilerin korunması oldukça hassas bir konudur. Geçmişten günümüze bakacak olursak;
Kişisel verilerin korunması tarihinde önemli yer tutan "yalnız bırakılma hakkı", "verine sahip olmalısın", bilgilerin geleceğini belirleme hakkı" gibi ifadelerin bireyin merkeze alındığı bir yaklaşımı yansıttığı unutulmamalıdır.
Konuya ilişkin ilk düzenleme Avrupa'da 1970 yılında yapılmıştır. 1995 yılında kabul edilen 95/46/AT sayılı Yönerge ile AB üyesi devletlerin kişisel verilerin korunması alanında uyması gereken temel ilkeler belirlenmiştir. Konuya dünya genelinde baktığımızda ise, Avrupa'yı izleyen çeşitli devletlerin yanında farklı sistemleri benimseyenlerin bulunduğunu da görebilmekteyiz.
Avrupa Konseyi 108 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Sözleşmesi'ni 1981 yılında imzaya açmıştır. İzleyen yıllarda da konuya ilişkin çeşitli metinler kabul edilmiştir.
Türkiye'de kişisel verilerin korunmasına yönelik hukuksal sürecin başlangıcı olarak 108 sayılı Sözleşme'nin imzalandığı 1981 yılı alınabilir. Anayasa'nın 90.maddesine göre, Sözleşme'nin onaylanmasını uygun bulan kanun ise, çok sonra, 30 0cak 2016'da kabul edilmiştir.
Anayasa düzleminde konuyu yokladığımızda; "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
(…) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir." (madde-20)
Sözün özü: Gizlilik ve bağımsızlık, özel yaşamın temel unsurlarıdır. Özel yaşam, bireyin, dingin ve rahat bırakılma hakkına sahip olduğu kendine özgü alanıdır.
WhatsApp krizini masaya yatırırken tüm bu hususlara dikkat edelim!
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023