"Ya olduğun gibi görün. Ya da göründüğün gibi ol" der Hz. Mevlana. Aynı zamanda "Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz" der atalarımız. "Sözünün eri olmak" deyimimiz ise delikanlılığın ispatıdır. Yani bir Müslüman özde de, sözde de bir olacak. İkili oynamayacak. Yapamayacağı şeyi söylemeyecek. Söylerse ne olur? Allah katında büyük gazaba sebep olur. (bkz. Saf suresi 2. ve 3. ayetler)İnancımızın ölçüleri herkesi kapsar. Şu çaycı, şu topçu, şu vali, o başbakan, o vekil vs. ayrım söz konusu değildir. Hele hele toplumun önünde olan insanların sorumlulukları halka göre daha fazladır. Haliyle söz, fiil ve iddialarına senden, benden daha çok dikkat etmek zorundadırlar. Ya oldukları gibi görünmek ya da göründükleri gibi olmak zorundadırlar. Böyle olmazlarsa ne mi olur? Şöyle bir İslam coğrafyasına ve ülkemize bakın sonucu göreceksiniz. Sayın Başbakan, ABD ziyaretinde Time dergisine özel bir röportaj verdi. Bu röportaja derginin beş muhabiri katılıyor ve ilginç sorular yöneltiyorlar Erdoğan'a. Erdoğan'ın cevapları ise çok daha ilginç, bütünle kıyasladığınızda çelişkili, yaşanan gerçekler ve Erdoğan'ın izlediği siyaset anlayışına baktığınızda ise yukarıda bahsettiğim ölçülerin tam karşı mesafesinde. "Füze kalkanı projesinin" İsrail'in olası saldırılara karşılık korunması için planlandığını, Türkiye'nin, İslam coğrafyasında, bu projeyle İsrail'in jandarması olmaya imza attığını, babasının zoruyla haber izlemek zorunda kalan ilkokul çocukları bile biliyor artık. Ama Erdoğan bu gerçeği ya anlamıyor, ya da saklıyor, itiraf edemiyor. Hep sıcak tuttuğu konu ise Filistin. BM genel kurulunda Filistin liderini ayakta alkışlamıştı ama Filistin lideri Erdoğan'ı dinlemeden salondan ayrılmıştı. Neden acaba! Bu röportajında Erdoğan, Time dergisi aracılığıyla insanlığa bir çağrı yapmak istediğini de belirtiyor ve "Bu insanlar (Filistinliler) o topraklarda, ancak bir açık hava hapishanesinde mücadele etmek için orada değiller. İsrail'in zalimliği süremez. Filistin'in taleplerine olumsuz yaklaşanlar tarihe hiçbir zaman bunun hesabını vermeyi başaramayacaktır" diyor. Bu açık hava hapishanesinin (Filistinlilerin) kontrolü kimin elinde? Muhafızı veya bekçisi kim? Tabii ki İsrail. İşte bu noktada derginin muhabirinin sorusu ve verilen cevap Erdoğan'ın duruşunu özetler mahiyette. Kendisine (Erdoğan'a) dört - beş yıl önce, Türkiye - İsrail ilişkilerinin çok yakın olduğunun hatırlatılması üzerine Başbakan, "İsrail Mavi Marmara baskınında iki ülke ilişkilerini kurban vermeseydi, ilişkilerimiz daha iyi bile olurdu" cevabını veriyor. İsrail'in bu topraklardaki zulmü ta 60'lardan beri devam ediyor. Ama 'Mavi Marmara' baskını olmasaydı, iyi olan ilişkilerimiz daha da iyi olurdu, diyor Erdoğan. Demek ki, 40 - 50 yıldır bu topraklarda zulmeden bir devletle Erdoğan hükümetinin çok iyi ilişkileri varmış. Ah birde o baskını yapmasalardı, çok daha iyi dost ve müttefik olacaklarmış!Ayrıca bu röportajında Erdoğan, Davos'ta ki çıkışına benzer bir çıkış daha yapıyor ve "Nedir bu Güvenlik Konseyi'ndeki kalıcı üyelerin olayı? Bu kaldırılmadı. Dünya bu beş ülkenin kölesi durumunda" diyor. Güzel ve doğru bir tespit. Ama bu beş ülkenin, özelikle ABD'nin, kendi çıkarları için en sıklıkla kullandığı ülke hangisi sorulsa, Sayın Erdoğan ne cevap verirdi, merak ediyorum? İsrail, ABD ilişkileri ve dünyanın beş ülkenin kölesi olduğunu iddia eden Erdoğan'ın yaptığı açıklama, söylemlerindeki samimiyeti ortaya koyar nitelikte (!)İsrail konusunda ise farklı bakış açıları olabileceğini (ABD ile) ifade eden Erdoğan, "Belli konularda farklı düşündüğümüz konusunda hemfikiriz. Ancak bu fikir ayrılıkları ilişkileri koparmamız için sebep değil. Türkiye, ABD gibi, bağımsız bir devlettir. Farklı yönlere gidebiliriz, fakat her zaman dost kalacağız" Kiminle dost kalacakmışız? Dünyayı kendisine köle eden bu beş ülkenin birincisiyle. Haliyle bana da "iyi kölelikler" dilemek düşer!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025