Konut giderlerinin dâhil edilmediği "açlık sınırı," dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesini içeriyor.
TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) her ay düzenli olarak kamuoyuna duyurduğu aylık "açlık ve yoksulluk sınırı" araştırmasının Mart 2019 raporu şöyle: Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.014 TL, yoksulluk sınırı ise 6.561 TL.
Buna göre;
* Toplumun ezici çoğunluğu aç ve yoksul… Asgari ücretlinin satın alma gücü yerlere çakılmış durumda.
* Nüfusun %20'sinden fazlası, yani, 16 milyondan fazla kişi açlık sınırının altında yaşıyor.
* Nüfusun %60'dan fazlası, yani, 48 milyondan fazla kişi yoksulluk sınırının altında yaşamakta...
* Asgari ücretlilerin son bir yıllık maaş artışları %14.2 iken, TÜİK'e göre, son bir yıllık enflasyon artışı %21.62
Tüm bu gerçekleri dikkate aldığımızda, ülkemiz insanının bugün en büyük sorununun geçim kaygısı olduğunu görüyoruz. Ülke insanı fakirliğin, açlık ve yoksulluk sınırının altında inim inim inlemekte ve debelendikçe batmakta… Millet ar belasına bunu söyleyememekte, haykıramamakta ama herkesin yüzünden mutsuzluk akmakta ve yüzler gülmemektedir.
Anayasamızda sosyal devlet olduğumuza vurgu yapılırken, sosyal devletin vatandaşlarına yapması gerekenler yapılmamaktadır. Bu yönüyle devlet bir nevi suç işlemektedir. Sosyal Devletin imkânlarını sunması; bir ikramı değil, onun bir farziyeti ve mecburiyetidir. Yıllardan beri sayın Prof. Dr. Haydar Baş hocamız milletimizin bu hakkına sahip çıkmasını ve bunun hesabını sormasını istemektedir.
Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir "Sosyal Hukuk Devleti"dir ama uygulamada bir "kabile devleti" bile değiliz.
Anayasamızda yer almasına rağmen, tam manasıyla hayata geçirilememiş olan Sosyal Devlet anlayışı, ancak ve ancak Milli Ekonomi Modeli ve Milli Devlet tezi ile işlerlik kazanacaktır.
Milli Ekonomi Modeli ve onun siyasi açılımı olan Sosyal Devlet / Milli Devlet tezi, tam bir "Sosyal Hukuk Devleti"nin hayata geçirilmesi projesidir.
Sosyal Devlet anlayışının ve Milli Ekonomi Modeli'nin teorik-pratik temellerini ortaya koyan Sayın Hocamız Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in eserinden bir derleme ve özet çıkardık:
* Sosyal Devlet olmak devletin vatandaşlarına karşı bir ikramı değil, onun varlığının gereği ve vazifesidir.
* Yani işsiz bir insana işsizlik parası vermek, devletin ona bir ikramı değildir. Çünkü devlet, vatandaşlarına iş bulmak zorundadır; yani yaşamak isteyen devlet, vatandaşlarını yaşatmak durumundadır. Eğer bir birey iş bulamıyorsa, bunun sorumluluğu devlete aittir ve bu eksiğini telafi edinceye kadar ona işsizlik maaşı vermek zorundadır.
* Devletin, gelirlerinin vatandaşına hizmet olarak geri döndürmesi ve milletinden topladığından daha fazlasını milletine vermek suretiyle sosyal adalet ve adil gelir paylaşımını sağlama karakterine haiz devlete, "Sosyal Devlet" diyoruz.
* Gerçek özgürlüğün bireylerin haklarının önündeki engelleri kaldırmakta olduğunu ortaya koyan Milli Devlet tezi, bu sayede sosyal adaletin de oluşmasını sağlamaktadır.
* Milli Devlet anlayışı; devletin bekasını, bireylerin doğuştan gelen haklarının yaşanmasında görmektedir.
* Mutlu bir azınlığın çıkarları için değil, milletin bütün fertlerinin menfaatlerini ve haklarını korumak için hayata geçirilen Milli Devlet anlayışı, ekonomide Milli Ekonomi Modeli ile şu ana kadar hiçbir iktisadi anlayışın başaramadığı "sürekli büyüme, tam istihdam ve gelir dağılımında adalet"i sağlayarak fakirliği normal bir yaşam tarzı olmaktan çıkarıp tarihi bir olgu haline getirmektedir.
* Sosyal Devlet, kapitalist anlayışlarda olduğu gibi başkalarının elindekileri sömürerek büyüyen değil, aksine vererek, hizmet ve ikram ederek büyüyen bir devlet anlayışını hayata geçirmektedir.
* Bu tez, bugüne kadar tarif edilen Sosyal Devlet olgusunu son derece geliştirmekte, konu ile ilgili yanlış algılamalara son vermektedir. Her şeyden önce, "aldığından bir kısmını veren el olma"nın ötesinde, "aldığından daha fazlasını verebilme" kabiliyetinde ve niyetinde olan bir Sosyal Devlet anlayışını hayata geçirmektedir.
* Sosyal Devlet yaklaşımı devletin milletine bir "ikramı değil" aksine "vazifesi"dir. Bireylerin doğuştan gelen haklarının karşılığı Sosyal Devlettir. Sosyal Devlet kavramı, aynı zamanda sürekli büyümenin sağlanması için bir iktisat kuralıdır.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023