logo
20 NİSAN 2024

Yakın hedef: Mezhep çatışması

08.01.2012 00:00:00
Uzun süre yandaş medya tarafından âlim bir zat olarak kamuoyuna lanse edildi. Boyalı basın yayının bu haline pek de alışkın değildik. Sürekli bekledik, altından bir çapanoğlu çıkacak diye. Çok gecikmedi. Doğum gerçekleşti sözde din adına ama özde din ile ilgisi olmayan açıklamalar zuhur etmeye başladı.
“Suriye’deki zulme karşı, Suriye askeri ile savaşmak caizdir. İran, Suriye’nin yanında yer alırsa o da bu kapsamdadır. Zaten Şiiler tarih boyunca hep Ehl-i Sünnet ile savaştı. Zaten onların kıblesi Kerbela’dır” şeklinde safsatalar ortada dolaşmaya başladı. Bu görüş kamuoyu ile paylaşılır oldu.
Beklenen etki ortaya çıkmamış olacak ki, yeni bir çıkış daha yapıldı. Bu defa son dönem her fırsatta öne çıkartılan bir akademisyenin açıklamasıyla kamuoyu dalgalanmaya başladı. Din adamının yaptığı konuşma daha çok dış politikayı dizayn etmeye dönük idi. Ancak bu defa iç politikayı da etkileyecek açıklamaların geldiğini görüyoruz.
İfadeleri hep birlikte okuyalım. “Şimdi bir insanın Şii olması Hıristiyan olmasından kötü, çünkü Hıristiyan nihayetinde ehli kitaptır; üç dinden bir tanesindendir. Allah onu selamete de erdirebilir, belki cennete de koyabilir. Şii ise sapkınlık var orada dini bozmaya çalışmak var”
Herkesin bildiği gibi Ayet-i Kerime’de Hıristiyanlar hakkında, İsa Allah’ın oğlu dedikleri için kâfir olduklarını, Allah, üç ilahtan biridir dediklerini ve kâfir olduklarını; Yahudiler hakkında ise Üzeyr Allah’ın oğlu dedikleri için kâfir oldukları buyrulmaktadır. Bu anlamda pek çok Ayeti Kerime de vardır. Necran Hıristiyanları ile ilgili hadisi şerifte şu üç şeyden dolayı Hıristiyanların kâfir oldukları ifade edilmektedir.
1-Allah’ın çocuğu var sözü,
2-Domuz eti yemeleri,
3-Haça tapmaları.
Peki, şimdiki Hıristiyanlar da bunları yapmıyor mu?
El cevap: Evet, aynen yapıyorlar.
Asırlardan beri bilinen budur. Ancak son dönemde Kuran-ı Kerime, hadisi şeriflere rağmen dinimiz İslam’a karşı açıktan bir taarruz vardır.
Devletimizin bekasına, milletimizin birliğine ve varlığına karşı atılan bu bombaları iyi tanımak gerekir. Her bir sözün içerdiği mesaj ve varılmak istenen yol haritasının iyi bilinmesi gerekir.
Bu bölücü açıklamalara cevap saadetinde güya Şia adına konuşan önder kabul edilen zevatın durduk yere “Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler hakkında “batılılar bu gelişmelerin adını Arap Baharı koydu. Biz ise buna ‘İslami uyanış’ demek zorundayız” demesi çok manidardır.
İslam ülkeleri paramparça oluyor. Halkın birliği bozuluyor, kaynakları batılı devletlerin eline geçiyor, Amerikan bayrakları etrafta arz-ı endam ediyor, başlarında bombalar uçuşuyor, adam kalkıyor “bu İslami uyanıştır” diyor.
Yapılanları İslam’ın içinde gösterenler de bilerek ya da bilmeyerek aynı projenin piyonudur. Her üç açıklama da birbirinin mütemmimidir. Her birisi bir başka toplum kesimine yönelik olsa da hedef aynıdır. İyi polis - kötü polis oyununu bilirsiniz. Birisi kötü yüzüyle konuşurken, diğeri dost yüzüyle size yaklaşır. Aslında karşınızdaki tek kişiden ibarettir.
Osmanlı hinterlandında batılılar tarafından uzun zamandan beri bir işgal projesi devam etmektedir. Batılı kavramı dönemine göre değişiklik gösterse de bu İngiltere’dir, Fransa’dır, Amerika’dır. Bu projenin adı dönemine göre Haçlı seferidir, Şark Projesidir, Büyük Ortadoğu Projesidir. Gayeleri, Anadolu topraklarından, Avrupa topraklarından Müslüman Türk’ü söküp atmaktır. Proje açık Müslüman’la başa çıkamayan emperyalist güçler, bizzat İslam dini ile uğraşmaktadır. Radikal İslam ile Müslümanları şekillendirmeğe çalışan batı, Ilımlı İslam projesi ile de İslam’ı tahrip etmeye çalışmaktadır. İmanın şartı Lailahe illallah Muhammedün Resullullah’tır. Allah’ın birliğine ve Hz. Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna iman edeceksiniz. Bu iman Kuran’ın emrettiği tarzda olacak peygamberimizin yaşadığı tarzda olacak. Temel itikad kuralı bu. Sen kalkacaksın Allah ve peygamberimize iman eden, hem de Ayet-i Kerime’nin emri gereği Ehl-i Beyt’e bağlı olan Şia’yı Hıristiyan’la mukayese edeceksin. Hem de daha kötü diyeceksin. Bunun yenilir yutulur hiçbir tarafı yoktur.
Proje açık ve nettir.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, 1990’lı yıllardan beri dini bütünlüğümüzün, milli bütünlüğümüzün teminatı olduğunu defaten ifade etmektedir. Geçtiğimiz yılın sonlarında, yine Prof. Dr. Haydar Baş Bey tarafından öncülük yapılarak tertiplenen Uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumu tarihi bir dönemeç olmuştur. Ehl-i Beyt’in kim olduğunu bu anlamda Sünni – Şii, Alevi ve Caferiliğin ne olduğunu kamuoyu da öğrenmiş oldu. Sempozyumun zamanlaması konusunda Sayın Hocamız sempozyumun bir an önce tertiplenmesini istediler. Şunu ifade ediyorlardı “Korkarım ki, İslam aleminde Sünni - Şii çatışmasını ateşlemek istiyorlar. Bunun önüne geçmeliyiz” diyorlardı.
Bütün bu gelişmeler ışığında ülkemizde ve bölgemizde yaşanan hadiselerin varlık - yokluk mücadelesi olduğu çok net görülmelidir.
 
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.