Son 15 yıldır Türkiye siyasi hayatında "madenlerimiz var" diyen tek lider Prof. Dr. Haydar Baş Bey oldu. Ne milliyetçi, ne dindar, ne Atatürkçü geçineni maden kelimesini ağzına alamazken, BTP Lideri 3 katrilyon dolarlık yeraltı kaynaklarından bahsetti ve bunlar devlet-millet ortaklığı ile işletilmelidir, dedi.
"Kaynak" deyince de akla O gelir. Zira sosyal devlet projelerini sıralarken, bunların hangi kaynaklarla verileceğini de kalem kalem açıklayan ancak O oldu.
Peki, varlığı kesin bir gerçek olan madenler ve kaynaklara karşı yalan makinaları nasıl çalıştı dersiniz? Bir hatırlayalım:
1- Önce Türkiye'de maden mi var? Petrol mü var? Olsa hükümet çıkarmaz mı? Yalanı dolaştı ortalıkta?
2- Sonra maden var ama, 2023 yılına kadar çıkaramayız. Çünkü Lozan'da gizli madde var yalanı yayıldı. Halbuki Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk, MTA'yı (Maden Tetkik Arama)'yı kurdu (1935). Kömür ve bakır işletmeleri (Ergani) açıldı. Maden aranmaya ve işlenmeye başlandı. 1938'de Divriği demir madenleri üretime başladı.
2004 ve 2007 yıllarında çıkarılan maden ve petrol yasaları ile yeraltı kaynaklarımız Rio Tinto, Eldorado Gold, Yamas, Anatolia Minerals gibi yabancı şirketler tarafından çıkarılıyor. Başta Alaaddin Middle East Petrol Şirketi olmak üzere çok sayıda yabancı petrol şirketi, petrol çıkarmaya halâ devam ediyor.
Öte yandan haberlerde maden kazası olarak Soma'da, Karaman'da Zonguldak'ta olan kömür madeni kazası haberleri veriliyordu, ama maden yok deniliyordu!
Gerçek ortaya çıktı ki, Türkiye bir maden ülkesi? Bor'da yüzde yetmiş beş ile dünya birincisi, altında dünya ikincisi ve 52 çeşit madeni barındıran bir ülke? Ayrıca madenlerle ilgili Lozan'da gizli bir madde olmadığı da ortaya çıktı.
3- Yalanlar devam etti. Sayın Baş, "millet iktidar imkânı verirse, yabancı şirketlere verilen madenlerimizi geri alacağım, dedi.
Hemen kezzablar (yalancılar) devre yaptı: "Yabancılarla anlaşma yapıldı, geri alınamaz ki" denildi.
Bakınız, bu yalan makinalarının arkasındaki ecnebi güçleri dize getiren, yedi düvele karşı zafer kazanıp, bağımsız bir devlet kuran Atatürk bu konuda ne yaptı?
Ecnebi şirketlerin elindeki demiryollarını, limanları, kömür işletmelerini, telefon işletmelerini, elektrik şirketlerini geri aldı. Yani bunlar satın alınarak millileştirildi, yani devletleştirildi.
Anadolu-Bağdat, Mersin-Tarsus, Bursa-Mudanya, Samsun-Çarşamba, Bandırma-Menemen-Manisa, İzmir-Kasaba, İzmir-Basmane-Afyon, İstanbul-Trakya demiryolları yabancılardan satın alındı ve devletleştirildi.
Haydarpaşa Limanı (1929), İzmir rıhtım işletmesi (1932), İstanbul rıhtım şirketi (1935), Kozlu kömür işletmeleri (1937), İzmir telefon işletmeleri (1937), İstanbul elektrik şirketi (1938) yabancılardan satın alındı.
Bu liste uzar gider. "Rahmetle Anıyoruz" başlıklı 10 Kasım yazısında Prof. Dr. Haydar Baş Bey bunları sıraladı.
Görülüyor ki, İngiltere, Fransa, ABD gibi ecnebilerin ağzı ile ve talimatı ile hareket etmeyen, bağımsız bir Cumhuriyet Devleti kuran Atatürk, güçlü bir lider olarak bu devletleştirme kararlarını aldı. Arkasında Kuvva-yı Milliye ruhlu millet vardı, meclis vardı ve O başardı.
Sayın Baş da, bu yabancı firmalara "geri dön, marş marş" diyeceğim, "kaç lira harcadın, al sana daha fazlası diyerek hepsini göndereceğim. Devlet ve millet ortaklığı ile bu madenleri işletip petrolü çıkartacağım" diyor.
Bağımsız olmak, milli olmak, Atatürk' ün yaptığını düşünmek, yerli olmak, milletini ve devletini zenginleştirmek ancak böyle mümkündür.
Ama millet isterse tabi.
Yoksa yıllardır olduğu gibi yalanlara teslim olarak yoksulluk, fakirlik, yolsuzluk, borçlanma, dağılma, savrulma kaderi olacaktır. Hazine üstünde dilenci olarak, bir ABD, bir AB, bir İsrail, bir Suud, bir Rusya ekseninde dolaşıp durulacaktır.
Çare Hoca Atatürk'te, Sayın Baş'ın projelerinin iktidar olmasındadır. Dün yapılan ve başarılan, bugün de yapılabilir ve başarılabilir. Yeter ki millet istesin ve imkân versin?
"Kaynak" deyince de akla O gelir. Zira sosyal devlet projelerini sıralarken, bunların hangi kaynaklarla verileceğini de kalem kalem açıklayan ancak O oldu.
Peki, varlığı kesin bir gerçek olan madenler ve kaynaklara karşı yalan makinaları nasıl çalıştı dersiniz? Bir hatırlayalım:
1- Önce Türkiye'de maden mi var? Petrol mü var? Olsa hükümet çıkarmaz mı? Yalanı dolaştı ortalıkta?
2- Sonra maden var ama, 2023 yılına kadar çıkaramayız. Çünkü Lozan'da gizli madde var yalanı yayıldı. Halbuki Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk, MTA'yı (Maden Tetkik Arama)'yı kurdu (1935). Kömür ve bakır işletmeleri (Ergani) açıldı. Maden aranmaya ve işlenmeye başlandı. 1938'de Divriği demir madenleri üretime başladı.
2004 ve 2007 yıllarında çıkarılan maden ve petrol yasaları ile yeraltı kaynaklarımız Rio Tinto, Eldorado Gold, Yamas, Anatolia Minerals gibi yabancı şirketler tarafından çıkarılıyor. Başta Alaaddin Middle East Petrol Şirketi olmak üzere çok sayıda yabancı petrol şirketi, petrol çıkarmaya halâ devam ediyor.
Öte yandan haberlerde maden kazası olarak Soma'da, Karaman'da Zonguldak'ta olan kömür madeni kazası haberleri veriliyordu, ama maden yok deniliyordu!
Gerçek ortaya çıktı ki, Türkiye bir maden ülkesi? Bor'da yüzde yetmiş beş ile dünya birincisi, altında dünya ikincisi ve 52 çeşit madeni barındıran bir ülke? Ayrıca madenlerle ilgili Lozan'da gizli bir madde olmadığı da ortaya çıktı.
3- Yalanlar devam etti. Sayın Baş, "millet iktidar imkânı verirse, yabancı şirketlere verilen madenlerimizi geri alacağım, dedi.
Hemen kezzablar (yalancılar) devre yaptı: "Yabancılarla anlaşma yapıldı, geri alınamaz ki" denildi.
Bakınız, bu yalan makinalarının arkasındaki ecnebi güçleri dize getiren, yedi düvele karşı zafer kazanıp, bağımsız bir devlet kuran Atatürk bu konuda ne yaptı?
Ecnebi şirketlerin elindeki demiryollarını, limanları, kömür işletmelerini, telefon işletmelerini, elektrik şirketlerini geri aldı. Yani bunlar satın alınarak millileştirildi, yani devletleştirildi.
Anadolu-Bağdat, Mersin-Tarsus, Bursa-Mudanya, Samsun-Çarşamba, Bandırma-Menemen-Manisa, İzmir-Kasaba, İzmir-Basmane-Afyon, İstanbul-Trakya demiryolları yabancılardan satın alındı ve devletleştirildi.
Haydarpaşa Limanı (1929), İzmir rıhtım işletmesi (1932), İstanbul rıhtım şirketi (1935), Kozlu kömür işletmeleri (1937), İzmir telefon işletmeleri (1937), İstanbul elektrik şirketi (1938) yabancılardan satın alındı.
Bu liste uzar gider. "Rahmetle Anıyoruz" başlıklı 10 Kasım yazısında Prof. Dr. Haydar Baş Bey bunları sıraladı.
Görülüyor ki, İngiltere, Fransa, ABD gibi ecnebilerin ağzı ile ve talimatı ile hareket etmeyen, bağımsız bir Cumhuriyet Devleti kuran Atatürk, güçlü bir lider olarak bu devletleştirme kararlarını aldı. Arkasında Kuvva-yı Milliye ruhlu millet vardı, meclis vardı ve O başardı.
Sayın Baş da, bu yabancı firmalara "geri dön, marş marş" diyeceğim, "kaç lira harcadın, al sana daha fazlası diyerek hepsini göndereceğim. Devlet ve millet ortaklığı ile bu madenleri işletip petrolü çıkartacağım" diyor.
Bağımsız olmak, milli olmak, Atatürk' ün yaptığını düşünmek, yerli olmak, milletini ve devletini zenginleştirmek ancak böyle mümkündür.
Ama millet isterse tabi.
Yoksa yıllardır olduğu gibi yalanlara teslim olarak yoksulluk, fakirlik, yolsuzluk, borçlanma, dağılma, savrulma kaderi olacaktır. Hazine üstünde dilenci olarak, bir ABD, bir AB, bir İsrail, bir Suud, bir Rusya ekseninde dolaşıp durulacaktır.
Çare Hoca Atatürk'te, Sayın Baş'ın projelerinin iktidar olmasındadır. Dün yapılan ve başarılan, bugün de yapılabilir ve başarılabilir. Yeter ki millet istesin ve imkân versin?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Dr. Abdullah Terzi / diğer yazıları
- “Tüketim en büyük kaynaktır” / 11.12.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019