Lübnan ve İsrail ziyaretlerinin ardından bugün de Suriye'ye gidecek olan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, İsrail'e geçmeden önce yaptığı açıklamada "Türkiye'nin coğrafyasındaki gelişmelere seyirci kalmasını kimse bizden isteyemez, bekleyemez" diye konuştu. Gül'ün bu açıklaması, hükümetin "Lübnan bataklığına" Mehmetçiği gönderme istek ve hevesinin kılıfa sokulmuş haliydi. Gül'ün bu kılıfı birçok yerde ve genellikle Türk kamuoyunu "zorlama-dayatma durumlara" alıştırmak için kullandığını biliyoruz.Doğrudur. Türkiye coğrafyasındaki gelişmelere seyirci kalacak bir ülke değildir, olamaz da. Bu durum, tarihin bu ülkeye yüklediği zorunlu bir misyondur. Fakat?Bu seyirci kalmama misyonu, İsrail'in yarım bıraktığı işleri, Mehmetçiği ateşin ortasına atarak temizlemek değildir. Bu misyon, ABD ve İsrail menşe'li Büyük Ortadoğu Projesi'nin gönüllü sözcülüğü ve taşeronluğu kapsamında ülkeleri dolaşıp, BOP reklamı yapmak hiç değildir.Bu misyon, Türkiye'nin "kırmızı çizgilerini" takip edip, onların hakkını vermektir.Kıbrıs'ı, Kerkük'ü, Kuzey Irak'ı, Kafkasya'yı, Orta Asya'yı, Balkanlar'ı takip etmektir. Lübnan'a asker göndermek için kıvranan hükümetin Türkmen şehri Kerkük'te yaklaşan tehlikeye dair bir planı var mıdır?Uluslararası Kriz Grubunun (ICG) Orta Doğu direktörü Joost Hiltermann, Kerkük için ciddi bir iç savaş uyarısında bulunuyor. Hiltermann, Kerkük'ün, kuzey Irak'taki Kürt bölgesinin "başkenti" ilan edilmesine çalışan Iraklı Kürtlerin, 2003 yılındaki Irak savaşından bu yana 100 binden fazla Kürt'ün kente göç etmesini sağladığını belirtiyor.Peşmerge liderlerinin ABD ile kafa kafaya vererek hazırladıkları Irak anayasasına göre 2007 yılında Kerkük'ün statüsünü belirleyecek bir referandum var. Bu referandum öncesinde kente göçürülen Kürt nüfusu hesaba katıldığında Barzani'nin hedefine ulaşması çok zor değil. Barzani ve Talabani'nin Kerkük'te ciddi bir yapılanmaya girdikleri ve kentteki Türkmen nüfusun her geçen gün biraz daha bastırıldığı haberleri hergün geliyor. Türkiye'yi ziyaret eden Türkmen heyet, bu sıkıntı ve endişelerini hükümet yetkililerine devamlı suretle aktarıyor.Peki hemen yanıbaşımızda, kırmızı çizgi olarak ifade ettiğimiz Kerkük'teki bu gelişmelere ve gelecekte öngörülen kriz senaryolarına dair hükümet herhangi bir strateji geliştirdi mi? Bugün Lübnan'a asker göndermek için can atan hükümet, yarın Kerkük Kürdistan'ın başkenti ilan edildiği zaman Kerkük'e asker gönderebilecek mi?Sadece Kerkük mü? Kıbrıs'ta durum farklı değil, içeride de birçok koldan kuşatma altındayız?PKK terörü hergün can almaya devam ediyor. Coğrafyamızdaki olaylara seyirci kalmayan- en azından kalmayacağını söyleyen- hükümet içimizdeki bu yangını söndürmek için nasıl bir stratejik vizyon geliştirdi!?PKK'yı, Irak hükümetiyle birlikte muhatap alacak "koordinatör" saçmalığıyla Türkiye avutulup oyalanırken, İran kendi ulusal güvenliği için kimseyi muhatap almadan Kandil dağını bombalamaya devam ediyor. Türkiye ise, PKK'lı teröristleri muhatap alacak koordinatörü bekliyor!Bugün Suriye'de, Suriye'ye "uluslar arası çabalara destek"- yani ABD- İsrail politikalarına destek- tebliği yapacak olan sayın bakanımızın BOP sözcülüğü ve elçiliğini bırakıp coğrafyamızdaki yangınlara müdahale etmesi gerekmiyor mu! Tribünde oturmak veya tribünlere oynamakla bu işler çözülmüyor sayın bakanım!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012