Son günlerde sınırlarımızın dışında bize karşı olan güçlerin sayısı artmaya, netleşmeye başladı. Türk Milleti'ni bir an önce nasıl bitirir, Avrupa'nın çöplüğüne gömeriz, düşüncesiyle hep bir ağızdan saldırıyorlar.Aydın denilen ancak gerçekte aydınlanmaya ihtiyacı olan insanların sayısı da artmaya başladı. Türk Milleti insani özellikleriyle dünyada benzeri olmayan medeni, merhametli, komşusunu seven millettir. Ve fakat, milli ve manevi bütünlüğü tehdit edildiğinde cesaretli, azimli ve gözü pek bir millettir.Türk Milleti tarihin her döneminde kendisini yok etmeye çalışan dış ve iç güçlerle mücadele etmiştir. Bunun yanı sıra düşmanları ise, aziz milletimizin hep zayıf anını beklemiş, en kritik dönemlerde fırsat kollamıştır. Nitekim; 3 Mart 1978 Yeşilköy antlaşması ile Rusya tarafından siyasi gündem edilen Ermeni meselesi, 1878'den beri uluslararası bir mesele haline getiriliyor. OsmanlıBerlin Antlaşması sonrası Ermeni Patrik Mıgırdıç şöyle der: "Avrupa bize özerklik vermedi, ama bizi erişmek için yanıp tutuşduğumuz amacımıza ulaştıracaktır. Osmanlı, Ermenilerin yaşadıı yerlerde gereken reformları yapmaya söz verdi, bu reformlar birgün idari özerkliğe dönüşecektir. Avrupa elimize silahları verdi, paslanmadan bu silahları kullanalım. Osmanlı reformları gerçekleştiremezse, eylemlere başlayalım. Berlin Kongresi ile bir altın madeni elde ettik".Ermeni azınlıklar Fatih tarafından "teb'ayı sadıka" olarak vasıflandırılmıştı. 1896 yılında İstanbul'da 1700 müslüman memura karşılık 597 gayri müslim çalışıyordu. Reform dayatmaları ile Osmanlı sürekli baskı altında tutulmuştur. İngilizler 1879'da Osmanlı Devletine dokuz maddelik şu reform projesini verirler:1. Bazı olaylar gündem edilerek, Anadolu'ya hala muktedir bir müfettiş atanmadığı2. Mali hususlarda her vilayete bir Avrupalı bir mali müfettiş atanması gerektiği3. Avrupalı memurların, adli yerde görevlendirilemesi gerektiği4. Merkezden yönetim değil, yerinden yönetime geçilmesi,5. Hıristiyanların çoğunlukta olduğu kaza ve nahiyelere Hıristiyan kaymakam ve nahiye müdürleri atanması gerektiği,6. Yol yapımı ve ziraatın geliştirilmesi (Çünkü Ermeniler haberlerme ve silah sevkiyatı yapamıyorlardı)7. Hıristiyan mahkeme şahitliklerinin dikkatli uygulanmadığı ve uygulanmasının gerekliliği8. Erzurum Valisinin maiyetine memur, polis diğer memurlar verilmesi gerekitiği.9. Aşer usulunun lağvine karar verilsinBu talimatları devletin idarecileri, müfettişleri vermiyor, peki Osmanlı Devleti, İngiltere'nin bir eyaletimidir diye düşünebilirsiniz. Bu maddelerin uygulaması sürekli takip ediliyor. Geçiştirildiğinde İngiliz donanması gönderilmekle tehdit ediliyor. Padişah II. Abdülhamit birara baskıya dayanamayıp kendisi donanmayı harekete geçirince geri adım atıyorlar ama kısa süre sonra talimatlar tekrar başlıyor.1894 Ermeni isyanı sonucu hemen müfettiş heyeti kurulması istenir. Kurulan heyet Ermenileri suçlu bulur. Ermeniler suçlarını itiraf ederler. İngilizler, taraflı davrandılar diye heyeti beğenmezler, tekrar yeni heyet kurulur. Yine Ermeniler suçlu bulunur. İngilizler yine beğenmezler ve yeni bir heyet kurarlar, bakın heyette kimler var:Başkan Salih BeyÜye, Ömer BeyÜye, Celaleddin BeyÜye, Mecit Efendi,Shipley (İngiliz Konsolosu)Vilbert (Fransız Konsolosu)Prje Valsky (Rusya Konsolosu)Dr. Miles Jewett (Amerika Konsolosu)Yarısı Türk, yarısı gayrı müslim heyet oluşturulur. Bunlar hep böyle devam eder ve en sonunda muratlarına ererler. Osmanlı'yı bitirirler.Bu olanlar, günümüz konjonktüründe ülkemiz için ibret alınması gereken bir vesikadır. Bu meseleleri AB Kriterlerine, ev ödevlerine benzetmemek mümkün değil. Sahnede hep aynı kişiler, aynı roller, aynı oyun... Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal 6 Mart 1922 Meclis konuşmasında şöyle der: "...... Artık durumu düzeltmek, hayat bulmak, insan olmak için, mutlaka Avrupa'dan nasihat almak gibi bir takım zihniyetler ortaya çıktı. Oysa hangi İstiklal vardır ki yabancıların nasihatlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaşatmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır."Sonuç olarak şunu ifade etmek mümkün: Osmanlı Devleti'nin yaşadığı akıbetin sebeplerini günümüz Türkiyesi ikinci kez yaşıyor. Kurtuluş ise ikinci kez, yeniden Kuvayı Milliye'dedir. Şu anda Kuvayı Milliye'nin etrafında, Prof. Dr. Haydar Baş'ın yanında olup kol kola girip, ülkemizi tekrar ayağa kaldırmak bu vatanı seven her Türk'ün yapması gereken milli bir görevdir.
MİSAFİR KALEM / Mustafa GEBEL
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012