Bilindiği gibi "tüyü bitmemiş yetimin hakkı" deyimi, milletin ortak malını, devletin hazinesini, kamu mallarını ifade eder.Yetim, kimsesizdir, biçaredir ve çoğu zaman babasından kendisine intikal eden serveti de korumaktan acizdir. Dolayısıyla bütün çaresizlerin, kimsesizlerin malının bekçisi devlet olduğu gibi, özellikle de yetimin malının bekçisi de devlettir.Bu anlamda millet, kendisine ait olan milli servetin nerde ne kadar olduğunu bilmediği gibi, korumaktan da acizdir. Millet, kendisine ait olan milli servetini muhafaza etmek ve sonraki kuşaklara aktarmak için bir araya gelmiş devlet kurmuştur ve bu vazifeyi de devletine yüklemiştir.İktidarlar bütün icraatlarını devlet adına ve millet adına ortaya koyarlar ve millete ait olan kamu mallarını, milli servetleri korumak da iktidarların en baştaki görevlerindendir.Başbakan memleketi Rize'de; "tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeyiz yiyene de müsaade etmeyiz" demiş.Bu güzel sözün hayata geçmesini yürekten temenni ederiz ama kendilerinin altı yıllık iktidarları döneminde maalesef hep bu sözün tersi yapılmıştır."Tüyü bitmemiş yetimin, yani milletin mallarının, milletin haklarının" yenildiğini ve yedirildiğini gösteren sayısız örnekler yaşadık sizin iktidarınızda.Rizelilerden bir delikanlı çıkıp şunu sorabilirdi:Elli milyar dolarlık Çayeli Bakır İşletmelerini, kırk dokuz milyon dolar karşılığında birilerine devretmek tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmek değil midir?Bu nasıl yememek ve yedirmemektir ki, millete ait olan deveyi, sadece kulağı fiyatına satıyorsunuz, yetkili olduğunuz halde satılmasına ses çıkarmıyorsunuz?Aslında bir Başbakan'ın ağzından çıkan "tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeyiz yedirmeyiz" sözünün en yüksek sesle protesto edileceği yerlerden biri Rize idi. Çünkü yetimler hemen orada, fakat yetimlerin hakları göz göre göre birilerine yedirilmişti ve kürsüde konuşan da bizzat bu işin baş sorumlusu idi."Yetimler burada hakları nerede" şeklinde bir soru, o günün en anlamlı sorusu olabilirdi.Mevcut iktidarın yaman destekçilerinden Zaman'ın bir yazarı (Türköne) bu konuyu irdelerken şöyle diyor:"Türkiye "bal tutan parmağını yalar" dönemini geride bıraktı. Özelleştirmeler ve devletin küçülmesi ile ortada tutacak pek bal da kalmadı. Şeffaflaşmada kat edilen mesafe ve bağımsız denetim kurumları kamu kaynaklarının kullanımına sağlam ölçüler getirdi. AB reformlarının hakkını teslim etmek lâzım. Yolsuzluk yapma iktidarının alanı giderek daraldı. Bu dar alanda kopacak fırtınaları durdurmanın yolu da şeffaflık."(26/08/2008) Bu paragrafın hangi cümlesi doğru ve millete doğruları söylüyor?Bal tutan artık parmağını değil, dirseğine kadar kolunu yalıyor.AB reformlarından, daha doğrusu dayatmalarından biri özelleştirme idi ve yukardaki tek örnekte olduğu gibi, devenin kulağı fiyatına satılmasını sağladı. Kimin hakkını kime teslim ediyorsun?Altı yıllık AKP iktidarına yüksek sesle soruyoruz:Yetimler burada, yetimler her yerde,hakları nerde?Bir hatırlatma:"Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, muhakkak ki karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylarlar." (Nisa:10)
Aziz Karaca / diğer yazıları
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024