Tarihin karanlıklarında nice ölü devletler, nice kadavra imparatorluklar ve nice helak olmuş toplumlar gömülüdür.
“Devlet ve toplum kabristanlığı”ndan ibret almamız gereken günlerden geçiyoruz.
Nitekim merhum Akif, “kıssadan hisse”sinde şöyle der:
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi?
“Tarih”i “tekerrür” diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Yaşanan olayları ele alın; millet, hükümet veya devlet iradesinin esamesi okunmuyor.
Türkiye sürüklenip gidiyor.
Sürüklendiğimiz noktayı öngöremiyoruz.
Sayısını hatırlayanımız yok… Şu kadar devleti yıkılıp gitmiş, şu kadar boyu ve soyu tarihten silinmiş bir millet olarak, akıl almaz gidişatımızın ve devlet-millet sürüklenişimizin varacağı yok oluşu görmek zorundayız.
Hakkı teslim etmek lazım ki, Prof. Dr. Haydar Baş beyden başka, gelişmeleri ve tehlikeleri öngörebilen, sivil-asker herkesi ayıktırmaya çalışan, devlet ve milletin akıl sahiplerine çağrı yapıp çözümler sunan, yol gösteren bir Allah kulu yok…
Merhum Celal Mısır hocamız, 84’lü yıllarda şu gerçeğin altını ısrarla çizerdi:
Bir milletin uleması (aydın kesimi) ve umerası (idarecileri) bozulursa, o millet yok olmaya sürüklenir.
Bu hikmetin, Hz. Peygamber’den bir haber, bir tenbih olduğunu yıllar sonra fark ettim. Nitekim Rasulullah (sav) şöyle buyurur:
“İnsanlardan iki sınıf vardır ki, onlar iyi olursa, tüm toplum iyi olur; onlar bozulursa bütün toplum bozulur. Onlar, alimler ve idarecilerdir” (Suyuti, Cami’us-Sağir, H. No. 5047; Münavi, Feyz’ul Kadir, 5/ 384, 5047; Ebu Nuaym, Hilye, 4/96).
Bugün maalesef toplumumuz bu bozulmayı ciddi düzeyde yaşıyor.
Alemlere rahmet Hz. Muhammed’in(sav) “Ümmetim hakkında en çok korktuğum fitne, sapmış ve saptıran idarecilerdir. Ümmetimden bazı gruplar (Hak din olan İslam’a sırt dönerek) müşriklere ve Ehl–i Kitaba iltihak edeceklerdir, onların dinlerine dahil olacaklardır ” diye haber verdiği büyük fitne, Müslüman toplumları kasıp kavuruyor (Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9; Darimí, Sünen, Rikak 39, H. No: 2755, 2/219).
Toplum, yöneticileri veya okumuş-yazmış takımı bahane ederek bozulmaya ya mazeret üretiyor, yahut duyarsız kalıyor. Ancak akıl sahibi hiçbir toplumun, “Ey Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yolda saptırdılar” (Ahzab Suresi, 67) diyerek helak olmaktan ve azaptan kurtulması mümkün olmaz.
Vakıa şu ki, geçersiz hiçbir mazeret, toplumların helakini engelleyememiştir. Hatta birçok geçerli mazeret bile helak olmaktan kurtulmak için yetmemiştir.
Toplumdaki bozulma öyle bir hal alır ki, kulaklar işitmez, gözler görmez, kalpler ürpermez. İdareciler başta olmak üzere toplum, bakar kördür artık… Bugün maalesef bu süreci yaşıyoruz.
“Onları doğru yola çağırmış olsanız, işitmezler. Ve onları sana bakar görürsün, oysa onlar görmezler” (Araf Suresi, 198).
Akl-ı selim ikazlara kulak asmayan, yanlış ve batılda ısrar eden şımarmış idareciler, kendi toplumlarının helake sürüklenmesinde baş çekerler.
Alemlerin rabbi olan Allah (cc), toplumların yok oluşa sürüklenmesindeki evrensel ilahi ölçüyü şöyle açıklar:
“Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin servetten ve devletten şımarmış elebaşılarına (hakkı/doğru) gösterip ikaz ederiz; buna rağmen onlar ısrarla orada kötülük/batılı işlerler. Böylece o ülke, helâke müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz” (İsra Suresi, 16).
Servet ve devletle sımarmış bu yöneticilerin en temel vasıflarından biri de, işbaşına geldiklerinde tarımı ve nesli /geni kökten kurutmaya kalkışmalardır. Nitekim bu bağlamda da ilahi ikaz söz konusudur:
“Dünyaya dair konuşmaları seni imrendiren şu (Müslümana hasım olanlar), yer yüzünde iş başına geçti mi orada fesât çıkarmaya, tarımı ve nesli/geni kökünden kurutmaya koyulurlar. Allah ise fesadı sevmez” (Bakara Suresi, 205).
Yerden bereket ve gökten rahmet kesilir.
Yüreklerden iman ve samimiyet çekilir.
Toplumu kaos, kargaşa ve korku kuşatır.
Kardeş kardeşe kırdırılır.
İlahi ve nebevî haberlerin işaret ettiği bozuk idarecilerin eli, uygulamaları ve hıyaneti ile toplumlar yok oluşa sürüklenir; devlet ve milletler, artık kadavra millet ve ölü devlet halini alırlar.
Hz. Peygamber’in hatırlatmasıyla, böylesi hıyanet içindeki idarecilerin ne dünyada, ne de ahirette yatacak yerleri yoktur:
“Bir adam ki, Allah onu, halkı görüp gözetmek ve himaye etmek üzere idareci yapar, o da idare ettiği halka hiyanet ederek aldatmış olduğu halde ölürse; Yüce Allah o kişiye, Cenneti kesinlikle haram eder” (Buhârî, Sahih, Ahkâm 8; Müslim, sahih, İman, 63/227).
Toplumun helak oluştan kurtulmasının yegane yolu; sapmış ulema ve şımarmış umera/idareci takımına sırtını dönüp hak, adalet ve dosdoğru ölçülere sahip önderlerle bir ve beraber olarak tüm mukaddesata ve geleceğine sahip çıkmasıdır.
“Devlet ve toplum kabristanlığı”ndan ibret almamız gereken günlerden geçiyoruz.
Nitekim merhum Akif, “kıssadan hisse”sinde şöyle der:
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi?
“Tarih”i “tekerrür” diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Yaşanan olayları ele alın; millet, hükümet veya devlet iradesinin esamesi okunmuyor.
Türkiye sürüklenip gidiyor.
Sürüklendiğimiz noktayı öngöremiyoruz.
Sayısını hatırlayanımız yok… Şu kadar devleti yıkılıp gitmiş, şu kadar boyu ve soyu tarihten silinmiş bir millet olarak, akıl almaz gidişatımızın ve devlet-millet sürüklenişimizin varacağı yok oluşu görmek zorundayız.
Hakkı teslim etmek lazım ki, Prof. Dr. Haydar Baş beyden başka, gelişmeleri ve tehlikeleri öngörebilen, sivil-asker herkesi ayıktırmaya çalışan, devlet ve milletin akıl sahiplerine çağrı yapıp çözümler sunan, yol gösteren bir Allah kulu yok…
Merhum Celal Mısır hocamız, 84’lü yıllarda şu gerçeğin altını ısrarla çizerdi:
Bir milletin uleması (aydın kesimi) ve umerası (idarecileri) bozulursa, o millet yok olmaya sürüklenir.
Bu hikmetin, Hz. Peygamber’den bir haber, bir tenbih olduğunu yıllar sonra fark ettim. Nitekim Rasulullah (sav) şöyle buyurur:
“İnsanlardan iki sınıf vardır ki, onlar iyi olursa, tüm toplum iyi olur; onlar bozulursa bütün toplum bozulur. Onlar, alimler ve idarecilerdir” (Suyuti, Cami’us-Sağir, H. No. 5047; Münavi, Feyz’ul Kadir, 5/ 384, 5047; Ebu Nuaym, Hilye, 4/96).
Bugün maalesef toplumumuz bu bozulmayı ciddi düzeyde yaşıyor.
Alemlere rahmet Hz. Muhammed’in(sav) “Ümmetim hakkında en çok korktuğum fitne, sapmış ve saptıran idarecilerdir. Ümmetimden bazı gruplar (Hak din olan İslam’a sırt dönerek) müşriklere ve Ehl–i Kitaba iltihak edeceklerdir, onların dinlerine dahil olacaklardır ” diye haber verdiği büyük fitne, Müslüman toplumları kasıp kavuruyor (Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9; Darimí, Sünen, Rikak 39, H. No: 2755, 2/219).
Toplum, yöneticileri veya okumuş-yazmış takımı bahane ederek bozulmaya ya mazeret üretiyor, yahut duyarsız kalıyor. Ancak akıl sahibi hiçbir toplumun, “Ey Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yolda saptırdılar” (Ahzab Suresi, 67) diyerek helak olmaktan ve azaptan kurtulması mümkün olmaz.
Vakıa şu ki, geçersiz hiçbir mazeret, toplumların helakini engelleyememiştir. Hatta birçok geçerli mazeret bile helak olmaktan kurtulmak için yetmemiştir.
Toplumdaki bozulma öyle bir hal alır ki, kulaklar işitmez, gözler görmez, kalpler ürpermez. İdareciler başta olmak üzere toplum, bakar kördür artık… Bugün maalesef bu süreci yaşıyoruz.
“Onları doğru yola çağırmış olsanız, işitmezler. Ve onları sana bakar görürsün, oysa onlar görmezler” (Araf Suresi, 198).
Akl-ı selim ikazlara kulak asmayan, yanlış ve batılda ısrar eden şımarmış idareciler, kendi toplumlarının helake sürüklenmesinde baş çekerler.
Alemlerin rabbi olan Allah (cc), toplumların yok oluşa sürüklenmesindeki evrensel ilahi ölçüyü şöyle açıklar:
“Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin servetten ve devletten şımarmış elebaşılarına (hakkı/doğru) gösterip ikaz ederiz; buna rağmen onlar ısrarla orada kötülük/batılı işlerler. Böylece o ülke, helâke müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz” (İsra Suresi, 16).
Servet ve devletle sımarmış bu yöneticilerin en temel vasıflarından biri de, işbaşına geldiklerinde tarımı ve nesli /geni kökten kurutmaya kalkışmalardır. Nitekim bu bağlamda da ilahi ikaz söz konusudur:
“Dünyaya dair konuşmaları seni imrendiren şu (Müslümana hasım olanlar), yer yüzünde iş başına geçti mi orada fesât çıkarmaya, tarımı ve nesli/geni kökünden kurutmaya koyulurlar. Allah ise fesadı sevmez” (Bakara Suresi, 205).
Yerden bereket ve gökten rahmet kesilir.
Yüreklerden iman ve samimiyet çekilir.
Toplumu kaos, kargaşa ve korku kuşatır.
Kardeş kardeşe kırdırılır.
İlahi ve nebevî haberlerin işaret ettiği bozuk idarecilerin eli, uygulamaları ve hıyaneti ile toplumlar yok oluşa sürüklenir; devlet ve milletler, artık kadavra millet ve ölü devlet halini alırlar.
Hz. Peygamber’in hatırlatmasıyla, böylesi hıyanet içindeki idarecilerin ne dünyada, ne de ahirette yatacak yerleri yoktur:
“Bir adam ki, Allah onu, halkı görüp gözetmek ve himaye etmek üzere idareci yapar, o da idare ettiği halka hiyanet ederek aldatmış olduğu halde ölürse; Yüce Allah o kişiye, Cenneti kesinlikle haram eder” (Buhârî, Sahih, Ahkâm 8; Müslim, sahih, İman, 63/227).
Toplumun helak oluştan kurtulmasının yegane yolu; sapmış ulema ve şımarmış umera/idareci takımına sırtını dönüp hak, adalet ve dosdoğru ölçülere sahip önderlerle bir ve beraber olarak tüm mukaddesata ve geleceğine sahip çıkmasıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019