Bu seçimlerde mevcut iktidarı göndereceğine inananları bu vurdumduymazlık ile ne yazık ki hüsran bekliyor. Çünkü gerçekleri görmekten uzak bir telaş yaşıyorlar.
Bir yanda özellikle kırsal kesimdeki vatandaşların, öte yanda şehirlerde mevcudun peşine takılmış sürüklenenlerin ibresi olup biten depreme, sele, açlık ve sefalete, pahalılığa rağmen şaşmış değil. Her gün yeni bir sürprizle karşılaşan muhalefet eğer bu sürprizleri fark edip önlem almazsa vay geldi başlarına…
Hiçbir şeye aldırmayan iktidar ile halkın aydın kesimlerine kulağını tıkamış muhalefet kendi bildiği yolda yürümeye, dünya olaylarına ve ülkedeki gerçeklere kulaklarını tıkamış vaziyette yürüyüşlerine devam ediyorlar.
***
Ülkede bereket ayı olarak kabul edilen Ramazanın gelmiş olması bile bir rahatlama ve yardımlaşma belirtisi olmadı. Şap hastalığı bahane edilerek etten, sütten uzak durulmasını isteyenler büyük ihtimal ile dışarıdan ithalat yapacak para kalmadığı için kısmi karantinalar ile tüketimi azaltmaya çalışırken, yeniden iktidar olmak için hangi formüllerin üretileceği üzerinde son derece profesyonel tedbirler almaya devam ediyorlar.
Örneğin Türkiye'de yaşamadığı halde yurt dışındaki vatandaşların bulundukları yerde oy kullanmaları ile ilgili düzenlemeler son derece dikkat çekici. Dahil olmadıkları, sıkıntı ve dertlerini bilmedikleri ülkenin yönetimi için oy konusunda müdahil olmalarının istenmesi, bunların genel tabloyu etkilemesinin yanı sıra; kontrol edilemeyecek oy torbalarının kimler tarafından ve nasıl doldurulacağı da tam bir muamma… İddiaya göre seçilmiş değil, tayinle iş başına gelmiş, çoğu iktidarın adamı olan din ve devlet görevlilerinin yerlerini korumak adına yanlış işler yapabilecekleri söyleniyor.
***
İkinci kez oy kullanılmaması için parmak boyası önerenlere karşı çıkıldığı düşünülürse, sandık güvenliği ve demokrasinin selameti açısından mükerrer oy kullanılmasına nasıl karşı çıkılacağı tam bir muamma…
Geçmiş yıllarda yanmış yakılmış oylar ve sandıklar sadece gazetelere değil, mahkemelere de taşınmıştı. Bugün hangi ilin hangi partiye yakın olduğu, illerde hangi sandık bölgelerinden kime geçmiş seçimlerde oy çıktığı anketlerle sabit durumda. Siz ne kadar sandıklara müşahit atasanız da insanın canı daha tatlı.
Eh bunun için de her sandığa güvenlik görevlisi atamak mümkün değil.
Açıkçası işi seçim kazanmak olanların her türlü önlemi aldıkları gün gibi ortada iken çok fazla değişim beklemek abesle iştigal olacak.
***
Yukarıda belirttiğim pek çok konuyu seçimlerden sonra bir kez daha değerlendiririz. Ancak şu anda en büyük sorun deprem bölgelerinde hüküm süren, üst üste gelen felaketlerin mağdurlarını korumak ve kurtarmak olmalı.
Tam seçim öncesi bu felaketler hakkında bana serzenişte bulunanlar Firavunun başına gelenleri anımsatıyor ki, hiç hoş bir benzetme olmuyor. Ancak yeni bir yüz yıla adım atacak olan ülke adına üzüntü ve ümitsizlik yaratıyor.
Olaylara dini yönden bakmanın yanı sıra mutlaka bilimsel açıdan da bakmak lazım. İklim krizi ve iklim değişiklikleri hakkında pek çok bilim adamı bizleri uyarmaya çalışırken kulaklarımızı tıkamak doğru değil.
Tarım Bakanı'nın talihsiz açıklamasına gelince… Bir kişinin bile hayatı binlerce litre suyla takas edilemez. Bu söylemin yanlışlıkla söylenmiş bir canlı yayın kazası olmalı. Kasıtlı ve bilinçli söylenmişse affedilecek ve savunulacak tarafı hiç yok…
Olsa olsa ülkenin hangi kafalarca vatandaşlara nasıl bakıldığı ve yönetildiği hakkında bir örnek olur.
Gerisi lafı güzaftır…
- Kitaplar… / 24.07.2025
- Dost Azerbaycan, can Azerbaycan… / 18.07.2025
- İnsanlar ve iyilikler… / 15.07.2025
- İzciliğin görevi… / 22.06.2025
- Gençlik ve milli demokrasi… / 19.06.2025
- Savaş tamtamları… / 18.06.2025
- Ölenlerin yaşamı… / 06.06.2025
- Söz veren mi, sözünü tutan mı değerli? / 31.05.2025
- Arifler ve âlimler… / 20.05.2025