Ağustos ayı Türk tarihinde zaferlerle doludur. Aslında bu bir tesadüf değildir. Mevsimsel koşulların çok önemli olduğu geçmişte savaşların hazırlığı genellikle kışın yapılırdı. Kışla sözcüğü de bu gerçeği ifade eder. Asker, kış mevsiminde savaş hazırlıkları kapsamında talimler yapar, bu amaçla ava çıkar, lojistik ve istihbarat stratejilerini tespit ederdi.
Ordu, karların eridiği ve yolların geçit verdiği bahar aylarında yola çıkar, yaz ortalarında mesafesine göre savaş alanına ulaşırdı. Bu sebeple meydan savaşları Ağustos ayına denk gelirdi.
26 Ağustos'a iki tane çok önemli savaşın aynı güne tesadüf etmesinin temel sebebi de budur. 26 Ağustos günü hem Malazgirt Savaşı'nın hem de Başkomutanlık Meydan Savaşı'nın başlama tarihidir. 26 Ağustos tarihin bir başka anlamı da aradan 851 yıl geçse de haçlıların Türk milletini Anadolu'dan çıkarma düşüncesinin asla değişmemesidir. Bizans Orduları Komutanı Diyojen 26 Ağustos 1071 yılında hangi duygularla hareket ettiyse, Yunanistan Orduları Komutanı Yorgo Hacıanestis de 26 Ağustos 1922 yılında aynı duygularla savaş meydanındaki yerini almıştı. İki savaş arasında 8.5 asır olmasına rağmen düşünce ve inançta milim fark yok.
Diğer taraftan Atatürk ve Alpaslan'ın da duygu, düşünce ve iman benzeşmelerini aradan geçen 851 yıl değiştirememişti. Olaylara bütüncül bir bakış açısıyla bakan Prof. Dr. Haydar Baş bu hususta taşı gediğine oturtan tespitini, Türk gençliği kulağına küpe yapması gerekir. Sayın Baş, "Her zaman ve zeminde meydana gelen savaşlar iman küfür mücadelesi şeklinde tezahür etmektedir. Toplar ve tüfekler araçtır" der.
Alpaslan, kılıç kalkan kullandı fakat göğsü Allah ve Resûlü'nün aşkıyla doluydu. Atatürk de aynı şekilde Türk topçusu ilk mermilerini fırlatırken Allah'a tam bir teslimiyetle dua ediyordu.
İki savaş da aynı tarihe denk geldiği için tarihçiler ve araştırmacılar için bu savaşların kıyasını yapmak adeta bir gelenek halini almıştır. Alpaslan kendisinden 4 kat daha fazla olan Bizans ordusunu yenmiştir. Fakat Alpaslan bu savaşı verirken müesses bir devletin sultanı sıfatını taşıyordu. Büyük Selçuklu Devleti'nin bütün kaynakları emrindeydi. Ordusu hazır kıta onun emirlerini tereddütsüz yerine getiriyordu. Elde ettiği zaferle Anadolu'nun kapıları ardına kadar Türklere açıldı. Malazgirt Savaşı'ndan sonra Doğu Roma İmparatorluğu bir daha böyle bir güç toplayamadı. Türkmen aşiretleri ve Yörükler dalga dalga Anadolu'nun içlerine doğru İzmir'den Antalya'ya, Muğla'dan İznik'e kadar yayıldılar.
Atatürk ise 19 Mayıs 1919 yılında Samsun'a çıktığında tek başına bir askerdi. Göğsünde imanından başka bir sermayesi yoktu. Tek varlığı inancı idi. Anadolu yedi düvelin işgaline uğramıştı. İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Ermenilerle savaşmak zorunda kalması yetmezmiş gibi aynı anda İstanbul Hükümeti ve İngiltere'nin etkisi altındaki sarayla da mücadele etti. Bu olumsuzluklar yetmezmiş gibi iç isyanlar, fakirlik, mahrumiyet, hastalıklar ve bitmez tükenmez savaşlarla yorgun düşmüş milleti ikna etmek gerekiyordu.
1919 yılı şartlarında bir bahis oynansaydı hiç kimse Atatürk'ün kazanacağından yana parasını koymazdı. Atatürk'ün elde ettiği zaferin tarihte eşi benzeri yoktur. Akla gelebilecek bütün olumsuzluklara rağmen böyle bir savaşı kazanmak maddi saiklerle asla izah edilemez.
Rasyonel düşünce sistemiyle meşhur olan İngiltere Başbakanı Winston Churchill, İngiliz kabinesinde Anadolu hezimetinin hesabını verirken, "Tanrı, yüzyılda bir, dahi gönderir. Bu yüzyılda bu dahi Türk milletinden çıktı." ifadelerini kullanmak zorunda kalmıştır. Yani Churchill Atatürk'e insanüstü sıfatlar yakıştırmış olup onun evliya olduğunu itiraf eden ilk kişidir.
30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları Bağımsız Türkiye Partisi tarafından destanın 97. yıldönümünde Trabzon'da iki ayrı program ile anılacak. 30 Ağustos 2019 Cuma günü saat 15.00'te Trabzon Yalıpark Otel'de bir sempozyum gerçekleştirilecek. Onlarca konuşmacı, bilinen ve bilinmeyen yönleriyle 30 Ağustos'u ve Atatürk'ü anlatacak. Aynı günün akşamı saat 21.00'de Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının ruhuna Akçaabat Şehitlik Camii'nde Mevlid-i Şerif okunacaktır. Her iki programın onur konuğu Hoş Geldin Atatürk eserinin sahibi BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş olacak.
Her iki programa da muhakkak çocuklarınızı ve efradınızı beraberinizde getirerek bu milli heyecanı yerinde takip ediniz. Kesinlikle hayatınızda iz bırakacaktır. Zafer günü nasıl anlatılır? Nasıl yaşanır? Bu cennet vatanı bize emanet eden atalarımıza vefa borcumuzu nasıl ödeyebiliriz? Bu duyguları doya doya yaşamak istiyorsanız, haydi Türkiye 30 Ağustos'ta Trabzon'da buluşalım.
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024