Aklı başında milletlerin meselesi gençlikleridir. Onları eğitmek, onları bir yere getirmek. Çünkü gençlik "yarın"dır. Yarını güzel etmenin yolu şüphesiz, bugünün gençlerini bir yere getirmekten geçer.
Gözümüzü bir de ülkemize çeviriyoruz ki ne görüyoruz! En ayık kimse pek kör! Her yerde zuhur etmiş olan esaret, her zihniyetimizi doğuran esaret burada da hakim.
Vatanımızı, nasıl peşin verdikse; gençlerimizi de peşin verdik. Ecnebiye verdik. Amerika rüyalarını ayıkken görenlerimizin neticesi bitkisel hayatta uyur uyanık arası bir halde yaşamak oldu.
Gençliğimizi eğitmiyoruz. Eğiyoruz. Allah'ın kusursuz yarattığı çocuğun önüne bütün saçmalığımızla öyle bir model oluyoruz ki; çocuk bizden de beter bir çizgide kalıyor.
Kapitalizm, işte insanı her şeyiyle esir alıyor; daha doğrusu almak istiyor, bizse gönüllü olduğumuz için veriyoruz.
Rahmetli Atatürk, nasıl "yarın" hayra doğsun diye gençliğe düştüyse; vahşet de, kapitalizm de gençliğimizin üstüne düşüyor. Gençliğimizi düşürüyor.
Niçin?
Yarın işgal gününde, ilhak gününde Allah'ın bir kulu ses çıkarmasın diye.
Gençlik dizilerde yaşıyor. Olmayan ve olması mümkün olmayan modellerde. Bir arkadaşıyla çay içmek dilese, harçlığı yetmeyecek evlatlarımız; televizyonda gördüğü "zengin ve kaslı" delikanlının yerine kendini öyle bir koyuyor ve bu hayali öyle bir yaşıyor ki sanki o kendi değil...
Her şeye alay penceresinden bakan bir kitle doğdu. Ciddiyeti olmayan, ölçüsü kalmamış... Baba, kapitalist olursa; evlat tabii bu olacak.
Gençliği içerden ve parçası olarak gören biri olarak; Ağabeyler! Ablalar! Efendiler! Beyler! Durum vahim, pek vahim... Zifirdiniz, karanlıklar doğurdunuz, bilesiniz!
Gözümüzü bir de ülkemize çeviriyoruz ki ne görüyoruz! En ayık kimse pek kör! Her yerde zuhur etmiş olan esaret, her zihniyetimizi doğuran esaret burada da hakim.
Vatanımızı, nasıl peşin verdikse; gençlerimizi de peşin verdik. Ecnebiye verdik. Amerika rüyalarını ayıkken görenlerimizin neticesi bitkisel hayatta uyur uyanık arası bir halde yaşamak oldu.
Gençliğimizi eğitmiyoruz. Eğiyoruz. Allah'ın kusursuz yarattığı çocuğun önüne bütün saçmalığımızla öyle bir model oluyoruz ki; çocuk bizden de beter bir çizgide kalıyor.
Kapitalizm, işte insanı her şeyiyle esir alıyor; daha doğrusu almak istiyor, bizse gönüllü olduğumuz için veriyoruz.
Rahmetli Atatürk, nasıl "yarın" hayra doğsun diye gençliğe düştüyse; vahşet de, kapitalizm de gençliğimizin üstüne düşüyor. Gençliğimizi düşürüyor.
Niçin?
Yarın işgal gününde, ilhak gününde Allah'ın bir kulu ses çıkarmasın diye.
Gençlik dizilerde yaşıyor. Olmayan ve olması mümkün olmayan modellerde. Bir arkadaşıyla çay içmek dilese, harçlığı yetmeyecek evlatlarımız; televizyonda gördüğü "zengin ve kaslı" delikanlının yerine kendini öyle bir koyuyor ve bu hayali öyle bir yaşıyor ki sanki o kendi değil...
Her şeye alay penceresinden bakan bir kitle doğdu. Ciddiyeti olmayan, ölçüsü kalmamış... Baba, kapitalist olursa; evlat tabii bu olacak.
Gençliği içerden ve parçası olarak gören biri olarak; Ağabeyler! Ablalar! Efendiler! Beyler! Durum vahim, pek vahim... Zifirdiniz, karanlıklar doğurdunuz, bilesiniz!
Hüseyin Taşkın / diğer yazıları
- Ölenden borç var doğana borç kalıyor / 08.06.2019
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018