ABD'nin Afganistan'a karşı saldırıları bir acı gerçeği gözler önüne sermektedir. Bizde bir atasözü vardır. "Pireye kızıp yorganı yakmak" diye... Bu dahi ABD'nin niyetini, tavrını ifade edememektedir.
Bir zan üzerine dünyayı da peşine takarak Afganistan'ı bombardımana tutmanın mantığını akılla, hukukla hatta menfaatle de açıklayamazsınız.
Bu vahşeti "kurdun kuzuyu yemesine" de benzetemezsiniz. Çünkü ortada bir kurtla bir kuzu yok. Ortada bir dünya var bir de dünyanın en zayıf, en geri kalmış ve en yalnız ülkesi Afganistan var.
İsterseniz meseleye cezanın gereği açısından bakınız. Önce suç ve suçlunun bütün delilleriyle ortaya konması gerekmez mi? En azından 21. asrın imtihanı böyle olmamalıydı. Elbette önce suçlu bulunmalı... Ardından yargılanmalı... ve gereği hukukun ilkeleri doğrultusunda yapılmalıydı.
Maalesef böyle olmadı. ABD suçluyu ilan etti. Kararını da kendisi verdi... Dünyayı da peşine takarak gecenin karanlığında Afganistan'ı vurmaya başladı.
Ne kadar vuracağı, nasıl devam edeceği, ne yapacağı belli değil... Bu da yetmez hedefte daha başkaları da var. Tam bir yargısız infaz. İşte zulmün bir başka yüzü...
İnsan hakları, hak-hukuk, adalet, çocuklar, kadınlar, ihtiyarlar, hastalar, masum siviller hepsi ama hepsi bir çırpıda inkar ediliyor.
Zaman zaman hayvanseverliğin dahi hangi düzeyde ele alınmasına karşılık ABD ve AB'nin dünyaya layık gördüğü manzara bütün çıplaklığı ile ortadadır.
Mesele terör ve teröristler değil... İnsan için insanlık için terör ve teröristten yana olmak asla mümkün değil. Bu insanın kendisini inkarı ve aynı zamanda canavarlaşması demektir.
Kaldı ki terörü ve terörizmi bu derecede beslemek büyütmek ve de organize etmek de her babayiğidin işi değildir.
Öncelikle insanlığı bu hale getirenler her kim olursa olsun, ne adına yapılırsa yapılsın bütün delilleriyle ortaya konmalı. Ve artık insanlık bu ikiyüzlülükten, bu çifte standarttan kurtulmalı ve vazgeçmeli.
Suç ve suçlu kesinlikle bağışlanmamalı, hafife alınmamalı. Hak ettiği ceza mutlaka verilmeli.
Aksi taktirde kaybeden veya bombardıman edilen sadece Afgganistan olmaz. Eğer hukukun üstünlüğü esas ise -ki başka çare yok- kabadayılıkla, kovboyculukla bir yere varılmaz... Büyüklük de olmaz.
Başta ABD ve İngiltere olmak üzere bütün dünyanın Afganistan'a yaptıklarını bir de bu açıdan değerlendirmenin şart olduğunu bilmek lazım.
Ardından bununla yetinmeyip dünyayı tehdit etmelerini ve bunun için de Müslümanların yaşadığı coğrafyaları seçmelerinin sebeplerini hiç değilse böyle zamanlarda bir kerecik olsun düşünmek lazım...
Netice olarak bir arada yaşamasını berceremeyenler birbirilerini yemeye mecbur kalırlar. O halde ABD ve bütün dünyanın renk, ırk, din, dil, farkı gözetmeden bir arada yaşamanın yollarını araştırmaları gerekir. Yoksa eline silahı alan tetiğe basacaksa işte o zaman zulmün acı yüzü ile karşı karşıyayız demektir...
Bugün eli tetikte olanların eğer kendilerine merhametleri varsa bir gün silahın geri tepeceğini de unutmamaları gerekir...
Bir zan üzerine dünyayı da peşine takarak Afganistan'ı bombardımana tutmanın mantığını akılla, hukukla hatta menfaatle de açıklayamazsınız.
Bu vahşeti "kurdun kuzuyu yemesine" de benzetemezsiniz. Çünkü ortada bir kurtla bir kuzu yok. Ortada bir dünya var bir de dünyanın en zayıf, en geri kalmış ve en yalnız ülkesi Afganistan var.
İsterseniz meseleye cezanın gereği açısından bakınız. Önce suç ve suçlunun bütün delilleriyle ortaya konması gerekmez mi? En azından 21. asrın imtihanı böyle olmamalıydı. Elbette önce suçlu bulunmalı... Ardından yargılanmalı... ve gereği hukukun ilkeleri doğrultusunda yapılmalıydı.
Maalesef böyle olmadı. ABD suçluyu ilan etti. Kararını da kendisi verdi... Dünyayı da peşine takarak gecenin karanlığında Afganistan'ı vurmaya başladı.
Ne kadar vuracağı, nasıl devam edeceği, ne yapacağı belli değil... Bu da yetmez hedefte daha başkaları da var. Tam bir yargısız infaz. İşte zulmün bir başka yüzü...
İnsan hakları, hak-hukuk, adalet, çocuklar, kadınlar, ihtiyarlar, hastalar, masum siviller hepsi ama hepsi bir çırpıda inkar ediliyor.
Zaman zaman hayvanseverliğin dahi hangi düzeyde ele alınmasına karşılık ABD ve AB'nin dünyaya layık gördüğü manzara bütün çıplaklığı ile ortadadır.
Mesele terör ve teröristler değil... İnsan için insanlık için terör ve teröristten yana olmak asla mümkün değil. Bu insanın kendisini inkarı ve aynı zamanda canavarlaşması demektir.
Kaldı ki terörü ve terörizmi bu derecede beslemek büyütmek ve de organize etmek de her babayiğidin işi değildir.
Öncelikle insanlığı bu hale getirenler her kim olursa olsun, ne adına yapılırsa yapılsın bütün delilleriyle ortaya konmalı. Ve artık insanlık bu ikiyüzlülükten, bu çifte standarttan kurtulmalı ve vazgeçmeli.
Suç ve suçlu kesinlikle bağışlanmamalı, hafife alınmamalı. Hak ettiği ceza mutlaka verilmeli.
Aksi taktirde kaybeden veya bombardıman edilen sadece Afgganistan olmaz. Eğer hukukun üstünlüğü esas ise -ki başka çare yok- kabadayılıkla, kovboyculukla bir yere varılmaz... Büyüklük de olmaz.
Başta ABD ve İngiltere olmak üzere bütün dünyanın Afganistan'a yaptıklarını bir de bu açıdan değerlendirmenin şart olduğunu bilmek lazım.
Ardından bununla yetinmeyip dünyayı tehdit etmelerini ve bunun için de Müslümanların yaşadığı coğrafyaları seçmelerinin sebeplerini hiç değilse böyle zamanlarda bir kerecik olsun düşünmek lazım...
Netice olarak bir arada yaşamasını berceremeyenler birbirilerini yemeye mecbur kalırlar. O halde ABD ve bütün dünyanın renk, ırk, din, dil, farkı gözetmeden bir arada yaşamanın yollarını araştırmaları gerekir. Yoksa eline silahı alan tetiğe basacaksa işte o zaman zulmün acı yüzü ile karşı karşıyayız demektir...
Bugün eli tetikte olanların eğer kendilerine merhametleri varsa bir gün silahın geri tepeceğini de unutmamaları gerekir...
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010