Medeniyetler çatışması - savaşı
ARTIK MEDENİYETLER SAVAŞI KAÇINILMAZDI. BİR AN ÖNCE BAŞLAMALIYDI. Başlatacak olan da ABD olmalıydı. Ama önce güçlü bir senaryonun hazırlanması gerekiyordu. Onun da çaresi adeta ısmarlama bir şekilde, çok hızlı olarak bulunmuş oldu.
Böylece 11 Eylül hadiseleri ve "İkiz kulelere muammalı bir saldırı" gerçekleşmiş oldu. Birkaç ABD uçağı, ABD pilotlarıyla, ABD ikiz kulelerine saldırı tertip ediyordu. Üstelik ne CIA'nın ne de FEDERAL istihbaratın "hiçbir şeyden haberi olmadan, DÖRT UÇAKLA DE?İŞİK HEDEFLERE SALDIRI TERTİP edilmişti!"
ABD'de büyük bir panik ve kaos husule geldi. ABD'nin dokunulmazlığı zedelenmişti. Üstelik birkaç bin ölü de vardı. İkiz kuleleri yerle bir olmuştu. Buna derhal cevap verilmeliydi. ABD halkı yatıştırılmalıydı. Bunu yapanlar bulunmalı ve cezalanmalıydı.
Ancak fazla çabaya gerek yoktu. Zaten düşman biliniyordu, bu düşman İslam'ın temsilcisi " USAME BİN LADİN" olmuştu. Acımasız bir şekilde büyük bir terör olayı zuhur etmişti. New York'un ikiz kuleleri yerle bir olmuştu. Binlerce insan ölmüştü. Bunu ancak o yapabilirdi. Çünkü O Afganistan'da bütün savaş taktiklerini öğrenmişti. Öğreten de Sovyetler'e karşı savaşmasına yardım eden ve 8-10 yıl destekleyen ABD idi.
Peki Usame Bin Ladin bu atakları nasıl yapabilmişti? Koskoca ABD nin mükemmel istihbarat teşkilatları bu kadar gaflet içinde olabilir miydi? İşin o tarafı meçhul kaldı. Araştırmaya da herhalde gerek duyulmadı. Çünkü medeniyetler savaşının şöyle veya böyle başlaması gerekiyordu. Teorik olarak zaten neşriyatlarla ABD halkı buna peşinen hazırlanmıştı.
İşte bu safhadan sonra Hıristiyan dünyası tüm Müslümanlara karşı, adeta potansiyel düşman olarak bakmaya başladı. Şu anda da tüm İslam dünyası bu safhayı, bütün dehşetiyle yaşamaktadır.
Türkiye'deki durum
İslam'a karşı bu düşmanlık dalgalanmaları, bütün dünyaya yayılmaya başladı. AB, zaten eskiden beri bu yolda yürüdüğü için artık ustalaşmıştı. Daha gizli ve sistemli olarak bunu zaten yapmaktaydı. Ülkemizde de adeta buna benzeri bir nevi mücadele yapılmaktadır. Buradaki mücadele biraz örtülü olarak ve değişik şekilde yapılmaktadır. Bazı üniversitelerimiz, bazı önemli yerlerde bulunan bazı şahsi muhteremler, Vahiy'i tamamen reddederek ve sadece akli yollara önem verdiklerini ve akli ilimlerin kılavuzluğunda ilerleyeceklerini defalarca tekrarlayarak ilan etmektedirler. Bu mütalaalar bazen çok rijit olmakta ve sanki inançları bir tarafa bırakmak gerektiğini ima etmektedirler. Bu durum ise halkın çoğunluğu inançlı olan Türkiye'mizde büyük üzüntülere sebep olmaktadır. Böylece bazı üniversite yönetimleri halkın dışında sanki başka gayelere matuf kurumlar durumuna gelmişlerdi.
ARTIK MEDENİYETLER SAVAŞI KAÇINILMAZDI. BİR AN ÖNCE BAŞLAMALIYDI. Başlatacak olan da ABD olmalıydı. Ama önce güçlü bir senaryonun hazırlanması gerekiyordu. Onun da çaresi adeta ısmarlama bir şekilde, çok hızlı olarak bulunmuş oldu.
Böylece 11 Eylül hadiseleri ve "İkiz kulelere muammalı bir saldırı" gerçekleşmiş oldu. Birkaç ABD uçağı, ABD pilotlarıyla, ABD ikiz kulelerine saldırı tertip ediyordu. Üstelik ne CIA'nın ne de FEDERAL istihbaratın "hiçbir şeyden haberi olmadan, DÖRT UÇAKLA DE?İŞİK HEDEFLERE SALDIRI TERTİP edilmişti!"
ABD'de büyük bir panik ve kaos husule geldi. ABD'nin dokunulmazlığı zedelenmişti. Üstelik birkaç bin ölü de vardı. İkiz kuleleri yerle bir olmuştu. Buna derhal cevap verilmeliydi. ABD halkı yatıştırılmalıydı. Bunu yapanlar bulunmalı ve cezalanmalıydı.
Ancak fazla çabaya gerek yoktu. Zaten düşman biliniyordu, bu düşman İslam'ın temsilcisi " USAME BİN LADİN" olmuştu. Acımasız bir şekilde büyük bir terör olayı zuhur etmişti. New York'un ikiz kuleleri yerle bir olmuştu. Binlerce insan ölmüştü. Bunu ancak o yapabilirdi. Çünkü O Afganistan'da bütün savaş taktiklerini öğrenmişti. Öğreten de Sovyetler'e karşı savaşmasına yardım eden ve 8-10 yıl destekleyen ABD idi.
Peki Usame Bin Ladin bu atakları nasıl yapabilmişti? Koskoca ABD nin mükemmel istihbarat teşkilatları bu kadar gaflet içinde olabilir miydi? İşin o tarafı meçhul kaldı. Araştırmaya da herhalde gerek duyulmadı. Çünkü medeniyetler savaşının şöyle veya böyle başlaması gerekiyordu. Teorik olarak zaten neşriyatlarla ABD halkı buna peşinen hazırlanmıştı.
İşte bu safhadan sonra Hıristiyan dünyası tüm Müslümanlara karşı, adeta potansiyel düşman olarak bakmaya başladı. Şu anda da tüm İslam dünyası bu safhayı, bütün dehşetiyle yaşamaktadır.
Türkiye'deki durum
İslam'a karşı bu düşmanlık dalgalanmaları, bütün dünyaya yayılmaya başladı. AB, zaten eskiden beri bu yolda yürüdüğü için artık ustalaşmıştı. Daha gizli ve sistemli olarak bunu zaten yapmaktaydı. Ülkemizde de adeta buna benzeri bir nevi mücadele yapılmaktadır. Buradaki mücadele biraz örtülü olarak ve değişik şekilde yapılmaktadır. Bazı üniversitelerimiz, bazı önemli yerlerde bulunan bazı şahsi muhteremler, Vahiy'i tamamen reddederek ve sadece akli yollara önem verdiklerini ve akli ilimlerin kılavuzluğunda ilerleyeceklerini defalarca tekrarlayarak ilan etmektedirler. Bu mütalaalar bazen çok rijit olmakta ve sanki inançları bir tarafa bırakmak gerektiğini ima etmektedirler. Bu durum ise halkın çoğunluğu inançlı olan Türkiye'mizde büyük üzüntülere sebep olmaktadır. Böylece bazı üniversite yönetimleri halkın dışında sanki başka gayelere matuf kurumlar durumuna gelmişlerdi.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006