Dünyanın bugün ve gelecekte en büyük ekonomik sorunu hiç kuşkusuz işsizliktir. Bir de 4.0 endüstrisinin -yapay zekanın- insan emeği ile yer değiştireceği düşünülürse dünya nüfusunun yarısı işsiz kalacak demektir. Bugün dünyanın çözemediği işsizlik ve yoksulluk bütün insanlığın önünde duruyorken, ileriye dönük teknolojinin getireceği fazladan işsizler yığınına, işsizliğin müsebbibi olan kapitalizmin getireceği hiçbir çözüm yoktur.
Türkiye özelinde 24 Haziran seçimleri sonrası seçilen siyasi iradenin önünde iki yakıcı sorun çıkacaktır. İşsizlik ve borçlar, bir de bunlara bağlı olarak doların durdurulamaz yükselişi ve enflasyon.
Özellikle döviz pozisyon açığı olan özel şirketlerin durumu çok vahim? Yurtdışı kredileri cazibesini kaybettiği gibi elinde bulunduranları yakmaya başladı. Yurtdışı finans kuruluşları, Türkiye'nin dışındaki ülkeleri %3 faizle borçlandırırken, bize %6 bandında borç para satıyor.
Yurt içi borçlanmanın maliyetlerinin artması, yurtdışından finans sağlayanlar için, TL'nin döviz karşısında devalüe olması, bir de buna iç pazarın durağanlaşması eklenince, secim sonrası kucağımızda her an patlayacak bombayı bulacağımız kesin gibi gözüküyor.
Borcunu ödeyemeyen firmanın, daha yüksek faizle borç alıp önceki borcunu ödeme şansı kalmayacağına göre, önünde maalesef iki seçenek kalıyor, becerebilirse satmak veya işçi çıkarıp küçülmek. Bu büyük başarı olur, yoksa iflaslar, hacizler, işçileri kapıya koymalar başlar.
Ayrıca komşularıyla kavgalı, ekonomik olarak diz çökmüş Türkiye, pusuda bekleyen dış güçler için de bir fırsat olarak görülecektir.
Firmaların battığı, üç kişiden birinin işsiz olduğu, enflasyonun hortladığı, ekonomik olarak toplumun patlama noktasına geldiği durumlarda, kriz kaçınılmaz olur.
Siyasette hamasetin bittiği, kopya çekilerek aşırılan projelerin hiçbir değer taşımadığı, Kapitalizmin dışında çözümü olmayan siyasilerin sıfırla çarpılacağı dönem işte bu kriz dönemdir.
O halde hepimizin işini, aşını, devletimizin üniter yapısını ve cumhuriyetin kurucu rejimini ilgilendiren temel soruyu soralım.
Bizi bu durumdan kim kurtarabilir? Siyasilerin el birliği ile (bilerek, bilmeyerek veya iş bilmezliklerinden) uçuruma yuvarladıkları Türkiye'yi bu çukurdan kim çıkarabilir? Yeniden toplumsal barışı sağlayıp Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran iradenin ayarlarına bizi kim döndürebilir?
Ülkelere deli gömleği olarak giydirilen, ekonomilerinin batmasına, devletlerin parçalanıp bölünmesine zemin hazırlayan, kapitalizm ve kapitalizmin dervişi olmayacağına göre geriye tek bir seçenek kalıyor.
Ben sizi, siz de beni yormadan ifade edeyim. O, Türkiye'yi bu acı tablodan kurtaracak özgün ve Milli Ekonomi Modeli'ne sahip Prof. Dr. Haydar Baş'tan başkası değildir.
Nasıl ki Atatürk'ün emperyalizme karşı verdiği siyasi, askeri ve ekonomik mücadele bütün mazlum milletlere umut ve örnek olmuşsa; bugün de Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet tezi bütün mazlum milletlerin umudu olmuş, sığınacağı limanı olmuştur. Bizim de kurtuluşumuz olacaktır.
Türkiye özelinde 24 Haziran seçimleri sonrası seçilen siyasi iradenin önünde iki yakıcı sorun çıkacaktır. İşsizlik ve borçlar, bir de bunlara bağlı olarak doların durdurulamaz yükselişi ve enflasyon.
Özellikle döviz pozisyon açığı olan özel şirketlerin durumu çok vahim? Yurtdışı kredileri cazibesini kaybettiği gibi elinde bulunduranları yakmaya başladı. Yurtdışı finans kuruluşları, Türkiye'nin dışındaki ülkeleri %3 faizle borçlandırırken, bize %6 bandında borç para satıyor.
Yurt içi borçlanmanın maliyetlerinin artması, yurtdışından finans sağlayanlar için, TL'nin döviz karşısında devalüe olması, bir de buna iç pazarın durağanlaşması eklenince, secim sonrası kucağımızda her an patlayacak bombayı bulacağımız kesin gibi gözüküyor.
Borcunu ödeyemeyen firmanın, daha yüksek faizle borç alıp önceki borcunu ödeme şansı kalmayacağına göre, önünde maalesef iki seçenek kalıyor, becerebilirse satmak veya işçi çıkarıp küçülmek. Bu büyük başarı olur, yoksa iflaslar, hacizler, işçileri kapıya koymalar başlar.
Ayrıca komşularıyla kavgalı, ekonomik olarak diz çökmüş Türkiye, pusuda bekleyen dış güçler için de bir fırsat olarak görülecektir.
Firmaların battığı, üç kişiden birinin işsiz olduğu, enflasyonun hortladığı, ekonomik olarak toplumun patlama noktasına geldiği durumlarda, kriz kaçınılmaz olur.
Siyasette hamasetin bittiği, kopya çekilerek aşırılan projelerin hiçbir değer taşımadığı, Kapitalizmin dışında çözümü olmayan siyasilerin sıfırla çarpılacağı dönem işte bu kriz dönemdir.
O halde hepimizin işini, aşını, devletimizin üniter yapısını ve cumhuriyetin kurucu rejimini ilgilendiren temel soruyu soralım.
Bizi bu durumdan kim kurtarabilir? Siyasilerin el birliği ile (bilerek, bilmeyerek veya iş bilmezliklerinden) uçuruma yuvarladıkları Türkiye'yi bu çukurdan kim çıkarabilir? Yeniden toplumsal barışı sağlayıp Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran iradenin ayarlarına bizi kim döndürebilir?
Ülkelere deli gömleği olarak giydirilen, ekonomilerinin batmasına, devletlerin parçalanıp bölünmesine zemin hazırlayan, kapitalizm ve kapitalizmin dervişi olmayacağına göre geriye tek bir seçenek kalıyor.
Ben sizi, siz de beni yormadan ifade edeyim. O, Türkiye'yi bu acı tablodan kurtaracak özgün ve Milli Ekonomi Modeli'ne sahip Prof. Dr. Haydar Baş'tan başkası değildir.
Nasıl ki Atatürk'ün emperyalizme karşı verdiği siyasi, askeri ve ekonomik mücadele bütün mazlum milletlere umut ve örnek olmuşsa; bugün de Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet tezi bütün mazlum milletlerin umudu olmuş, sığınacağı limanı olmuştur. Bizim de kurtuluşumuz olacaktır.
Harun Kayacı / diğer yazıları
- Zulme baş kaldırmak sistemle olur / 19.11.2023
- Hamaset mi, çözüm mü? / 16.11.2023
- Asıl hedef Türkiye! / 06.11.2023
- Sahi siz kimsiniz, Sayın Önkibar? / 08.05.2023
- Yeni Mesaj’la çeyrek asır / 01.12.2022
- İslam’ı yaşamak, Ehl-i Beyt’i anlamaktan geçer / 04.08.2022
- Gadir-i Hum bayramını anlamak / 18.07.2022
- Bermuda ekonomi üçgeninden kurtulmanın yolu / 02.12.2021
- Böyle bir şey olabilir mi, biz neyi tartışıyoruz? / 01.12.2021
- Sizin hakkınız ve haddiniz değil! / 10.10.2021
- Hamaset mi, çözüm mü? / 16.11.2023
- Asıl hedef Türkiye! / 06.11.2023
- Sahi siz kimsiniz, Sayın Önkibar? / 08.05.2023
- Yeni Mesaj’la çeyrek asır / 01.12.2022
- İslam’ı yaşamak, Ehl-i Beyt’i anlamaktan geçer / 04.08.2022
- Gadir-i Hum bayramını anlamak / 18.07.2022
- Bermuda ekonomi üçgeninden kurtulmanın yolu / 02.12.2021
- Böyle bir şey olabilir mi, biz neyi tartışıyoruz? / 01.12.2021
- Sizin hakkınız ve haddiniz değil! / 10.10.2021