İster kabul edelim, ister etmeyelim dünyada meydana gelen savaşların çoğu din adına, inanç uğruna yapılan savaşlardır.
Din adına, inançlar uğruna savaşların yapıldığı bölge hiç şüphesiz ki bizlerin de yaşadığı Ortadoğu coğrafyasıdır. Hakikatte I. Dünya savaşından sonra İngilizler tarafından kurulan İsrail din devleti, fiiliyatta II. Dünya Savaşından hemen sonra 15 Mayıs 1948 tarihinde resmi olarak kurulmuştur.
Muharref kitaplardaki vadedilmiş topraklara yerleştirilmek istenen veya yerleşmek isteyen Yahudiler, din devletlerini kurduklarından hemen sonra Mısır (Nil) ırmağından, büyük Fırat ırmağına kadar uzanan toprakları almak için biraz aceleci davranmışlardır!
1948,1956 savaşlarında Araplara karşı büyük üstünlük kazanan ve en önemlisi altı gün savaşları diye isimlendirilen 1967 yılında; Batı Şeria'yı, Golan tepelerini ve Sina yarım adasını işgal eden İsrail, Kahire'ye kuşbakışı yaklaşık 140 km, Şam'a 60 km mesafeye kadar yaklaşmıştı.
1970 tarihinde, Cemal Abdül Nasır'ın 52 yaşında beklenmedik ölümüyle Cumhuriyet ikinci başkanı olan Enver Sedat, yakın dostu ve arkadaşının yerine, selefinin halefi olarak Cumhurbaşkanı oldu.
Cumhurbaşkanlığına başlar başlamaz Sina yarımadasını, barış görüşmeleri ile geri alınamayacağını anlayan Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad ile 1 Nisan 1973'te buluşarak İsrail'e karşı uygulanacak eşzamanlı askerî harekât üzerinde uzlaştı. Arap liderleriyle görüş birliği sağlandıktan sonra, Sovyetler birliğinden tedarik edilen uçak, tank, uçak savar tanksavar ve gelişmiş silahlarla ordularını donattılar.
İsrail'in, Süveyş kanalı boyunca tahkim ettiği savunma hattına, zamanın Genelkurmay başkanı olan General Barlev'in adı verilmişti. Doğal engel olan kanalın kıyı yamaçlarına ek olarak, yüksekliği 15 metre ile 25 metre arasında değişen kumdan setler oluşturulmuştu. Petrol taşıyan boru hatları kanal boyunca döşenerek, bir saldırı anında bu borulardan napalm akıtılması ile Süveyş kanalı 700 derecelik bir mangala dönüştürülecekti.
Bu hattın 3-5 kilometre arkasında radar istasyonları, birlikler, uçaksavar bataryaları ile ikinci savunma hattı kurulmuştu. Zamanın, İsrail Savunma Bakanı, Moşe Dayan büyük bir gururla "Bu hatları aşmak ancak Amerikan ve Sovyet istihkâm birliklerinin birlikte çalışması ile mümkün olabilir." diyordu.
Yom Kippur, (takvimlerindeki ilk ay olan tişri'nin onuncu günü) İsraillilerin en büyük bayramıdır. Hiç bir işle uğraşmadıkları, ibadetle, yaklaşık 25 saat oruçlu olarak dünya meşgalesinden uzak geçirdikleri, 6 Ekim 1973 tarihinde, günün tam ortasında, saat 14.00'te, hiç beklemedikleri anda eş zamanlı olarak Suriye ve Mısır ordularının taarruzu başladı.
Suriye'nin, Golan tepelerine taarruzuna karşılık, İsrail kuvvetleri Golan mevzi derinliklerinde iç hat hareketleri ile saldırıları durdurmayı başardılar.
Mısır ordusunun Süveyş kanalına, Barley savunma hatlarına taarruzu bir gün öncesinde komandoların, sessizce kanalı ateşler içinde bırakacak petrol boru hattına sızıp imha etmeleri ile başladı. 6 Ekim günü saat 14.00 te yoğun topçu ateşi ile başlayan taarruz, uçakların savunma hatlarını dövmesi ve komandoların savunma hattının gerisine indirilip tankları imha etmeleri ile düşmana darbeler indirilmiş oldu. Binlerce askerini bin Zodyak botla karşıya kıyıya ulaştırmaları, su pompaları ile kum setlerinden yollar açarak seyyar köprüler kurulması, tank ve uçaksavar ile 100.000 askerini kanalın doğusuna geçirip tüm kanal boyunca Sina yarım adasının içlerine 10-15 kilometre ilerlemesi, günün sonunda Mısır ordusunun elde ettiği parlak bir zaferin göstergesiydi.
Arapların ilk defa taarruz etmeleri ve geçilmez denen İsrail'in savunma hatlarını geçmesi yenilmez zannedilen bir devletin yenilmesi ve geri çekilmesi tarihte ilk defa görülmüştü. Osmanlı ordusun I. Dünya Harbinde Cemal Paşa ile iki defa deneyip geçemediği kanalı Mısır ordusu ilk geçebilen ordu olmuştu.
Amerika'nın 12 Ekim günü İsrail'e hava köprüsü kurarak gerçekleştirmiş olduğu silah ve mühimmat yardımı ve casus uçaklarının elde etmiş olduğu, Mısır ordusunun hareket bilgilerini İsrail'e iletmesiyle, Arapların ilerlemesi durdurulmuştur. Durdurulan Mısır ordusunun, planlar dışında Suriye ordusuna yardım maksatlı düşmanı şaşırtma amaçlı, Sina'da ilerlemesi, Sovyetlerin yetersiz mühimmat desteği ordunun moralini bozmuştur.
16 Ekim'de İsrail Genelkurmay Başkanlığının emrini dinlemeyen Ariel Sharon'un önderliğindeki zırhlı birlikler, yeterli mühimmatı olmayan Mısır ordusunun hatlarını bir orak şeklinde çembere alarak birbirinden ayırmayı başarmış ve dağılan birliklerin bazılarını önlerine katıp hızla 18-19 Ekim akşamı Süveyş kanalının batı yakasına geçerek, Kahire -İsmailiye yolunun 5. kilometresine kadar ilerlemişlerdir.
Sovyetler birliğinin tehditkâr açıklamaları ile 26 Ekimde yapılan ateşkes antlaşması ile İsrail kanalın doğu yakasına geri çekildi.
18 Ocak 1974'te yapılan antlaşma ile İsrail kuvvetleri Süveyş Kanalı'nın batı yakasından 20 mil Sina yarımadasının içlerine çekilmiştir. Daha sonrasında Camp David'de 17 Eylül 1978 barış antlaşması yapıldı.
26 Mart 1979'da yapılan barış antlaşması ile İsrail, Sina yarım adasının tamamından çekilip güneyde Taba, kuzeyde Gazze'yi, aynı II. Abdülhamit zamanındaki Osmanlı-Mısır sınırını örnek alarak, Mısır-İsrail sınırı olarak kabul etti. Cesareti ve dâhiyane planıyla, Enver Sedat, İsrail'i, şu ana kadar, işgal ettiği topraklardan çıkartabilmiş tek Arap lideridir.
Sina yarımadasının Mısır'a verilmesinden iki yıl sonra 1981 yılının 6 Ekim'inde bu parlak zaferin anıldığı, Kahire'deki geçit töreninde kendi askerlerinin suikastı sonucu Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat öldürülmüştür.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Kâmil kul, kâmil mü’min / 19.04.2024
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023