Kişilerin hafızaları zayıflayabilir.
Hatta bir gün önce söylediklerini unutup, ertesi günü farklı bir ifade kullanabilir.
Türk siyasetinde bunun birçok örneğine rastlayabilirsiniz.
Ancak "Milli Hafıza" dediğimiz; bir dizi olayı, o olaylarda rol alan kişileri unutamadığımız ortak bir yaşanmışlık vardır ki şaşarsınız. Hiç beklenmedik bir anda, ilk günkü canlılığı ile karşımıza çıkar, kendini hatırlatır.
Bugünlerde, milletçe yaşanmış pek çok milli olay, unutulması için bir yerlere tıkılmaya çalışılsa da, Milli Hafızaya kazınmıştır.
19 Mayıs, Türkiye Cumhuriyeti için bir milattır. 26 Ağustos sabahı başlayan ve 9 Eylül'de İzmir Hükümet Konağı'ndaki direğe Türk sancağının çekilmesi ile sonuçlanan kurtuluş mücadelesi, milli iradenin tescil edilmesi olmuştur.
Fatih olarak geldikleri şehirlerden pabuçsuz ve bozguna uğramış olarak kaçmaya çalışan yabancı güçlerin, yüzlerce vatanseveri, anayı-babayı, yaşlıyı-çocuğu, kadını-kızı gördükleri yerde şehit ettiklerini ne çabuk unutuyor ve dostluk türküleri söyleyebiliyoruz, anlamıyorum. Ayrıca edepleri ile çekip gitmek yerine geride enkaz bırakanlar, sadece İzmir'i değil, pek çok yerde ayni vahşeti göstermişlerdir. Yakıp yıkarak terk ettikleri güzel İzmir; diğerleri gibi kadim bir şehirdir.
Kurtuluş Savaşı'nın esaret günlerini tüm acıları ile yaşamış, aydın ve zengin halkı ile Anadolu'yu ve Türk ordusunu gizli gizli beslemiş, hürriyete giden yolda efeleriyle, çeteleriyle düşmana kan kusturmuş Ege Bölgesinin şeref ve şan abidesi olmuştur.
***
Bakıyorum da, bir takım çevreler İzmir'le ilgili marşlardan, türkülerden, şarkılardan rahatsızlık duymakta; İzmir için "Gavur İzmir" yakıştırmasını yapmaktadırlar. Oysa savaş yıllarını yaşamış, daha sonra İzmir'in yeniden imarında rol almış, İzmir'e hayat katmış olanlar hiçte bu yakıştırmalara ve yasaklamalara layık değillerdir.
Son yıllarda; hürriyetçi iklimi, yazarın-çizerin, ressamların-sanatçıların, yerleşme tercihinde bulunduğu, doğup büyüdükleri yerden göç etmeyi göze alarak yerleştikleri bir yer olmuştur.
Her yıl bayramların coşku ile kutlandığı; ırk, dil, din, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın kol kola girildiği; kimsenin bir diğerini hor görmediği görüşünden ötürü yargılamadığı bir il olmanın gururunu yaşıyor.
Gavur İzmir dedikleri yerde, her caminin önünde Cuma günü bir lokmacı görürsünüz. Türkiye genelinde en fazla hayır işlerinin yapıldığı ve yardımların toplandığı yerdir İzmir…
İzmir'de kimse aç kalmaz, açıkta kalmaz. Bunun nedeni '9 Eylül ruhu'dur. Ege insanının, sevecenliği, güler yüzü ve birbirleri ile yardımlaşma alışkanlığıdır. İzmir'e herkes uydurur. Ayak uyduramayan fazla durmaz, kendi isteği ile gider. Kimse onu gitmeye zorlamaz.
İzmir; coşkulu fener alaylarının, konserlerin, gösterilerin, fuarların kentidir. İzmir; yerli ve yabancı sanatçıları ile güneşin merkezidir.
İzmir; yaralarını kendi kendine sarmasını bilen, başkasının yarasına merhem olan kent insanının yaşadığı yerdir.
İzmir; Milli Mücadelenin altın sayfalarında yerini almış, milli devlet ruhunu ilk içine sindirmiş kenttir.
Siz isteseniz de istemeseniz de "İzmir'in dağlarında" çiçekler açmaya devam eder; altın gümüş ordu ışıklar saçar. Siz söylemeseniz de, söyletmeseniz de tüm İzmirliler hep bir ağızdan 10. Yıl Marşı'nı da söyler, "Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa…" diye tempo da tutar.
İzmir; her 9 Eylül'ü yeniden yaşar, yeniden kutlar, yeniden kucaklar…
Çünkü Zübeyde Ana'da, Hasan Tahsin de bu topraklarda yatar.
"Allah izin verdiği sürece daima…"
O nedenle 9 Eylül'ü kimse unutturamaz. Darısı İzmir gibi tüm kentlerin başına…
- Gözyaşı… / 27.12.2023
- Yazmak, yaşamaktır… / 23.12.2023
- Haydar Hoca'yı unutmayın / 02.12.2023
- Öğretmenim… / 23.11.2023
- Bir zeytin öyküsü… / 11.11.2023
- Yağmur mevsimi… / 07.11.2023
- Çocuk! / 05.11.2023
- Deprem gerçeği / 01.11.2023
- Cumhuriyet anlayışı / 28.10.2023