ABD’nin hilafet planı

İslâm ülkelerinde kurduğu, desteklediği ve yaşamasını sağladığı terör örgütlerini ‘özgürlük ve demokrasi savaşçısı’, direnişçileri de terörist olarak adlandıran ABD, terörün çözümü için Vatikan benzeri bir hilâfet kurumunun kurulmasını öneriyor.
ABD’nin, ‘Milli İstihbarat Konseyi’ tarafından hazırlanan ‘Geleceği Haritalandırmak” başlıklı raporda, Amerika’nın 2020 yılında, Müslümanlar arasında bir halife çıkarmayı plânladığı ortaya konulmuştur. ABD Harvard Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Noah Feldman da ‘İslâm Devletinin Düşüş ve Yükselişi: Batı ve Doğu’ya Etkileri’ adıyla yayınlanan kitabında, “İslâmi hilâfetin tekrar geri getirilebileceğini” yazdı. ABD’de, CIA dahil birçok kurum, söz konusu plânın gerçekleşmesi için görevlendirilmiş. ABD’nin böyle davranması normaldir. Anormal olan Müslümanların bu oyuna gelmesidir.
ABD’nin selefi İngiltere de hilâfet üzerinde çok oyunlar oynamıştır. İstiklâl mücadelesi yıllarında hilâfeti himayesine almak istedi. Olmayacağını anlayınca, hilâfetin milletlerarası bir merkeze devredilmesini savundu. ABD de aynı yolu izliyor, Vatikan’la Katolikleri yönlendirdiği gibi, kendi kontrolündeki bir hilâfet merkezi ile de Müslümanları yönlendirmeyi amaçlıyor.
ABD’nin Vatikan üzerindeki etkisi artık inkâr edilmiyor. Öyle ki, son dönemlerde papaların seçimi bile ABD’nin onayıyla olmaktadır. Bunu da yeterli görmeyen ABD, papalara danışman atamaktadır. Atadığı danışmanlar, ABD politikasının oluşturulmasında etkili olan kişilerdir. Meselâ, Papa Jean Paul’un danışmanı Zbigniev Brzezinski idi. Papa 16. Benedistus’un siyaset, dış politika ve İslâm’la ilgili konularda danışmanı ise ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’dir.
ABD, bu plânı hayata geçirmek için İslâm ülkelerinde, hilâfetin “küresel bir üst kurum” olarak oluşmasını savunan Hizbut Tahrir gibi örgütler kurduruyor. Bu örgütün Türkiye sözcüsü Yılmaz Çelik, Tempo dergisindeki söyleşisinde bakınız ne diyor: “Biz, İslâmi olmayan bir toplumu, Türkiye’yi kökten tamamen değiştireceğiz, hilâfeti getireceğiz, hilâfetin merkezi İstanbul ve Topkapı Sarayı olacak. Silâh kullanmadan orduyu da ele geçireceğiz. Bizim için asıl cihat, hilâfetin İstanbul’da kurulmasından sonra başlayacak, hilâfet kurulduktan sonra hemen cihat ilân edeceğiz. Tarikatlara ve cemevlerine yasak getireceğiz.” Bu sözlerden, ABD’nin nasıl bir hilâfet kurumu oluşturacağını, nasıl bir halife tayin edeceğini ve onun vasıtasıyla nasıl bir fitne çıkaracağını anlamak, zor olmasa gerektir. Aynı örgüt, Endonezya’da, CIA ajanlarının organizasyonuyla, 3 Mart 2006 tarihinde hilâfetin kaldırılışının 82. yıldönümü dolayısıyla gösteri düzenledi, binlerce Müslüman’ı hilâfet isteği ile sokaklara dökmeyi başardı. Anlaşılan o ki, ABD’nin uyduruk bir hilâfet kurumu oluşturmasındaki bir amacı da, Sünnileri kontrol altına alıp, Şiilere karşı kışkırtmak ve asırlık plân olan Sünni-Şii çatışmasını çıkarmaktır.
Ne yazık ki, bu tarakta hiçbir bezi olmayan işadamlarımızdan Rahmi Koç bile, ABD’nin hilâfet plânını destekliyor. Rahmi Koç diyor ki: “Bence Müslümanların bir başı olması lâzım ki, tek söz sahibi olan, tek güç olan, tek patron olan, tek din lideri olan birisinin olması lâzım. Çünkü her ülkenin bir dini lideri var. Bakın bizde yok” (Bkz. İsmail Şefik Aydın, Uyan Türkiye-Tarih Tekerrür Etmemeli, s. 443).
Rahmi Koç, bu görüşünü, farklı zamanlarda, farklı şekilde sık sık gündeme getirdi. Bakın, şu sözler de kendisin aittir: “Bizim de Hıristiyanlar gibi bütün Müslümanları temsil edecek bir dini liderimiz yok. Dışarıda bunun eksikliğini çekiyoruz.” Soruyorlar: “Yani, keşke halifelik kalsaydı mı demek istiyorsunuz?” Cevap veriyor: “Aman aman, böyle ifadeler yanlış anlaşılabilir. Ben kalsaydı demiyorum. Gelsin de demiyorum, söylemek istediğim şu: Bütün Müslümanları temsil edecek bir dini patron olsa iyi olur. Bu işin nasıl olacağı hiç tartışılmadı.” (Bkz. Türkiye gazetesi, 6 Kasım 2001).
Görüldüğü üzere, kareler yan yana konulunca, fotoğraf net olarak ortaya çıkıyor. Bunu görmemek için kör olmak gerekir.
Özetlersek, İslâm dünyasına yönelik oyunlar çok yönlü ve plânlı. Fakat bu oyunlar, bilinçli Müslümanlar için bir örümcek ağıdır, kolayca bozulabilir.