Kerbela vahşetinden sonra Kûfe Valisi İbn-i Ziyad minbere çıkıp, "Allah'a şükürler olsun ki hakkı aşikâr kıldı, müminlerin emiri Yezid ve dostlarına yardım etti. Yalancı oğlu yalancı Hüseyin b. Ali'yi öldürdü." şeklinde imansızlığını dile getirince orada bulunan Abdullah b. Afif ayağa kalkarak söze başlar. (Abdullah b. Afif İmam Ali Efendimizin sadık dostlarından vefalı bir taraftarı idi. Sağ gözünü Sıffin ve sol gözünü de Cemel Savaşı'nda kaybetmişti.)
"Ey Mercane'nin oğlu! Yalancı sensin ve senin babandır; seni Kûfe'ye vali olarak gönderen ve onun babasıdır asıl yalancı olan! Ey Allah'ın düşmanı, Peygamber'in evlatlarını öldürüp sonra da Müslümanların minberine çıkarak nasıl bu sözleri söylersin mel'un?! Ey Allah'ın düşmanı, Allah'ın her türlü pislikten arındırdığı Allah Resulü'nün (s.a.a) pak Ehl-i Beyt'ini öldürüyor ve bununla da Müslüman olduğunu mu sanıyorsun?"
İbn-i Ziyad çıldırmışçasına hiddetlenerek, "Abdullah'ı yanıma getirin" der! Usta korumalar her taraftan Abdullah'ı çevreleyerek yakalarlar. Abdullah'ın amcaoğulları olan Azd kabilesinin büyükleri yerlerinden fırlayarak onu korumaların elinden kurtarır ve mescitten çıkarıp evine götürdüler.
İbn-i Ziyad, "Allah gözünü kör ettiği gibi kalbini de kör etsin onun! O körün evine gidin ve bulup yanıma getirin!" dedi. Bir grup kalkıp gittiler. Azd kabilesi bu haberi duyunca bir araya toplandı ve Abdullah'ı korumak üzere Yemen kabileleri de onlara katıldı. İbn-i Ziyad bu direnişi duyunca, Muzr kabilesini toplayarak Muhammed b. Eş'as komutasında onlarla savaşmaya gönderdi. Çetin bir savaş başladı ve birçok insan öldü.
İbn-i Ziyad'ın askerleri Abdullah'ı yakaladı ve İbn-i Ziyad'a götürdüler. İbn-i Ziyad onu görünce "ölüm şerbetini içireceğim sana" dedi.
Abdullah b. Afif Allah'a hamd ederek: "Sen doğmadan önce ben Allah'tan şehadet diliyor ve en melun insanın eliyle gerçekleşmesini istiyordum. Her iki gözümü de kaybedince şehitlik makamından ümidimi kesmiştim. Şimdi Allah'a hamd ediyorum ki ümitsizliğimi ümide dönüştürüp beni amacıma ulaştırdı ve eski duamı kabul buyurduğunu gösterdi bana."
Abdullah b. Afif, İbn-i Ziyad'ın emriyle öldürüldükten sonra Kûfe sokaklarının birinde darağacına asıldı.
Mel'un Muaviye, lanet YezİT ve taraftarları o zamanki toplumun en aşağılık, en rezil, en bedbaht, en acımasız münafık oğlu münafık sapıklarıydı. İslam'ı mecrasından çıkarıp bozarak tahrip etmişler ve Peygamber evlatlarına kıymışlardı. Mel'un Muaviye valilerine göndermiş olduğu emannamelerinde "Nerede bir Ali taraftarı görürseniz öldürünüz" diye emretmiştir. İmam Ali Efendimize isyan ederek, gücü ele geçirerek başlatmış olduğu gelenekle yıllarca İmam Ali Efendimize ve temiz pak Ehl-i Beyt'e küfrettirmiştir.
Allah'ın laneti Ebu Sufyan soyuna ve onlarla beraber olanların üzerine olsun…
- Öz anneden daha aziz annemiz / 09.05.2025
- Azılı müşrik Übeyy b. Halef / 03.05.2025
- İmam Cafer Sadık / 26.04.2025
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025