Birileri dayatıyor, biz de yerine getiriyoruz. Son iki yüz yılda bir iki istisna dışında (en büyük istisna Kurtuluş savaşı) hep böyle devam edegeldi: Birileri dayatıyor, biz yapıyoruz.
AKP, iktidara gelişinin birinci yıldönümünde, 3 Kasım 2003'te kamouyona açıkladığı "Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı" yasalaşma yolunda.
Bu tasarı epey zamandır tartışılıyor, AKP'ye ve tasarıya sözde tepkiler var. Tasarı çok ciddi anlamlar ve mesajlar ifade ettiğinden ve Türkiye'nin oturmuş üniter yapısını alt-üst edeceği şüphe götürmediğinden dolayı oldukça mühim ve nazik.
IMF, AB, ABD... kimin dayattığı o kadar da mühim değil. Mühim olan tasarının Türkiye'de gerekli makamlar ve kurumlar tarafından kavranıp kavranamadığı. Maalesef tasarının önemi ve "kendinden menkul" tehdit ve tehlike potansiyeli; en gerekli makamlar ve merciler tarafından kavranamamış. Tasarının içeriğinden çok, tasarıyı hazırlayan kişi üzerinde odaklanan, içi boş, klasik "CeHePevari" eleştiriler hakim bütün kamuoyunda.
"Bu tasarıyı Dinçer hazırlamış, öyle bir müsteşarın hazırladığı tasarıyı biz nasıl kabul ederiz" demekten başka, tasarının içeriğine dair bir eleştiri şu ana kadar duyulmadı.
Açık konuşalım; bu tasarıyla ilgili en (ve tek) kaydadeğer eleştiri ve değerlendirme BTP Lideri Prof. Dr.
Haydar Baş'tan geldi. Baş, "tasarının mevcut haliyle Sevr'den farksız olduğunu" dillendirerek, tasarıyla ilgili söylenmesi elzem olan, fakat nedense kimsenin söylemeye cesaret edemediği özeti yapıyordu. Tek cümle, uzatmaya hiç gerek yok. Sevr'i bilmeyen yoktur herhalde!
AKP'nin en tehlikeli icraatı, ülkenin üniter yapısını bir anda dumura uğratacak yegane girişim bu olsa gerek. Ülke parçalara ayrılacak, eyaletler kurulacak. Kimine göre 26 eyalet.
Irak'taki "federasyon tartışmalarına" kızmaya, tepki göstermeye hakkımız yok. Çünkü kendi ülkemizde eyaletlerden, federasyondan bahsediliyor. Ülkemiz "mahalli yönetimler" bazında parçacıklara ayrılıyor.
Milli Eğitim, Sağlık, Adalet gibi sosyal devlet ilkesinin temel ayakları, "ölüm vuruşuyla" tek hamlede kırılıyor.
Diyarbakır, Hakkari, Tunceli eyaletlerine kendinizi alıştırın. İçte bağımsız, dışta kısmen bağımlı eyaletler çok yakın, hatta nefesi ensemizde.
Doğu ve Güneydoğu'da zaten merkezi yönetim hakimiyet kurmakta zorlanıyor. Bu tasarıyla, kurulan hakimiyet de devrediliyor. Yarın Kürdistan kurulduğunda, bugün "yaşasın Barzani!" diye slogan atıp, alkış tutan güruhu nasıl kontrol edeceksiniz? "Biz sizden sıkıldık, Kürdistan'a bağlanıyoruz" taleplerine ne cevap vereceksiniz? Başbakanlık konutuna postadan gelen ve üzerinde Kürdistan pulları bulunan kutudan Türk Bayrağı ve üzerinde "artık bu bayrağı biz kullanmıyoruz, siz tepe tepe kullanın!" yazılı notu gördüğünüzde ne yapacaksınız?
Ademi merkeziyet rüyasından ve 'Prens Sabahattin'cilik oyunundan artık vazgeçin!