Ağca hapiste, Türk solu kurtuldu!

"Milli katiliniz", "utanç kaynağınız" ve "yüz karanız" Mehmet Ali Ağca sizlerin ifadesiyle "ait olduğu yere" geri döndü. 12 Ocak'ta tahliye edilen Mehmet Ali Ağca, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in özel yetkilerini kullanarak Yargıtay'a gönderdiği Ağca hakkındaki kararın kanun yararına bozulması yazısını jet hızıyla değerlendiren Yargıtay'ın tahliye kararını bozması üzerine alelacele yakalanarak tekrar cezaevine konuldu. Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in, özel yetkilerini kullanarak kullandığı bu inisiyatifin yargıya müdahale olmadığını söyleyemek maalesef mümkün değil. Hele medyanın müdahaleleri...İşte onlardan hiç bahsetmeyin! "Yargıya nasıl müdahale edilir, yargı kararları nasıl istenilen şekle sokulur"un dünyadaki en güzide örneğini bizim 68 kuşağı kalıntılarından oluşan medyamız Ağca olayında ortaya koydu."Milli Katil" Ağca 8 günlük özgürlüğün ardından tekrar cezaevine konuldu. Bundan sonra en iyimser tahminle 2014, en kötümser tahminle 2017 yılına kadar hapiste yatacak. Mevcut sağlık durumu gözönünde bulundurulursa, 35 yılını hapiste geçirecek olan Ağca'nın canlısının cezaevinden tahliye olma ihtimali oldukça zayıf. Canlı olarak çıksa bile, bizim medya o zaman da bir kulp bulup, Ağca'yı yeniden hapse attırabilir.Ağca, daha semtini bile değiştiremeden Yargıtay kararından bir saat sonra Kartal'da yakalandı. Zaten polis, yapılan bu propagandalardan ve yargıya müdahalelerden sonra Ağca'nın tekrar hapse gireceğini bildiği için, Ağca'nın peşini hiç bırakmamıştı, bu yüzden de bir saat içinde Ağca yakalanıverdi. Hem Ağca'ya, bu yaşından sonra kaçma imkanı verilseydi de kaçmazdı, kaçamazdı. 25 yıl hapis yattıktan sonra bir de kaçak hayatı! Olacak iş değil.Ağca yakalandı ya, dibe vuran Türk solu da kendini kurtarmış oldu!Ağca'nın yeniden hapse atılması için büyük bir kampanya başlatan, 8 gündür manşetlerini buna ayıran, televizyon stüdyolarını Abdi İpekçi heykelinin önüne taşıyan Türk solu, Ağca'nın boynuna dolayacakları iple, bulundukları vahim durumdan kurtulacaklarını hesaplıyordu. 'Faşizme' karşı başlattıkları bu çetin mücadele onlar için bir gurur meselesi haline gelmişti. Türkiye'de ne kadar güçlü olduklarını ve hala var olduklarını göstermek için Ağca'nın yeniden kodese tıkılması şarttı. Ve muratlarına erdiler, artık başları göğe ermiştir. Zaten dünkü gazete manşetleri de, yaşadıkları sevinç ve gururun izlerini taşıyordu:Hürriyet "Marş marş kodese", Milliyet "Ait olduğu yerde", Sabah "Anında paket", Radikal ise 'Katil kaçamadı'şeklinde manşet attı. Plaza medyamızın ve Türk solunun kurtuluşu, 25 yıldır hapiste yatan ve kafasını mesihlikle bozmuş birisinin hapse girmesine merbut, gayet basit bir hadiseymiş meğer!Şimdi gelelim sadede. Bu söyleyeceklerimi bir tarafa not edin yoksa,  birkaç yılda kendini güncelleyen 'balık belleğimiz' bu gerçeği de unutacak.Önümüzdeki yıllar çok önemli gelişmelerin yaşanacağı kritik yıllar olacak. Avrupa Birliği yolunda Türkiye olmadık tavizlere imza atmaya devam edecek. (Tabi AKP gibi AB ve ABD'den gelen her talebe 'evet' diyen iktidarlar devam ettiği müddetçe)İşte o taleplerden bir tanesi de, bölücübaşı Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması olduğu zaman, aynı medyanın Ağca olayında gösterdiği tepkinin onbinde birini göstermeyeceğine ve hatta Öcalan'ın bırakılmasını 'toplumsal barış', 'Türkiye'nin özgür ve müreffeh geleceği' adına nasıl savunacağını hep birlikte göreceğiz. Bunları tahmin etmek çok zor değil. Yüzyıllardır Türk milletine ve devletine ihanet edenlerin, ihanet mantığı ve yöntemi değişmiyor. İhanet listesini şöyle bir karıştırın, siz de göreceksiniz.