İlk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem (as)'in çiftçilik yaparak geçimini sağladığı bilinmektedir. Bunun bir başka anlamı şudur ki, aile çiftçiliği insanlık tarihi kadar eski bir meslektir ve tarım, ekonominin temelidir. Bu gerçek geçmişten günümüze değişmedi, kıyamete kadar da değişmeyecektir.Bunu değiştirmek, yani aile çiftçiliğini ortadan kaldırmak için küresel düzeyde bir savaş açılmıştır. Aile çiftçiliğinin ilkel, verimsiz ve yetersiz olduğunu savunan kişiler, politikada ve medyada arz-ı endam ettiler. Bu kişiler, aile çiftçiliğini, ABD'de kurulun dev tarım işletmeleriyle mukayese ederek alaya aldılar. İdareciler de, aile çiftçilerinin dev işletmeler gibi ucuz ve kaliteli ürün üretemediğini ileri sürerek, tarım ürünlerinin ithalatını gündeme getirdiler. Hâlbuki tarımda ithalat, ancak ve ancak kıtlık olursa düşünülebilecek bir husustur. Fiyat ve kalite için ithalat, aile çiftçiliğini cezalandırmak demektir. Maalesef, ülkemizi idare edenler de, bu propagandaların tesirinde kalarak aile çiftçiliğine üvey evlât muamelesini reva gördüler. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, aile çiftçiliği dünyanın her ülkesinde varlığını sürdürmüştür. Çünkü aile çiftçiliği, asırlardan süzülüp gelen bir tecrübeye dayanmaktadır. Dahası, milyonlarca aile geçimini aile çiftçiliğinden sağlamaktadır. Adı üzerinde, bir çift öküzle işlenebilecek toprağa çiftlik, işleyene de çiftçi denilmektedir. Bir başka deyişle tarım tüm dünyada aile çiftliğiyle yapılmaktaydı. Dev tarım işletmelerinin kurulmasındaki nihai amaç, toplumları bağımlı ve muhtaç kılarak sömürmektir. Hiç kimse, tarım işletmeleri olmasın demiyor. İtiraz edilen şey, aile çiftçiliğinin hedef tahtasına konulmasıdır. Ulus-üstü şirketlerin sözcüsü olmayan ekonomistler, artık şu kanaate varmışlardır: Ekonomik açıdan aile çiftçiliği olmazsa olmazdır. Bu çiftçilik, sanayileşmiş ülkelerde bile ekonominin en büyük güvencesidir. Aile çiftçiliği, tarım şirketlerine nazaran daha sağlam ve dayanıklıdır. Şirketler, çeşitli nedenlerle dağılır, fakat aile çiftçiliği her sıkıntıya göğüs gererek ayakta kalabilir. Çünkü aile çiftçiliğinde emek ve sermaye aileye aittir. Ailenin, şirket gibi sermaye yüzünden dağılma ihtimali söz konusu olamaz. Sözünü ettiğimiz bu gerçekler anlaşılmış olacak ki, Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 2014 yılını "Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı" olarak ilân etmiştir. Amaç, aile çiftçiliğinin önemini vurgulamak ve bu çiftçiliğin yeniden yeşermesini ve yaşamasını sağlamaktır. Gerçekten aile çiftçiliği can çekişmektedir. Bu işi geçim ve zevk için yapanlar olmasa, aile çiftçilerinin sayısı daha da azalırdı. 'Zararın neresinden dönülürse kârdır' anlayışıyla hareket ederek, "Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı" gibi girişimlere olumlu yaklaşmak gerekir. Uzun yıllardır, büyük tarım işletmelerinin kurulmasını teşvik eden ve destekleyen, aile çiftçiliğinin azalması, tarım işletmelerini çoğalmasıyla övünen idarecilerimiz, dileriz bu gelişmelerden ders alırlar. Ders alırlar da toprağa küstürülen, aile çiftçilerinin tekrar tarlalarının başına dönmeleri ve boşalan köylerin yeniden şenlendirilmesi için gerekenleri yaparlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018