Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) tarafından başlatılan Milli Kahramanlarımız programlarının ikincisinin Kahramanmaraş'ta gerçekleştiğini, yapılan konuşmaların öneminden dolayı birkaç gün daha yazacağımızı, bir önceki yazımızda dile getirmiştik. Bu sebeple Bağımsız Türkiye Partisi(BTP) Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu'nun yaptığı konuşmadan bölümler aktarmak istiyorum. Sayın Eyercioğlu; "kurtuluş savaşı döneminde İngiliz ordusuna karşı milletimizin topyekûn bir karşı koyma hareketine girmediğini, o zaman halk arasında İngilizlere necip millet yakıştırmalarının yapıldığını, direnişin daha çok İngilizlerin terk ettikleri topraklarda daha yoğunlaştığını" dile getirdiler. Maraş'ta, Antep'te, Kilis'te buna benzer olaylar yaşanmıştır…
Sayın Eyercioğlu; "bu durumu çok merek ettim ve araştırmaya giriştim. Yaptığım araştırmada gördüm ki İngilizler Britanya imparatorluğuna bağlı sömürge devletlerden topladıkları askerleri ordusuna katmış; Anadolu'ya, çeşitli aldatmalarla onları getirmiş ve Mustafa Kemal Atatürk'e karşı bir mücadele ortaya koymalarını sağlamışlardır.
İngiliz ordusunda Müslüman askerlerin bulunduğuna, bu askerlerin daha çok Hintli Müslümanlardan oluştuğuna şahit olunmuştur. Bu duruma hayret eden Türkler, Hintli askerlerden birkaçı ile tercüman aracılığıyla görüşme yaparlar. Onlara sorarlar; "Siz ne yapıyorsunuz, görüyoruz ki sizde biz de Müslüman'ız neden bizimle savaşıyorsunuz?" diye. Hintli askerler şu ilginç cevabı veriyorlar; "Biz Müslüman'ız ama sizi bilmeyiz. Biz buraya İslam'ın halifesini korumak için geldik. Kuvayi Milliyecilerle yaptığımız savaş ondandır. Her kim halifeye karşıdır, bizim mücadelemiz onunla olur. Halife kazanınca gizli Müslüman olan kraliçe buraya gelecek ve Müslüman olduğunu ilan edecektir."
Gördüğümüz manzarayı "akıl tutulması" şekilde ifade edebiliriz. Göz görüyor, akıl bir yerlere takılmış, tutulmuş, idrak edemiyor. Ve maalesef bunlara aldanan nice mollalar, dervişler, İngiliz muhipler cemiyetiyle birlikte olmayı tercih ederek Mustafa Kemal'in ortaya koyduğu kurtuluş mücadelesinde karşı koydular.
Tarihte yaşanan bu "akıl tutulması" maalesef her dönemde tekrarlanmaktadır. Bugün yaşananlar da tarihte yaşananların bir benzeridir. Bugün maalesef haçlı batı ile omuz omuza mücadele edenlere, kutsal vatan topraklarını satanlara, kiliseleri havraları onaranlara, kilise evleri açanlara, terör örgütü ile anlaşma masasına oturanlara, Arap baharı aldatmacasından dolayı İslam ülkelerinde akan kanlara, kıyılan canlara, kirletilen namuslara, aldırmayıp sadece seyredilmesi ya da destek verilmesi de olsa olsa akıl tutulmasından başka bir şey olamaz."
Milletimizin halini tahlil ettiğimizde Sayın Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu'nun tespitinin ne derece doğru olduğunu görüyoruz. Bugün de iktidar sahiplerinin İslam'ın muzafferiyeti için çalıştıklarına, bugün de nice papazların, kralların, kraliçelerin, Papa'nın ve hatta Obama'nın bile gizli Müslüman olduğuna, yakında Müslümanlıklarını ilan edeceğine inandırılmış kimselerin hali "akıl tutulması" değil de nedir?
"Akıl tutulması" psikolojik ve manevi bir hastalıktır. İman zafiyetinden kaynaklanır. En büyük etken aldanmadır. Aklın durumu, aynen güneş ve ay tutulması gibidir. Güneş ve ay tutulduğunda, güneş ya da ayın önünü kaplayan şey, güneş ya da ayın ışığına engel olur. "Akıl tutulması" yaşayan kimsenin hali de böyledir. Bu hal, insan aklının sağlıklı çalışmasına engel olur. Bu durumu yaşayan insanın mantık süzgeci çalışmaz olur. Dolayısıyla söyledikleri ve yaptıklarıyla çevresindekileri şaşırtırlar.
Milletimizin akıl tutulmasından kurtulması için aklını tutan şeylerden kurtulması gerekmektedir. Dua edelim de milletimiz akıl tutulmasından bir an önce kurtulsun, yoksa sonumuz çok da hayra alamet görülmemektedir.
Sayın Eyercioğlu; "bu durumu çok merek ettim ve araştırmaya giriştim. Yaptığım araştırmada gördüm ki İngilizler Britanya imparatorluğuna bağlı sömürge devletlerden topladıkları askerleri ordusuna katmış; Anadolu'ya, çeşitli aldatmalarla onları getirmiş ve Mustafa Kemal Atatürk'e karşı bir mücadele ortaya koymalarını sağlamışlardır.
İngiliz ordusunda Müslüman askerlerin bulunduğuna, bu askerlerin daha çok Hintli Müslümanlardan oluştuğuna şahit olunmuştur. Bu duruma hayret eden Türkler, Hintli askerlerden birkaçı ile tercüman aracılığıyla görüşme yaparlar. Onlara sorarlar; "Siz ne yapıyorsunuz, görüyoruz ki sizde biz de Müslüman'ız neden bizimle savaşıyorsunuz?" diye. Hintli askerler şu ilginç cevabı veriyorlar; "Biz Müslüman'ız ama sizi bilmeyiz. Biz buraya İslam'ın halifesini korumak için geldik. Kuvayi Milliyecilerle yaptığımız savaş ondandır. Her kim halifeye karşıdır, bizim mücadelemiz onunla olur. Halife kazanınca gizli Müslüman olan kraliçe buraya gelecek ve Müslüman olduğunu ilan edecektir."
Gördüğümüz manzarayı "akıl tutulması" şekilde ifade edebiliriz. Göz görüyor, akıl bir yerlere takılmış, tutulmuş, idrak edemiyor. Ve maalesef bunlara aldanan nice mollalar, dervişler, İngiliz muhipler cemiyetiyle birlikte olmayı tercih ederek Mustafa Kemal'in ortaya koyduğu kurtuluş mücadelesinde karşı koydular.
Tarihte yaşanan bu "akıl tutulması" maalesef her dönemde tekrarlanmaktadır. Bugün yaşananlar da tarihte yaşananların bir benzeridir. Bugün maalesef haçlı batı ile omuz omuza mücadele edenlere, kutsal vatan topraklarını satanlara, kiliseleri havraları onaranlara, kilise evleri açanlara, terör örgütü ile anlaşma masasına oturanlara, Arap baharı aldatmacasından dolayı İslam ülkelerinde akan kanlara, kıyılan canlara, kirletilen namuslara, aldırmayıp sadece seyredilmesi ya da destek verilmesi de olsa olsa akıl tutulmasından başka bir şey olamaz."
Milletimizin halini tahlil ettiğimizde Sayın Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu'nun tespitinin ne derece doğru olduğunu görüyoruz. Bugün de iktidar sahiplerinin İslam'ın muzafferiyeti için çalıştıklarına, bugün de nice papazların, kralların, kraliçelerin, Papa'nın ve hatta Obama'nın bile gizli Müslüman olduğuna, yakında Müslümanlıklarını ilan edeceğine inandırılmış kimselerin hali "akıl tutulması" değil de nedir?
"Akıl tutulması" psikolojik ve manevi bir hastalıktır. İman zafiyetinden kaynaklanır. En büyük etken aldanmadır. Aklın durumu, aynen güneş ve ay tutulması gibidir. Güneş ve ay tutulduğunda, güneş ya da ayın önünü kaplayan şey, güneş ya da ayın ışığına engel olur. "Akıl tutulması" yaşayan kimsenin hali de böyledir. Bu hal, insan aklının sağlıklı çalışmasına engel olur. Bu durumu yaşayan insanın mantık süzgeci çalışmaz olur. Dolayısıyla söyledikleri ve yaptıklarıyla çevresindekileri şaşırtırlar.
Milletimizin akıl tutulmasından kurtulması için aklını tutan şeylerden kurtulması gerekmektedir. Dua edelim de milletimiz akıl tutulmasından bir an önce kurtulsun, yoksa sonumuz çok da hayra alamet görülmemektedir.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024