On yıldır PKK ile yapılan mücadelede 1000’e yakın şehit verilmesine karşın, şehit olmanın olağan ve üzerinde durulmaması gereken bir şey olduğu, şehit ve gazilerimizden bazılarına sadaka kabilinden verilen maddi yardımlarla hiçbir değerlerinin olmadığı izlenimi verilmiştir. Şehitlerimize Filistinliler tarafından kaçırılan İsrailli bir asker kadar değer verilmediği açıkça görülmektedir. Bu hususta koruyucu yeterli tedbirler de alınmamıştır. Mavi Marmara gemisinde öldürülen 9 vatandaşımıza da gereği gibi sahip çıkılmadığı herkesçe bilinmektedir. Hükümetin bu tutumu, Türk ırkından olan vatandaşlarımıza hasım olduğu kuşkusuna kapılmamıza neden olmuştur. Türkiye’yi savaş alanına çevirecek her türlü hain davranışı gösteren AKP iktidarı bizi bütün komşularımızla düşman haline getirmiştir. Hükümetimiz, dağılma sürecine giren ve devletimizi yok etmeye çalışan Avrupa Birliği’ne üye olmak veya Türkiye’nin hükümranlığını teslim etmek için, hala bakanlık düzeyinde boşuna bir gayret sarf etmektedir. Ayrıca, PKK ve yandaşları ile Irak ve Suriye’nin teröristleri AKP iktidarı ile sıkı bir işbirliğine girmiş bulunmaktadır. Hükümet Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de 100 bine yakın Müslümanın birbirini katletmesine neden olmuştur. Hıristiyan ve Yahudiler arasında, Türkiye’nin parçalanarak, yakın gelecekte Yunanistan, Gürcistan, Ermenistan ve İsrail tarafından paylaşılacağı konuşulmakta ve haritaları internette dolaşmaktadır. Doğu Anadolu’ya Barış getirme bahanesiyle, özerk bir Kürt devletinin kurdurulması planları yapılmakta ve buna uygun bir anayasa yapma süreci başlatılmış bulunmaktadır. İsrail’in her türlü tehdit ve hakaretlerine boyun eğen AKP iktidarı, Türk ordusunu da savaş yapamayacak hale getirerek, NATO’ya muhtaç hale getirmiştir. Suriye’de Esad hükümetinin devrileceği rüyasını gören AKP iktidarı, resmi olarak 200 bine yakın Suriyeli insanın bakımını da Türk milletinin sırtına yüklemiştir. Gayri resmi olarak da, 300 bin civarındaki Suriye vatandaşı çeşitli şehirlerimize dağılmış bulunmaktadır. Yüksek Öğretim Kurumunu (YÖK) da kontrolü altına alan AKP iktidarı, Üniversitelerimizi ve bilim hayatımızı yeni YÖK yasasıyla tamamen bitirme durumuna getirmek üzeredir. Hayvancılık, tarım ve sanayimiz can çekişmekte, millet yeni zam ve vergilerle perişan duruma getirilmektedir. Memleketimizin tüm kaynakları da yerli ve yabancı kapitalistlere aktarılmaktadır. Yakında yer altı ve üstü sularımızın tamamı birkaç şirkete satılarak, tarımda ve hayvancılıkta parasız su kullanılamayacaktır. Bu gidişle, ormanlarımız da büyük bir olasılıkla satılacaktır. Memleketimizin bu acıklı durumdan kurtulması için, milletimizin Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal marşı ve Çanakkale Destanının tüm kıtalarını anlayarak defalarca okuması ve sonra kendine gelerek, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP)’ne katılması zorunlu hale gelmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, BTP kurucusu ve Milli Ekonomi Modeli’nin yazarı Sayın Prof. Dr. Haydar Baş’ın öncülüğünde yeni bir kurtuluş mücadelesine girmenin zamanı gelmiş bulunmaktadır.
Prof. Dr. Ömer Saraçoğlu / diğer yazıları
- Örnekleme / 05.04.2022
- Ormancılıkta araştırma yöntemi / 28.03.2022
- Orman üretim araştırmaları / 21.03.2022
- Sosyo-ekonomik konumu iyileştirmek / 15.03.2022
- Ağaç soyunu iyileştirmek / 08.03.2022
- Ortamın verim gücünü arttırmak / 01.03.2022
- Meşcerede aralama kesimleri / 22.02.2022
- Ormanda üretim nasıl arttırılır? / 15.02.2022
- Meşcere kuruluşunu düzenlemek / 07.02.2022
- Meşcere kuruluşunu düzenlemek / 01.02.2022
- Ormancılıkta araştırma yöntemi / 28.03.2022
- Orman üretim araştırmaları / 21.03.2022
- Sosyo-ekonomik konumu iyileştirmek / 15.03.2022
- Ağaç soyunu iyileştirmek / 08.03.2022
- Ortamın verim gücünü arttırmak / 01.03.2022
- Meşcerede aralama kesimleri / 22.02.2022
- Ormanda üretim nasıl arttırılır? / 15.02.2022
- Meşcere kuruluşunu düzenlemek / 07.02.2022
- Meşcere kuruluşunu düzenlemek / 01.02.2022