AKP hükümeti iktidara gelmeden önce "tüyü bitmemiş yetimin hakkını" kimseye yedirmeme taahhüdünde bulunmuştu.
Milletimize dönük başka da bir şey vaad etmemişti zaten.
Şu çözümüm var, şu projem var, ekonomiyi şöyle düzeltiriz filan da dememişti.
IMF ile aynen devam edeceğiz, demişlerdi. Öyle yapıyorlar.
Ne pahasına olursa olsun AB işinin sonuna kadar takipçisi olacağız, demişlerdi; ne pahasına olursa olsun bu işi cüretle bildikleri gibi götürüyorlar.
Amerika'nın bölgedeki işgal ve kirli işlerinde yardım ve yataklık yapmaya gelince; AKP kurmaylarının Washington lobilerindeki taahhütlerini görmezlikten gelenler için sürpriz oldu sadece. O işler de baştan belliydi öyle olacağı.
"Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kollama" taahhüdü bu bağlamda çok önemli.
Bu taahhütten 1 veya 2 ay geçmişti ki, kimi medya patronlarının borçları 10-15 sene öteye ertelendi.
Milletimiz, AKP'nin bu ilk icraatı karşısında ilk şoku yaşamıştı.
Tüyü bitmemiş yetim hakkı derken, yoksa kimi medya patronları mı kastedilmişti diye hayrete düşenler de oldu. Hatta, bu şok neticesinde afallayanlar arasından, acaba hangi medya patronunun tüyü bitmemiş, acaba hangisi yetim ki borçları ötelendi diye araştıranlar bile çıktı.
AKP'nin el attığı gruplardan biri Çukurova grubuydu; onlara çok iyi kolaylıklar sağladılar.
Çukurova grubu, 31 Ocak 2003'te toplam 6.218 milyar dolara ulaşan borcunu 15 yıl içinde Libor+0.5 faizle ödemeyi taahhüt ettiydi. Sonra ne oldu?
İşte ben de onu soracağım AKP kurmaylarına, Başbakan'a, Maliye Bakanı'na. Ne oldu ki, geçen hafta AKP hükümeti Çukurova grubunu tekrar öptü?
TMSF ile tokalaşan Çukorova Grubu, tüm borcunu 2.1 milyar dolar olarak ve grubun talebi doğrultusunda ortalama 13 aylık vade içinde ödenmesine karar aldılar. Bu arada Yapı ve Kredi Bankası da, Turkcell, Turkcell Holding, Digiturk ve Superonline iştiraklerinin Çukurova Grubu'na nakit karşılığı satışını gerçekleştirecek. Öte yandan Digiturk, maçların naklen yayın hakları ihalesini de aldı, biliyorsunuz.
İmdi, 6.2 milyar dolarlık borç, libor artı yarım (yaklaşık yüzde 2) faizle 15 seneye ötelenirken, sözkonusu borç ödeme süresi iki seneye indi diye senelik yüzde 11 ile iskonto uygulaması ile 2.1 milyar olması, nasıl bir hesabın sonucu?
Bu cömertlik kimin parasıyla efendim? Hangi yetimin hakkıyla bu ikram?
Ocak 2003 anlaşmasına göre Çukurova Grubu, batık Pamukbank ve Yapı Kredi Bankası'na olan borçlarından ötürü devlete geçen yıl 240 milyon dolar ödemesi gerekiyordu.
Ne yaptı?
Sadece 28 milyon dolar ödeyebildi, deniliyor; doğru mu sayın Maliye Bakanım, doğru mu sayın Başbakan?
Bu yıl ödemesi gereken ve tahakkuk eden 114 milyon dolarlık taksidini ise "yeni anlaşma"yı sebep göstererek ödemediği, belirtiliyor. Bu da, doğru mu sayın Maliye Bakanım, doğru mu sayın Başbakanım?
Bu icraatlardan, tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak hangisi?
15 yıla yayılan 6.2 milyar dolarlık alacağın tahsilat yöntemi mi, yoksa bu borcu 2.1 milyar dolara indirgeyip 13 aya yayma usulü mu?
Grubun 2003 yılına ait 240 milyon dolarlık ödeme taahhüdüne karşılık 28 milyon dolar ödeyebildiği doğru mu; doğru ise Digiturk ihalesini nasıl alıverdiler, sayın Bakanım?
Bu da mı tüyü bitmemiş yetimin hakkını kollamak babaından bir uygulama?
Yoksa bu iş, 8.2 katrilyon liralık üretimden satış ile 654 trilyon lira kârlılıkta birinciliği kimseye kaptırmayan TÜPRAŞ'ın 1.3 milyar dolara "özelleştirilerek" elden çıkartılması türünden bir "yetimin hakkını kollamak" ameliyesi mi?
"Yetim hakkı" derken, gerçekten kimi medyacıları ve kimi patronları kasd etmediğinize emin misiniz?
Başbakan ve Maliye Bakanı başta olmak üzere tüm AKP kurmaylarından bu "netameli iş ve taahhütlerin" açıklamasını, hiçbir devlet ihalesine girmemiş ve girmeye niyeti olmayan hem kendi adıma, hem de tüm tüyü bitmemiş yetimler adına bekliyorum?
Milletimize dönük başka da bir şey vaad etmemişti zaten.
Şu çözümüm var, şu projem var, ekonomiyi şöyle düzeltiriz filan da dememişti.
IMF ile aynen devam edeceğiz, demişlerdi. Öyle yapıyorlar.
Ne pahasına olursa olsun AB işinin sonuna kadar takipçisi olacağız, demişlerdi; ne pahasına olursa olsun bu işi cüretle bildikleri gibi götürüyorlar.
Amerika'nın bölgedeki işgal ve kirli işlerinde yardım ve yataklık yapmaya gelince; AKP kurmaylarının Washington lobilerindeki taahhütlerini görmezlikten gelenler için sürpriz oldu sadece. O işler de baştan belliydi öyle olacağı.
"Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kollama" taahhüdü bu bağlamda çok önemli.
Bu taahhütten 1 veya 2 ay geçmişti ki, kimi medya patronlarının borçları 10-15 sene öteye ertelendi.
Milletimiz, AKP'nin bu ilk icraatı karşısında ilk şoku yaşamıştı.
Tüyü bitmemiş yetim hakkı derken, yoksa kimi medya patronları mı kastedilmişti diye hayrete düşenler de oldu. Hatta, bu şok neticesinde afallayanlar arasından, acaba hangi medya patronunun tüyü bitmemiş, acaba hangisi yetim ki borçları ötelendi diye araştıranlar bile çıktı.
AKP'nin el attığı gruplardan biri Çukurova grubuydu; onlara çok iyi kolaylıklar sağladılar.
Çukurova grubu, 31 Ocak 2003'te toplam 6.218 milyar dolara ulaşan borcunu 15 yıl içinde Libor+0.5 faizle ödemeyi taahhüt ettiydi. Sonra ne oldu?
İşte ben de onu soracağım AKP kurmaylarına, Başbakan'a, Maliye Bakanı'na. Ne oldu ki, geçen hafta AKP hükümeti Çukurova grubunu tekrar öptü?
TMSF ile tokalaşan Çukorova Grubu, tüm borcunu 2.1 milyar dolar olarak ve grubun talebi doğrultusunda ortalama 13 aylık vade içinde ödenmesine karar aldılar. Bu arada Yapı ve Kredi Bankası da, Turkcell, Turkcell Holding, Digiturk ve Superonline iştiraklerinin Çukurova Grubu'na nakit karşılığı satışını gerçekleştirecek. Öte yandan Digiturk, maçların naklen yayın hakları ihalesini de aldı, biliyorsunuz.
İmdi, 6.2 milyar dolarlık borç, libor artı yarım (yaklaşık yüzde 2) faizle 15 seneye ötelenirken, sözkonusu borç ödeme süresi iki seneye indi diye senelik yüzde 11 ile iskonto uygulaması ile 2.1 milyar olması, nasıl bir hesabın sonucu?
Bu cömertlik kimin parasıyla efendim? Hangi yetimin hakkıyla bu ikram?
Ocak 2003 anlaşmasına göre Çukurova Grubu, batık Pamukbank ve Yapı Kredi Bankası'na olan borçlarından ötürü devlete geçen yıl 240 milyon dolar ödemesi gerekiyordu.
Ne yaptı?
Sadece 28 milyon dolar ödeyebildi, deniliyor; doğru mu sayın Maliye Bakanım, doğru mu sayın Başbakan?
Bu yıl ödemesi gereken ve tahakkuk eden 114 milyon dolarlık taksidini ise "yeni anlaşma"yı sebep göstererek ödemediği, belirtiliyor. Bu da, doğru mu sayın Maliye Bakanım, doğru mu sayın Başbakanım?
Bu icraatlardan, tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak hangisi?
15 yıla yayılan 6.2 milyar dolarlık alacağın tahsilat yöntemi mi, yoksa bu borcu 2.1 milyar dolara indirgeyip 13 aya yayma usulü mu?
Grubun 2003 yılına ait 240 milyon dolarlık ödeme taahhüdüne karşılık 28 milyon dolar ödeyebildiği doğru mu; doğru ise Digiturk ihalesini nasıl alıverdiler, sayın Bakanım?
Bu da mı tüyü bitmemiş yetimin hakkını kollamak babaından bir uygulama?
Yoksa bu iş, 8.2 katrilyon liralık üretimden satış ile 654 trilyon lira kârlılıkta birinciliği kimseye kaptırmayan TÜPRAŞ'ın 1.3 milyar dolara "özelleştirilerek" elden çıkartılması türünden bir "yetimin hakkını kollamak" ameliyesi mi?
"Yetim hakkı" derken, gerçekten kimi medyacıları ve kimi patronları kasd etmediğinize emin misiniz?
Başbakan ve Maliye Bakanı başta olmak üzere tüm AKP kurmaylarından bu "netameli iş ve taahhütlerin" açıklamasını, hiçbir devlet ihalesine girmemiş ve girmeye niyeti olmayan hem kendi adıma, hem de tüm tüyü bitmemiş yetimler adına bekliyorum?
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019