AKP'nin "kriz" tedbirleri "yeni kriz"ler doğuruyor

Karadenizli, ormandan topladığı çalıları-dalları yüklemiş eşeğine. Yük, ağır mı ağır, yayvan mı yayvan... Yol, patika ve dikenli, yolun aşağısı ise uçurum. Sağa-sola çarpa çarpa zor bela yürüyor eşek.Yular, güya Karadenizlinin elinde; lakin patika yol, adım attırmıyor ki yüklü eşeğe...Eşek bir uçuruma bakıyor, bir önüne... Derken olan oluyor.Yükü, yol kenarındaki "kaful"a çarpan eşek, uçuruma doğru bel verir. Eline takılı yuların çekiştirdiği Karadenizli, avazı çıktığı kadar bağırmaya başlar: "Koşun ey melekler, yardum edun ey melekler! Eşek yuvarlaniyi..." Ne gelen var, ne giden! Eşek, uçuruma doğru yol alır. Artık eşeği kurtarmak mümkün değil; bari, kolum kopmasın diye yuları da salıverir Karadenizli. Eşek uçurumu boylarken yine avazı çıktığı kadar bağırır Karadenizli: Kaçun ey melekler, eşek celiyi eşek, kaçuuun... Ustunuze düşmesun!Altüst olmuş piyasalar karşısında AKP hükümetinin ve Merkez Bankası'nın vaziyetini görünce, bu fıkrayı hatırladım.   Üç-dört gün önce "faiz artışı işe yaramaz" diyen Merkez Bankası, birkaç gün sonra alâyüvâla ile Para Kurulu'nu toplayıp faiz artırıyor.   Değişen bir şey yok.Döviz arzı yapılıyor; cevap yok. Maliye, ecnebiye "stopaj"ı kaldırıyor; cevap yok. Vergi indirimine gidiliyor; cevap yok. Faiz artışı yapılıyor; cevap yok.Aksine kriz daha da derinleşiyor... Ne parlarsa yapsınlar cevap yok; çünkü ekonomideki mikrobu teşhis edemiyorlar ki, kullandıkları antibiyotik cevap versin. Bunlar doktor değil ki... IMF'nin ulakları. AKP'nin "kriz" tedbirleri "kriz" doğuruyor. Eşek ise yuvarlanmaya devam ediyor.Kartel medyasına tünemiş "liberal kalemşörler" IMF'yi yardıma çağırıyorlar. AKP'nin kulağına IMF suyu kaçırıyorlar. 20-30 milyar dolarlık yeni bir stand-by daha yapılması lazım ki kurtulalaım, diyorlar. Bu, onların son bağrışmaları...Öte tarafta Başbakan R. T. Erdoğan değil mi, "IMF'ye olan borç ne ki, gerekirse verir, kapatırız" diye keyif bağışlayan... Buyurun sayın Erdoğan, kapatın borcu, durulsun piyasalar... Bu işler, öyle bol keseden atmakla olmaz, ekonomi hesap işidir. Laf ile peynir gemisi yürümez.Bu bağlamda şayet acil bir "milli model tedbiri" alınmazsa, IMF'yi de peşinden sürükleyecektir batan Türk ekonomisi.Klasik "liberal tedbir"ler artık sonuç vermez.  Zira bu fatura, bu çöküş, liberal aklın saplandığı bataktır... Türk ekonomisi "öylesine kırılgan bir zemin"e sürüklendi ki, tepindikçe batıyor liberal akıl; batıyor, batırıyor.Olağanüstü bir çöküş var ortada... AKP hükümeti, yaklaşan seçim sebebiyle çöküşü örterek daha da derinleştiriyor. Ayakları yere basan "hiçbir tutarlı teşhis yapmadan", öylesine tedbirler alıyor... Alıyor ama neticesi olmayan her tedbir, piyasanın cevap vermediği her karar yeni bir "kriz" demektir.AKP'nin "kriz" tedbirleri "yeni kriz"ler doğuruyor.Türk ekonomisi, "döviz-faiz-borsa" kıskacında soyuldukça soyuluyor; Türkiye, döviz yükselirken de soyuluyor, düşerken de... Ülkede yüzde 35'lere varan devalüasyon yaşanıyor. Ayakta kalmak için döviz borçlanan küçük-büyük ölçekli özel sektör, Dolar-TL türbülansına yakalanmış vaziyette... gelişmeler ve sonuçsuz tedbirler, işbaşındaki AKP'nin, "ne yapılması gerektiğini bilmediğini ortaya çıkartıyor.AKP toplum nezdinde kan kaybediyor; 4 yıllık "vahim icraat"lar bir tarafa, şu birkaç günde "fırlayan döviz" bir tarafa... Fırlayan döviz, milletimizdeki "AKP, ülkeye zarardan başka bir şey vermedi" temel kanaatini perçinliyor... Çünkü vakıa ortada.Madalyonun "siyasi yüzü" ise daha vahim...Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ABD'li ve AB'li meslektaşlarıyla temaslarının ardından, Irak işgali öncesindeki "ulak misyonu"nu andıran vaziyette İran'a uçuyor. "Viyana paketi" ile İran'ın kulağına su kaçırmaya çalışıyor. AB, KKTC'yi yutmak için son manevralarını yapıyor. Ermeni Genel Patriği Karekin II ise, "Halkım için soykırım gerçekleştirilmiş bir olaydır ve tanınmalıdır. Türkiye, bu konuyu inkâr ettiği sürece de bir çözüm bulunamaz" mesajları verip elini kolunu sallayarak Türkiye'yi arşınlıyor.Yakında artık "satılacak vatan bile kalmadı" derler ise şaşırmayın...

Bütün bunlar, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin milletimizi ve Türkiye'nin etkili ve yetkililerini, meydanlardan ve ekranlardan yıllar öncesinden haberdar ettiği "vahim Türkiye manzarası"dır. Prof. Dr. Baş, haberdar etmekle yetinmedi; yüzlerce bilim adamı tarafından Nobel ödülüne aday gösterilen Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet projeleri ve Milli Devlet tezi...vs. ile Türkiye'yi bu badirelerden kurtarmaya hazırlık yaptı. BTP'den gayrı böylesi bir hazırlığı olan yok... Keşke olsa.Maalesef bugüne kadar işbaşında bulunmuş tüm milliyetçi-muhafazakar partiler ve CHP başta olmak üzere tüm sol partiler, sadece "kendi gemi"lerini kurtarma telaşındalar... Hiçbirinde "milli bir çözüm", "milli bir proje", milli bir duruş yok.Başbakan olmuş, Başbakan Yardımcısı olmuş koca koca liderler, milletin gözünün içine baka baka BTP'den projeler aşırıyorsa; bu sadece onların meselesi değil, bir Türkiye meselesidir.Dolayısıyla ister sağdan bakalım, ister soldan; çözümün tek adresi BTP olarak görünüyor, Prof. Dr. Baş görünüyor. Değerli gazeteci-araştırmacı dostlarım Behiç Kılıç, Arslan Bulut, Hasan Demir "hakkı teslim sadedinde" işte bu gerçeğin altını çiziyorlar.Milletimiz, bu gerçeği son günlerde daha net görüyor, bu sebeple "Bu sefer BTP" diyor.