Amblemler temsil ettiği görüş ve düşüncenin rumuzudur. İçerdikleri motifler, renkler hatta çizgiler de anlam yüklüdür. Bu yüzdendir teşekküller amblemlerine çok kıymet vermişlerdir. Siyasi partiler de bu anlamda kendilerini temsil eden amblemler konusunda çok hassas davranırlar.
Türk siyasi tarihine baktığımızda partilerin genellikle amblemleri ile anıldıkları görülür. Doğrusunu isterseniz basın-yayın tarafından şişirilen ve Avrupalı devletler ve ABD tarafından destek mesajları verilen Tayyip Erdoğan'ın gerek parti ismi ve ambleminin nasıl olacağını merak ediyordum. Amblem ve parti ismi, konuşup da pot kırmamayı tercih eden Erdoğan ve partisi hakkında epey bilgi verecekti.
Nihayet beklenen gün geldi; partinin ismi ve amblemi açıklandı.
İsimdeki "Adalet" kelimesi toplum tarafından bir zamanlar rağbet görmüş bir partiye aitti. Anlaşılan orijinal bir çıkıştan ziyade "sığınmacı" bir psikoloji hakimdi partiye. Bu şekilde toplumun şuur altına, toplumsal belleğe mesaj veriliyordu.
Gelelim ambleme.
Amblemin açıklanmasıyla birlikte kamuoyundan eleştiriler gelmeye başlamıştı. Yüzlerce toplantı yapılarak, büyük iddialarla ortaya çıkan bir partinin amblemini görenler "ampul"ü çok basit bulmuşlardı.
Basit olmanın ötesinde basın-yayın yoluyla ampulden hareketle bir takım çıkarımlarda bulunuyorlardı.
Elbetteki herkesin kendine göre bir düşüncesi ve yorumu olacaktı. Bir rahatsızlık varsa, yapılması gereken, çıkıp açıklama yapmak değil miydi?
Partinin açıklandığı akşam bir TV.nin ana haberine çıkan Erdoğan'a spiker pas atıyor, "amblem hakkında eleştiriler var mı?" diye soruyor. Erdoğan verdiği cevapta, eleştirenler var ama; beğenenler daha fazla, şeklinde bir cevap veriyor.
Fakat kimseye gereken açıklamayı yapmadan da amblemde değişiklikler yapıyorlar.
Ampulün yaydığı ışıkları sembolize eden çizgiler daha evvel sakala benzetilmişti. Yapılan değişiklikle çizgilerin hem karakteri hem de rengi değiştirildi.
Renk değişikliği çizgilerde bırakılmayıp, ampulün içindeki renk de değiştirildi.
Ampulün içindeki teller daha önce Kuran-ı Kerim okunan rahlelere benzetilmişti. AKP hemen bunun da şeklini değiştirdi.
İlk amblemde, ampulü çevreleyen görüntü de ortadan kaldırıldı.
Amblemdeki parti isminin küçük karakterleri büyük harf karakterine değiştirildi.
Yapılan bu değişikleri iki açıdan değerlendirmek gerekir.
Birincisi, yüzlerce toplantı yapılarak kurulan partinin düşünce ufukları, mesajının ne olduğunu bilip onu takdim edebilmesi.
İkincisi, AKP'nin psikolojisini ve eleştiriler karşısındaki dayanma gücünü göstermesi açısından değerlendirmek gerekir.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi ülkeyi yönetmeye talip parti, gerek takdimini gerekse gündemdeki tartışmasını kişi ve olay bazından öteye taşıyamamıştır. Oysa yapmaları gereken şayet bir bildikleri varsa fikir bazında, tez bazında açıklama yapmaları ve gündem oluşturmalarıydı.
Partinin batıcı, mandacı çizgisinden başka bir görüntüsü henüz kamuoyuna yansımamıştır.
Erdoğan'ın eleştirilere dayanma gücü veya partisinin aldığı kararı uygulama süresi, günler içinde bir rekora imza atmalarına sebep olmuştur.
Bu konuda bu güne kadar beklememe rağmen bir açıklama yapılmayınca sorma lüzumu hissettim.
Acaba bu değişiklik de "değişim" süreci içinde mi değerlendiriliyor?
O halde vay siyasi hayatımızın başına gelenlere, desenize 15 günde 15 yasa çıkartanlara taş çıkartacak, istenen değişiklikleri "denmeden" yapabilecek bir kadro hazırlık içinde.
Sakın, Avrupalı devletlerin ve ABD'nin Erdoğan'a desteği bu özelliklerinden dolayı olmasın.
Türk siyasi tarihine baktığımızda partilerin genellikle amblemleri ile anıldıkları görülür. Doğrusunu isterseniz basın-yayın tarafından şişirilen ve Avrupalı devletler ve ABD tarafından destek mesajları verilen Tayyip Erdoğan'ın gerek parti ismi ve ambleminin nasıl olacağını merak ediyordum. Amblem ve parti ismi, konuşup da pot kırmamayı tercih eden Erdoğan ve partisi hakkında epey bilgi verecekti.
Nihayet beklenen gün geldi; partinin ismi ve amblemi açıklandı.
İsimdeki "Adalet" kelimesi toplum tarafından bir zamanlar rağbet görmüş bir partiye aitti. Anlaşılan orijinal bir çıkıştan ziyade "sığınmacı" bir psikoloji hakimdi partiye. Bu şekilde toplumun şuur altına, toplumsal belleğe mesaj veriliyordu.
Gelelim ambleme.
Amblemin açıklanmasıyla birlikte kamuoyundan eleştiriler gelmeye başlamıştı. Yüzlerce toplantı yapılarak, büyük iddialarla ortaya çıkan bir partinin amblemini görenler "ampul"ü çok basit bulmuşlardı.
Basit olmanın ötesinde basın-yayın yoluyla ampulden hareketle bir takım çıkarımlarda bulunuyorlardı.
Elbetteki herkesin kendine göre bir düşüncesi ve yorumu olacaktı. Bir rahatsızlık varsa, yapılması gereken, çıkıp açıklama yapmak değil miydi?
Partinin açıklandığı akşam bir TV.nin ana haberine çıkan Erdoğan'a spiker pas atıyor, "amblem hakkında eleştiriler var mı?" diye soruyor. Erdoğan verdiği cevapta, eleştirenler var ama; beğenenler daha fazla, şeklinde bir cevap veriyor.
Fakat kimseye gereken açıklamayı yapmadan da amblemde değişiklikler yapıyorlar.
Ampulün yaydığı ışıkları sembolize eden çizgiler daha evvel sakala benzetilmişti. Yapılan değişiklikle çizgilerin hem karakteri hem de rengi değiştirildi.
Renk değişikliği çizgilerde bırakılmayıp, ampulün içindeki renk de değiştirildi.
Ampulün içindeki teller daha önce Kuran-ı Kerim okunan rahlelere benzetilmişti. AKP hemen bunun da şeklini değiştirdi.
İlk amblemde, ampulü çevreleyen görüntü de ortadan kaldırıldı.
Amblemdeki parti isminin küçük karakterleri büyük harf karakterine değiştirildi.
Yapılan bu değişikleri iki açıdan değerlendirmek gerekir.
Birincisi, yüzlerce toplantı yapılarak kurulan partinin düşünce ufukları, mesajının ne olduğunu bilip onu takdim edebilmesi.
İkincisi, AKP'nin psikolojisini ve eleştiriler karşısındaki dayanma gücünü göstermesi açısından değerlendirmek gerekir.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi ülkeyi yönetmeye talip parti, gerek takdimini gerekse gündemdeki tartışmasını kişi ve olay bazından öteye taşıyamamıştır. Oysa yapmaları gereken şayet bir bildikleri varsa fikir bazında, tez bazında açıklama yapmaları ve gündem oluşturmalarıydı.
Partinin batıcı, mandacı çizgisinden başka bir görüntüsü henüz kamuoyuna yansımamıştır.
Erdoğan'ın eleştirilere dayanma gücü veya partisinin aldığı kararı uygulama süresi, günler içinde bir rekora imza atmalarına sebep olmuştur.
Bu konuda bu güne kadar beklememe rağmen bir açıklama yapılmayınca sorma lüzumu hissettim.
Acaba bu değişiklik de "değişim" süreci içinde mi değerlendiriliyor?
O halde vay siyasi hayatımızın başına gelenlere, desenize 15 günde 15 yasa çıkartanlara taş çıkartacak, istenen değişiklikleri "denmeden" yapabilecek bir kadro hazırlık içinde.
Sakın, Avrupalı devletlerin ve ABD'nin Erdoğan'a desteği bu özelliklerinden dolayı olmasın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Lozan Antlaşması’nı korumak, vatanı korumaktır / 28.05.2025
- Abraham Antlaşmaları'na direnenler tasfiye mi ediliyor? / 27.05.2025
- Arz-ı Mev’ud’un yeni cephesi / 26.05.2025
- Trump’ın Orta Doğu çıkarması: Haraç, tasfiye ve dizayn / 21.05.2025
- Hukuk devleti ilkesine zarar bumerang etkisi yapar / 20.05.2025
- Lozan’la sorunu olanın Türkiye’yle derdi vardır / 19.05.2025
- PKK ve yeni süreçte jeopolitik dengeler: Sevr mi Lozan mı? / 14.05.2025
- Türkiye için vakit kaybetmeden Afet Yönetimi Bakanlığı kurulmalı / 06.05.2025
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025
- 1 Mayıs'ın ardındaki gerçek soru: Hangi sistem emekçiye umut olabilir? / 04.05.2025
- Abraham Antlaşmaları'na direnenler tasfiye mi ediliyor? / 27.05.2025
- Arz-ı Mev’ud’un yeni cephesi / 26.05.2025
- Trump’ın Orta Doğu çıkarması: Haraç, tasfiye ve dizayn / 21.05.2025
- Hukuk devleti ilkesine zarar bumerang etkisi yapar / 20.05.2025
- Lozan’la sorunu olanın Türkiye’yle derdi vardır / 19.05.2025
- PKK ve yeni süreçte jeopolitik dengeler: Sevr mi Lozan mı? / 14.05.2025
- Türkiye için vakit kaybetmeden Afet Yönetimi Bakanlığı kurulmalı / 06.05.2025
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025
- 1 Mayıs'ın ardındaki gerçek soru: Hangi sistem emekçiye umut olabilir? / 04.05.2025