‘Allah’ın razı olduğu yoldan sapmazlar’
Hz. Ali (a.s.) buyurdu: “Allah, şerefli kullarını vahyin eminleri olarak yaratmış, onlara peygamberleri için emir ve nehiy emanetleri yüklemiş ve onları kuşkulardan korumuştur. Hiç birisi O’nun razı olduğu yoldan sapmaz. Onlara gerekli yardımı sağlamıştır”
16.10.2022 10:11:00





İmam Ali (a.s.) bir hutbesinde buyurdu ki:
"Allah, her şeyi düzeltip eğriliğini giderdi, sınırlarını tayin etti, kudretiyle aykırıları uzlaştırdı, yakınlık sebeplerini birleştirdi. Yarattıklarını sınır, miktar, tabiat, şekil ve duruş bakımından muhtelif cinslere ayırdı. Yarattıklarını sağlam bir şekilde inşa etti, onları iradesi üzere, yoktan var edip, ilk kez yarattı.
O, göklerin alçak, yüksek ve geniş aralıklarını bir şeye asılı olmaksızın düzenledi, yarıklarını kapadı, onları birbirine kaynaştırdı. Buyruğuyla gökten inenlere ve yaratıkların amelleriyle göğe yükselenlere (meleklere) çıkış zorluğunu kolay kıldı.
Bir duman yığınıyken onu (göğü) çağırdı da bir araya gelip (çekim gücüyle) birbirini tuttular. Kapandıktan sonra kapalı kapılarını açtı, yollarına parıl parıl parlayan yıldızlardan gözcüler dikti. Onları boşlukta titrememeleri için kudretiyle kavradı. Emrine teslim olup durmalarını emretti. Güneşi gündüzleyin her şeyi aydınlatan, Ay'ı da parlaklığıyla gecenin karanlığını gideren bir ayet kıldı, ikisini de yerlerine yerleştirip yürüttü. Seyirleri sırasında onlara konaklar tayin ederek, onlarla geceyle gündüzün ayrılmasını, seyirleriyle yılların sayılmasını, sayıların hesabının bilinmesini diledi de dileği yerine geldi.
Sonra bulundukları boşlukta hareket ettikleri yörüngeyi tayin etti. Göğü gizli/ışıkları zor görülen ve ışıkları göğü pırıl pırıl aydınlatan yıldızlarla bezedi. Gizlice dinleyenleri (şeytanları) parlak meteorlarla taradı. Yerinde sabit, gezegen, inen, çıkan, uğurlu ve uğursuz tüm yıldızlan emriyle musahhar kıldı.
Sonra O münezzeh Allah, göklere yerleştirmek ve melekûtunun yüce göğünü bayındır kılmak için meleklerden güzel bir topluluk yarattı. Onlarla fezasının genişliklerini ve açık yerlerini doldurdu, mukaddes dergâhtaki bu meleklerin yüksek tesbih sesleri, geniş gökyüzünde, hicap perdeleri ve celal katında yankılanmaktadır.
Kulakları sağır eden o feryatların ardında, bakışları kendisine ulaşmaktan caydıran ışık katları bulunur ki, bakışlar onun sınırlarından geri dururlar.
Onları çeşitli şekillerde ve ölçülerde yaratmıştır, Kanatları vardır, O'nun gücünün yüceliğini tesbih ederler. O'nun eseri olan bir yaratığı kendilerine mal etmezler, yaratılışı O'nun zatına mahsusu olan tek bir şeyi O'nunla birlikte yarattıklarını iddia etmezler. 'Bilakis onlar şerefli kullardır. Sözde O'ndan öne geçmezler. Ancak O'nun emriyle iş görürler.' (Enbiya: 26-27).
Allah, onları vahyin eminleri olarak yaratmış, onlara peygamberleri için emir ve nehiy emanetleri yüklemiş ve onları kuşkulardan korumuştur. Hiç birisi onun razı olduğu yoldan sapmaz. Onlara gerekli yardımı sağlamıştır. Kalplerine huşu, tevazu ve sekine hissettirmiştir. Onlara yüceliğini söyletmek için kolay kapılar açmış, tevhit nişanelerini gösteren apaçık meşaleler dikmiştir. Günah yükleri onları ağırlaştırmamış, gece ve gündüzün peş peşe gelmesi onları ölüme doğru sevk etmemiştir. Kuşku kıvılcımları dal budaklarıyla, azimli imanlarını hedef almamıştır. Zanlar, yakînlerinin köklerine nüfuz etmemiştir. Aralarında kin ateşi alevlenmemiştir.
Şaşkınlık, benliklerindeki ilahi marifeti ve kalplerindeki Allah'ın büyüklük ve celal heybetini selbetmemiştir.
Vesveseler, aralarında amacına erememiştir ki, kötülüğünü onların düşüncesi üzerinde deneyebilsin."
"Allah, her şeyi düzeltip eğriliğini giderdi, sınırlarını tayin etti, kudretiyle aykırıları uzlaştırdı, yakınlık sebeplerini birleştirdi. Yarattıklarını sınır, miktar, tabiat, şekil ve duruş bakımından muhtelif cinslere ayırdı. Yarattıklarını sağlam bir şekilde inşa etti, onları iradesi üzere, yoktan var edip, ilk kez yarattı.
O, göklerin alçak, yüksek ve geniş aralıklarını bir şeye asılı olmaksızın düzenledi, yarıklarını kapadı, onları birbirine kaynaştırdı. Buyruğuyla gökten inenlere ve yaratıkların amelleriyle göğe yükselenlere (meleklere) çıkış zorluğunu kolay kıldı.
Bir duman yığınıyken onu (göğü) çağırdı da bir araya gelip (çekim gücüyle) birbirini tuttular. Kapandıktan sonra kapalı kapılarını açtı, yollarına parıl parıl parlayan yıldızlardan gözcüler dikti. Onları boşlukta titrememeleri için kudretiyle kavradı. Emrine teslim olup durmalarını emretti. Güneşi gündüzleyin her şeyi aydınlatan, Ay'ı da parlaklığıyla gecenin karanlığını gideren bir ayet kıldı, ikisini de yerlerine yerleştirip yürüttü. Seyirleri sırasında onlara konaklar tayin ederek, onlarla geceyle gündüzün ayrılmasını, seyirleriyle yılların sayılmasını, sayıların hesabının bilinmesini diledi de dileği yerine geldi.
Sonra bulundukları boşlukta hareket ettikleri yörüngeyi tayin etti. Göğü gizli/ışıkları zor görülen ve ışıkları göğü pırıl pırıl aydınlatan yıldızlarla bezedi. Gizlice dinleyenleri (şeytanları) parlak meteorlarla taradı. Yerinde sabit, gezegen, inen, çıkan, uğurlu ve uğursuz tüm yıldızlan emriyle musahhar kıldı.
Sonra O münezzeh Allah, göklere yerleştirmek ve melekûtunun yüce göğünü bayındır kılmak için meleklerden güzel bir topluluk yarattı. Onlarla fezasının genişliklerini ve açık yerlerini doldurdu, mukaddes dergâhtaki bu meleklerin yüksek tesbih sesleri, geniş gökyüzünde, hicap perdeleri ve celal katında yankılanmaktadır.
Kulakları sağır eden o feryatların ardında, bakışları kendisine ulaşmaktan caydıran ışık katları bulunur ki, bakışlar onun sınırlarından geri dururlar.
Onları çeşitli şekillerde ve ölçülerde yaratmıştır, Kanatları vardır, O'nun gücünün yüceliğini tesbih ederler. O'nun eseri olan bir yaratığı kendilerine mal etmezler, yaratılışı O'nun zatına mahsusu olan tek bir şeyi O'nunla birlikte yarattıklarını iddia etmezler. 'Bilakis onlar şerefli kullardır. Sözde O'ndan öne geçmezler. Ancak O'nun emriyle iş görürler.' (Enbiya: 26-27).
Allah, onları vahyin eminleri olarak yaratmış, onlara peygamberleri için emir ve nehiy emanetleri yüklemiş ve onları kuşkulardan korumuştur. Hiç birisi onun razı olduğu yoldan sapmaz. Onlara gerekli yardımı sağlamıştır. Kalplerine huşu, tevazu ve sekine hissettirmiştir. Onlara yüceliğini söyletmek için kolay kapılar açmış, tevhit nişanelerini gösteren apaçık meşaleler dikmiştir. Günah yükleri onları ağırlaştırmamış, gece ve gündüzün peş peşe gelmesi onları ölüme doğru sevk etmemiştir. Kuşku kıvılcımları dal budaklarıyla, azimli imanlarını hedef almamıştır. Zanlar, yakînlerinin köklerine nüfuz etmemiştir. Aralarında kin ateşi alevlenmemiştir.
Şaşkınlık, benliklerindeki ilahi marifeti ve kalplerindeki Allah'ın büyüklük ve celal heybetini selbetmemiştir.
Vesveseler, aralarında amacına erememiştir ki, kötülüğünü onların düşüncesi üzerinde deneyebilsin."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.