Sektörün zor günler geçirdiği hemen hemen herkesçe hemfikir.. Bunu için çeşitli çözüm arayışları var. Bir kısmı olumlu düşünceler bir kısmı içeren bu çabaların bir kısmı da, hiçbir gerçeğe dayanmayan, pratik hiçbir anlamı bulunmayan; sektörel değil, bireysel çözüm öneren fikirler.Peki neden bu çabalarda başarılı olunmuyor?.Sebebi bence bazı gerçeklerin göz ardı edilmesi..Eğri oturup doğru konuşalım."Ölü sezon" da dahi işini daha iyiye getirmek istemeyen var mı?. Tabi ki önce mevcudu korumak, ama herkesin esas fikri, daha iyi olmak. Ne demek daha iyi olmak?.Daha iyi olmak; daha çok otobüs işletmek, daha çok hatta çalışmak, daha çok sefer yapmak, otobüsleri daha dolu kaldırmak, daha çok yolcu taşımak, daha çok para kazanmak demek değil mi?.Samimi olalım, bunları istemeyen var mı?. Peki herkes istediğine göre, herkes de bunun gereğini yapacak. Yani otobüsçüyü, yolcuyu kendine çekecek yeni hatlar ve seferler açacak. Bütün bunları da başkasına karşı yapacak. Zaten bunu herkes önceden yapmış ya da halen yapmakta değil mi?Herkes ticarette başarılı olmak isteyince, kazancın gereği olarak başkalarıyla rekabet halinde olunacak. Bu işin kaçınılmaz tarafı.. Kimse " kötüsü bir yana, gerçek rekabeti bırakalım" falan demesin..Ancak mevcut durum lehine olanlar, bu rekabetten zarar görecekler ise biraz korkabilirler. Mevcut durumu kötü olanlar ise, rekabeti tek çare olarak görürler. Rekabet etme gücü ve becerisi ve olamayanlar da, tıpkı durumu iyi olanlar gibi rekabetsizlikten umutlu olabilirler.Nedir rekabet?Rekabet, aynı paraya daha iyi mal veya hizmet sunma ya da aynı mal ve hizmeti daha ucuz veya daha ödeme kolaylığı olan şekillerde sunmaktır.Kabul etmek gerekir ki, herkes de bunu yapmaya çalışıyor. Bazılarının özellikle de hizmeti daha iyi olanların menfaati, farklı hizmetlerin aynı paraya satılmasındandır. Bunlar "fiyat değil, hizmette yarışalım" derler. Bir şu bilinmeli ki; hizmeti az olanların bunda zarar görmesi kaçınılmaz, zira yolcu bulamazlar. Sonra da şu bilinmeli ki; hizmette yarışmak, yeni daha iyi hizmetleri getirmek, yani " yeni maliyet kapıları açmak" tır. Hani hep bizim şikayetçi olduğumuz yüksek maliyetlerin daha da yükselmesi demektir. Bunun başka şekli yok. Peki fiyatta yarışmak iyi mi?. Eğer bir hizmeti daha ucuza mal ediyorsanız, yani bir şeylerden kısıp, bazı hizmetleri vermeyerek maliyetleri düşürüyorsanız, yani geliri az olanlara göre mütevazi bir hizmet sağlıyorsanız; fiyatı düşürmeniz, böylece fakir yolcuyu çekmeniz normaldir, hatta buna mecbursunuz. Peki, yanlış nerede?. Farklı hizmetleri aynı fiyata yarıştırmak kadar, iyi olan hizmeti gerçek fiyatına satmamaktır yanlış olan. Sektörde hizmeti ile övünen, bunu duyurup yolcu çekmeye çalışanlar; eğer samimi iseler, eğer sektörün dengesini, menfaatini düşünüyorlarsa, mutlaka bu hizmetlerin artan maliyeti ile uyumlu daha yüksek bir fiyat uygulamalıdırlar. Aksi halde 80 kiloluk bir güreşçinin, 60 kiloluk bir güreşçi ile aynı sıklette güreşmesi isteği geçerli olur ki, bu da haksızlıktır. Şu da olabilir: İyi hizmet verenler, bu hizmeti yüksek maliyet ödemeden sağladıklarını söyleye birler. Pek samimi değil ama eğer doğruysa, bunların düşük fiyattan şikayetleri olmamalı.Daha önceki yazılarımda veya konuşmalarımda zor günlerde herkesin özveride bulunmasını istemiş ve öncelikle de "büyükler" demiştim. Bunun bir nedeni, büyüklerin güçleri nedeni ile zarar daha iyi katlanması. Bir başka nedeni de, bu güce ulaşırken diğerlerinin yolcusunu, seferini, hattını, otobüsünü çekmiş olmaları nedeniyle biraz "borçlu" olmaları. Ayrıca esas olarak da büyüklerin hizmetlerinin daha iyi olması nedeniyle, daha yüksek olan maliyetleriyle uyumlu yüksek fiyat uygulamaları gereği.. Artık hizmetleri tümüyle azaltmak suretiyle " maliyet tasarrufu" gibi düşünceler hem uygulanmaz, hem de uygulamak doğru olamaz. Talep edenden parasını alıp, kar edeceğimiz hizmeti niye vermeyelim?.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012