logo
25 NİSAN 2024

Arjantin meçhule gidiyor

14.01.2002 00:00:00
İflas durumuna düştüğü, yeni ekonomik bakanı tarafından da doğrulanan Arjantin, ekonomik ve siyasi kargaşa yaşamaya devam ediyor. Dış borçlarıyla ilgili taahhütlerini yerine getirmeyen, para birimi Peso'nun Amerikan Doları ile denkliğine son veren, yüzde 40'a varan bir devalüasyona giden, tasarruf sahiplerine bankalardaki paralarına ulaşma imkanı tanımayan Arjantin'de, art arda 4 Cumhurbaşkanının yönetimi üstlenip, çok zaman geçmeden bu yükün altından kalkamadıklarına şahit olduk.

Tangolarıyla ünlü romantik Arjantin imgesi silindi, dünya, bu bir zamanların mağrur ülkesini, tam bir kargaşa ortamı ve çirkin protesto gösterileriyle bağdaştırır oldu. Nice askeri diktatörlüklere, ardından gelen sivil yönetimlere, 1982'de İngiltere ile yapılan ama yitirilen Falkland Savaşı'nın sonuçlarına tanıklık etmiş Arjantin, şimdi adeta can çekişiyor.

Yıkımın nedeni neoliberal politikalar

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Başdanışmanı siyaset bilimci Bülent Tanla, geçtiğimiz hafta Arjantin'deydi. Tanla, Türkiye'yi de yakından ilgilendiren önemli bir hususun altını çizdi. Arjantin'in borçlarının yazılanların aksine 250 milyar dolar olduğunu söyleyen Tanla, Arjantin'in izlenen neoliberal politikalar yüzünden bu hale geldiğini vurgulayarak, "Neoliberal politikaların artık sonunun geldiğini bütün dünya iktisatçıları ve siyasetçileri kabul ediyor."

Arjantin vakası, bizim açımızdan çevrilip çevrilip okunacak bir kitaba benziyor. 1900'lü yılların başında dünyanın en büyük 10 ülkesi içinde yer alan, dünya ticaretinin yüzde 12'sini elinde bulunduran ve 6. büyük ihracat hacmi olan ülke konumundaki Arjantin'in bugün iflas ettirildiği gerçeğinden çok dersler çıkarmalıyız.

Tanla'nın şu sözleri de manidar: "Arjantin'in hiç parası yok. Arjantin'in borçlarını ödeyebileceği hiçbir kaynağı da kalmamış."

Dönelim Arjantin'i viraneye çeviren, Türkiye'yi çöküntünün eşiğine getiren neoliberal politikaların ne olduğuna...

Sözkonusu iktisadi anlayışın kökleri 1970'li yıllara uzansa da, dünya çapında uygulanışı yenidir. 1985 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı James Baker, ciddi ekonomik sıkıntı içinde olan Brezilya, Meksika gibi Latin Amerika ülkelerinin 'krizden' çıkması için (daha doğrusu ABD'nin tam uydusu olması) IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla bu 'iktisadi politika'nın uygulanmasını ister. Neoliberal politikanın IMF sözlüğündeki anlamı 'yapısal düzenleme'dir. Politikanın 3 önemli ayağı var:

1) Özelleştirme: Devletin sahip olduğu her şeyi satması. Arjantin bunu çok iyi uyguladı. Şimdi satabilecek bir şey bulamıyor. Arjantin örneğinde olduğu gibi bu politika borçların azaltılmasını sağlamıyor.

2) Devletin küçültülmesi: Memur sayısının azaltılmasından tutun da tarıma yönelik desteklerin kaldırılmasına kadar bir dizi önlemlerin alınması.

3) Ticaretin serbestleştirilmesi: İthalatı yapılan ürünlerin yerine yerli üretimden vazgeçilmesi, ihraç edilebilecek ürünlere ağırlık verilmesi, sınırların açılması...

Bu temel neoliberal ilkeler ile ilgili şimdilik detaya girmeyeceğim ama şu 'ticaretin serbestleştirilmesi ile ilgili' bir küçük not aktarmak istiyorum. Dünya tarihinin hiçbir kesitinde 'ticaret serbestleşmemiştir.' İktisat tarihçileri, bu bağlamda İngiliz İmparatorluğu'nun 1860-1902 yılları arasında uyguladığı politikaları örnek verseler de, 'sözkonusu döneme sömürgecilik damgasını vurduğundan' böyle bir şeyden bahsedebilmek güçtür.

Günümüzde Batılı gelişmiş ülkeler 'neomerkantilist' politika çerçevesinde kendi iç pazarlarını sıkı sıkıya korumaktadır. Mesela ABD'nin Türkiye'ye tekstil kotası uygulaması bunun bir örneğidir. Avrupa Birliği ülkelerinin çeşitli standartlar koyarak Türk tekstil ve tarım ürünlerinin önünü kesmesi keza bir başka benzer uygulamadır.

Yönünü yitiren ülke

Neoliberal politikaların yanı sıra Arjantin için çok daha acı sonuçlara yol açan bir gerçek daha var: Çeşitli ulusların fertlerinden müteşekkil Arjantinli ortak bir milli kimlikten yoksun. Bundan ötürü adamakıllı bir hükümet kurulamıyor. Arjantinli de otoriteye bağlılık yok. Güven zaten hiç yok. Siyasette bir hafta, uzun bir süre. Arjantin'deyse adeta sonsuzluk demek. Şu sıralarda olup bitenler, daha önce de birçok defalar tanık olunan manzaralar ortak: Sokaklara taşan gösteriler, toplum polisi, atılan göz yaşartıcı bombalar, coplar, basınçlı su, plastik mermiler...Tabii bir de atılan gerçek mermiler.. Gazetelerin "kentteki en gözde şov" diye adlandırdıkları 'siyasi şov'a eşlik eden, tencere ve tavalar orkestrası kurarak, nefret duygularını sözlerden ve sloganlardan daha yüksek sesle ifade etmeyi seçen orta sınıf göstericileri..

Arjantin toplumunun hiçbir kesimi yaşanan ortak acıdan muaf değil. En büyük darbeyi yiyenlerse emekliler, işlerinden atılmış kişiler ve ücretlerinden, tasarruflarından olan diğerleri.. Avukatlar bile, insanların elindeki para miktarını kısıtlama kararına destek veren Yüksek Mahkeme üyelerinin topluca istifa etmesi için gösteriler yaptılar.

Generaller bu kez arka planda

Arjantin'de oynanan dramın sahne donatımı belki çok farklı değil ama, bu kez oyuncular çok daha değişik. Baş oyuncular artık üniforma giymiyor. Gülünç siyasetçiler gereğinden fazla taklalar atmaya başladıklarında, şovda öne çıkmaya heveslenen, şimdiye kadar yarım düzineye darbeye imza atmış ama halka hiç bir yararı dokunmamış, yolsuzluk kumpasını sürdürmüş şovda öne çıkmaya heveslenen darbe meraklısı generaller görülmüyor ortalıkta. Falklands Savaşında yenilgiye uğrayarak zayıflayan askerler, artık ülkenin siyasetinde rol oynamak istemiyor.

Olaylarda, çoğu polisle girişilen çatışmalarda olmak üzere, şimdiye dek 30 kişi can verdi. Baskıcı askeri yönetim sırasında kaçırılan, işkence gören ya da öldürülen 30 bin kişiyle pek kıyaslanamaz tabii bu sayı. Kayıp kişilerin anneleri, bitmez tükenmez eylem zinciri içinde. 25 yıldan bu yana, Arjantin'in başkenti Buenos Aires'teki Plaza de Mayo'da toplanan kayıp analarının kınama eylemleri, gelmiş geçmiş en büyük ve en uzun soluklu gösteri. Sonu olmayan bir trajediyi oynayan Arjantinli analar, ısrarla, kayıplarının başlarına gelenlerinin açıklanmasını ve askeri cinayet çetelerinin cezalandırılmasını istemeye devam ediyorlar.

Arjantin'de askerler değil, Peroncular iktidarda tekrar baştan. Uzun yıllar önce, ilk kez General Huan Peron ile trajik öyküsüyle tanınan eşi Evita'nın sahneye koyduğu siyasi şov, bugün yeni baştan sahnede. Peronların yaşamını konu alan müzikaldeki "Benim İçin Ağlama Arjantin" adlı ünlü şarkı, sözleriyle, bugünkü bunalıma da seslenir nitelikte.

Arjantin'in yeni başkanı

Arjantin'in yeni Cumhurbaşkanı Edouardo Duhalde, siyaset alanında ekonomi bilgisiyle hiç de göz doldurmamış olmasına rağmen, yeni yönetimi üstlendi ve kendi aralarında birbirlerine düşmüş haldeki Peroncuların ve gözden düşmüş muhalefet partilerinin büyük desteğini aldı. Duhalde, kendisini 1999 seçimlerinde, talihin garip bir cilvesi olarak yenilgiye uğratmış olan eski Cumhurbaşkanı De La Rua'nın arda kalan iki yıllık görev süresini doldurmayı tasarlıyor.

Edouardo Duhalde, bir avukat, kurnaz bir politikacı ve ailesine düşkün bir erkek. En olumlu yanı, karısı Hilda anlaşılan. Hilda Duhalde, çok sayıdaki yoksul arasında çok çeşitli sosyal hizmetler yapmış. Arjantin'de 34 milyonluk nüfusun yüzde 40'ı artık yoksulluk çizgisinin altında yeralıyor. İşsizlik oranıysa yüzde 20.

Siyasetçiye güven sıfır

Hilda'yla ya da Hilda'sız, Cumhurbaşkanı Duhalde'ye, diğer politikacılardan daha fazla güven duyulmuyor. Sürekli beceriksizlik sergiledikleri, yolsuzluğa bulaştıkları, iyi yönetemedikleri düşünülüyor. Birçok Arjantinli dostum, hep aynı şeyi söylüyor: "Bunların hepsi de, paramızı çalan hırsızlar! Bunları atmalı, hapse tıkmalı, yerlerine siyasetçi olmayan insanlar, örneğin üniversitelerdeki aydınlar getirilmeli!"

Arjantin'in yeni yönetimi, beklenebileceği gibi, Falkland Adaları üzerinde yeniden hak iddia ediyor. Yine "tarihin" garip bir cilvesi olsa gerek, Falkland Adaları için patlak veren anlaşmazlığın 20.yıldönümünde, Arjantin görülmemiş bir bunalım ve zorluk yaşarken, Falklands adaları, görülmemiş bir refah düzeyi tutturmuş halde..

Kimi ekonomistler, Peso ile Dolar arasında on yıldır sürdürülen pariteye bir çırpıda son veren Duhalde'nin umarsızlıkla aldığı önlemleri "gelmiş geçmiş en büyük hırsızlık" diye niteliyor. Birçok işkolunun batacağı, bundan on yıl önce inanılmaz bir şekilde yüzde 5000'e çıkan hiperenflasyon dönemine geri dönüleceği tahminleri yapılıyor. Şaşırtıcı olansa, dostlarımın hiçbirinin ülkeden ayrılmak istemeyişi. "Arjantin'i seviyoruz" diyorlar..

Cumhurbaşkanı Duhalde, başkente gelen siyasi sirkte, çok yüksek bir ipte, en tehlikeli denge gösterisini oynuyor. Umduğu gibi acı içinde, öne doğru ilerleyebilecek mi? Yoksa o da selefleri gibi bir şekilde ipten düşecek ve belki de, başından savdığını düşündüğü genel seçimlere gidilmesine yol açacak mı?

Arjantin'deki sokak bandolarının tencereleri tavaları kolay kolay susacağa benzemiyor.. Bu gösteri daha uzun süre devam edip gidecek.
 
Recep Bahar / diğer yazıları
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.