Türkiye ekonomisi 2010 yılında yüzde 8,9 oranında büyüyerek Avrupa birincisi, dünyanın da üçüncüsü olmuş(!). Büyümede rekorlar(!) kırmaya devam ediyoruz.Çin yüzde 10,3, Arjantin ise yüzde 9,2 büyümüş. Hemen arkasından da yüzde 8,9 a(r)tışla biz geliyoruz.TÜİK'in açıkladığı rakamlar müthiş. Geçen yıl gayri safi yurtiçi hasıla cari fiyatlarla 1 trilyon 105 milyar 101 milyon lira olmuş, yani 735 milyar 828 milyon dolar?Kişi başı milli gelir ise 10 bin 79 dolara fırlamış.Yani geçen yıl Türkiye'de 5 kişilik her aileye yıllık 50 bin 395 dolar para girmiş. Liraya çevirirsek 78 bin TL yapıyor.Türkiye'de nüfusun yüzde 95'i böyle bir geliri elde etmediğine göre bu büyüme ve kişi başı milli gelir rakamları ne kadar inandırıcıdır?Diyelim ki doğru, o zaman bu para milletin cebinde olmadığına göre nereye gitti? Doğru olması durumunda bu büyük bir yolsuzluğun, hortumculuğun olduğunun TÜİK tarafından resmen ilanı anlamına gelmiyor mu?Asgari ücret 630 TL civarında ve Türkiye'de bir asgari ücretli ortalama 3 kişiye bakmakla yükümlü. Bunun anlamı bir asgari ücretli ailesinde kişi başı aylık gelir 210, yıllık gelir ise 2520 TL'dir.TÜİK, resmi rakamlara göre kişi başı milli geliri ne açıkladı? 15 bin 622 TL.Resmi rakamdan reel rakamı çıkartırsak karşımıza şu gerçek çıkar:Türkiye'de asgari ücretle geçinen bir ailenin her bir ferdinin cebinden yıllık bazda tam 13 bin 102 TL aşırılmış, hortumlanmış.Kim hortumlamış? Yabancı şirketler, rantiyeciler?Sözde yolsuzluklarla mücadele etme sloganıyla çıkan siyasilerin döneminde, en fazla hortumlamanın, hem de küresel çapta yapıldığını görüyoruz.Yanlış anlamayın bunu ben demiyorum, TÜİK rakamları bunu resmen ispatlıyor.Gelelim farklı bir bakış açısına?Türkiye'deki büyüme, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi "hormonlu büyüme"dir ve Türkiye'ye faydadan çok yük ve ekstra borç getirmektedir. Nasıl mı? Türkiye'de üretimde kullanılan sermaye yabancı sermayedir, tüketimde kullanılan para da yabancı paranın karşılığıdır. Yani Türkiye ürettikçe, finansal açıdan bakıldığında, hep borç veren yabancılar kazanmaktadır. Türkiye'nin ise borcu artmaktadır.Türkiye'de üretimde ve tüketimde kullanılan enerjinin yüzde 80'den fazlası ithaldir. Türkiye'de üretimde kullanılan hammadde çoğunlukla ithaldir ve yapılan tüm ihracat sadece hammadde ithalatını bile karşılamamaktadır.Esasen bu durum Türkiye ürettikçe, büyüdükçe neden dış ticaret açığı ve cari açığımız artıyor sorusunun da cevabıdır.Türkiye büyüyor, ama aslında büyüdükçe batıyor. Bu büyümenin Türkiye ekonomisine ve Türk milletine en ufak bir faydası yok.Türkiye'de borçların artış hızı büyümeden çok daha fazladır. O halde nasıl büyümeden bahsedip seçim öncesi bununla hava atabiliyoruz?Gerçek, sürekli ve sağlıklı büyüme istiyorsak, bu ancak milli para, milli enerji ve yerli hammadde kaynaklarımızla gerçekleşebilir.Bunun adı da Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'dir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024