"Şurası unutulmamalıdır ki, bu idare biçimi bir Bolşevik sistemi değildir. Çünkü biz ne Bolşeviğiz ne de komünist; ne biri ne öbürü olamayız. Çünkü biz milliyetperver ve dinimize (İslam dinine) saygılıyız. (Petit Parisien muhabirine Bursa'da verdiği demeçten, 2 Kasım 1922) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. III, 1989; 72).
Din ile hilafeti birbirinden ayırt etmek lazımdır
Din ile hilafeti birbirinden ayırt etmek lazımdır. Birincisi ne kadar faydalıysa ikincisi o kadar lüzumsuz bir hal almıştır. Hilafeti kaldırdığımız günden bugüne kadar kimsenin buna sahip çıkmaması, İslam dünyasının halife olmaksızın da yürüyeceğine ve yürümekte olduğuna en güzel misal değil midir? (1932) (Kılıç Ali, 1955; 117. Gürtaş, 1997; 54).
Geri kalmışlığın sebebi din değildir
"Düşmanlarımız bizi dinin etkisi altında kalmış olmakla suçluyorlar ve duraklamamızı ve gerilememizi buna bağlıyorlar. Bu hatadır.
Bizim dinimiz hiçbir zaman kadınlarımızın erkeklerden geri kalmasını istememiştir. Allah'ın emrettiği şey, kadın ve erkek Müslümanların beraber olarak bilim ve irfan kazanmasıdır.
Kadın ve erkek bu bilim ve irfanı aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla donanmak zorundadır.
İslam ve Türk tarihi incelenirse görülür ki, bugün kendimizi bin türlü kayıtlarlarla kayıtlı zannettiğimiz şeyler yoktur. (İzmir'de halk ile konuşmasından, 1 Ocak 1923) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. II, 1989; 90).
Milletimiz dil ve din gibi iki fazilete sahiptir
"Milletimiz dil ve din gibi iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet milletimizin kalp ve vicdanından söküp alamamıştır ve alamaz... (Bursa'da Şark Sinemasında halkla konuşmasından, 22 Ocak 1923) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. II, 1989; 70-71)
Bizim dinimiz, en makul ve tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olabilmesi için akla, fene, ilme ve mantığa uyması lazımdır.
Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. Müslümanların toplumsal hayatında hiç kimsenin özel bir sınıf halinde mevcudiyetini muhafazaya hakkı yoktur.
Kendilerinde böyle bir hak görenler dini emirlere uygun harekette bulunmuş olmazlar. Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her fen dinini, din duygusunu, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da mekteptir. (İzmir'de halk ile konuşmasından, 31 Ocak 1923) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. II, 1989; 94).
İslam kusursuz ve en mükemmel dindir
"İnsanlara doğruluğun özünü vermiş olan dinimiz, son dindir. Kusursuz ve en mükemmel dindir. Çünkü dinimiz, akla, mantığa, gerçeklere bütünüyle uyar ve uygun düşer. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere uygun düşmemiş olsaydı, bununla diğer tabiat kanunları arasında çelişki olması gerekirdi. Çünkü bütün bu mevcut kanunları yapan Tanrı'dır. (Balıkesir- Zağnos Camii'nde okuduğu hutbeden, 7 Şubat 1 923) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. II, 1989; 98).
Her Müslüman İslami hükümleri bilmeye mecburdur
"Bence bir defa her Müslüman İslami hükümleri bilmeye mecburdur. O hâlde okullarımızda zaten İslami hükümler öğreteceğiz.
Lakin bunun dışında ve üstünde nasıl ki doktor, mühendis yetiştiriyoruz, ilmi meslekler erbabı yetiştiriyor isek, tabii dinimizin bütün hasletlerini, felsefesini bilen âlim insanlara ihtiyacımız var. Fakat emin olalım ki, bu insanları medrese odasından çıkaramayız ve eğitemeyiz. (İzmir'de halk ile konuşmasından, 2 Şubat 1923) (Borak, 1962; 124).
Onlar dinimizi, bizden daha çok incelediler
Efendiler, saygıdeğer bilginler! Çok iyi bilelim ki bizim dinimizi bizden daha çok inceleyen onlardı.
Bugün biliyoruz ki, Arap'ta dinsizliği, kendine meslek yapanlar vardır. Fakat bence, dinsizim diyen mutlaka dindardır. İnsanın dinsiz olmasına imkân yoktur. Bu bahiste daha çok yormak istemem. Yalnız bu sözü niçin söyledim; onu arz edeyim:
Dinsiz kimse olmaz. Bu genelleme içinde şu din ya da bu din demek değildir. Tabiatıyla biz, içine girdiğimiz dinin en çok isabetli ve olgun olduğunu biliyoruz. Ve imanımız da vardır.
Fakat bu inanışı nurlandırmak lazım, temizlendirmek, güzelleştirmek lazımdır ki, hakikaten kuvvetli olabilsin. Yoksa inanışımızda çok zayıf insanlardan sayılı olur. O zaman bu milleti, bu memleketi yıkmak için çalışan Şükrü Hoca gibi olur. (İzmir'de halk ile konuşmasın dan, 2 Şubat 1 923) (Borak, 1962; 194-195).
Dinimiz miskin ve aşağı olmayı tavsiye etmez
Dinimizin talep ettiği çalışmak sayesindedir ki, üç buçuk senelik az bir müddet zarfında pek mühim netice elde edilmiştir... Bizim dinimiz milletimize değersiz, miskin ve aşağı olmayı tavsiye etmez. Aksine Allah da Peygamber de insanların ve milletlerin değer ve şerefini muhafaza etmelerini emrediyor... (Akhisar'da yaptığı konuşmasından, 5 Şubat 1923) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. II, 1989; 96.)
Ruhun şad olsun büyük insan…
- ‘Bu iktidarın görevi BOP'a hizmet etmekti’ / 18.09.2024
- Tarihin ilk yazılı anayasası: Medine Vesikası / 28.08.2024
- Atatürk: ‘Geri kalmışlığın sebebi din değildir’ / 03.09.2023
- Hüseyin Baş ile Türkiye gündemi / 27.08.2023
- İslam’ın, Hz. Peygamberin ilk fedaisi Ali’dir / 01.05.2023
- Peygamberimizin ilk öğrencisi Ali’dir / 30.04.2023
- Münafıklığın alametleri ve münafıkların özellikleri / 23.04.2023
- Peygamber Efendimizi tanımak -2 / 22.04.2023
- Peygamber Efendimizi tanımak -1 / 21.04.2023