Bazı tespitler zordur.
En büyük felaket, bilgisizlik nedeni ile yaşanır.
Hastalığı teşhis edemeyen doktor insanı canından eder. Yanlış seçimler ve tercihler ise geleceğinden…
Atatürk'ü anlamak için önce onu tanımak, nasıl başardı sorusunun iyi incelemek gerekir. Türkiye gibi bir ülkeyi kurtarmak için yola çıkanların kaç dil bildiğini, kaç tane kitap okuduğunu, kaç saat uyuduğunu, kaç ülkeyi gezip gördüğünü, kaç olayı örnek aldığını bilmek lazım.
Günümüzde eğitimin, dil bilmenin, kültürün pek bir önemi yok.
Mustafa'dan Kemal'e yükselmek; sonrasında gazilik unvanını alarak Atatürk olmak bir süreç sonucu olmuştur.
Atatürk'ün geçtiği yollara ve tükettiği yıllara bakın. Bunların hiç biri kolay yollar ve yıllar olmamıştır. Anlatmak için sözcüklerinin arasına yabancı dilleri, deyimleri, tespitleri katmamıştır. Halkın anlayacağı gibi konuşmuş, sözünü esirgememiş, bireysel davranmamış, toplumsal örneklemelerde bulunmuş, tek başına bir görüşme yapmamış, kimseye özel sözler vermemiştir.
Ülkenin kalkınması ve düzene sokulması için alınması gereken kararları her zaman çevresindeki aydınlar meclisi ile konuşarak almış, ikna olmayanlar ile değil, konuyu kavramış olanlar ile yola çıkarak sınırlı olan vaktini boşa harcamamıştır.
Başka bir ülkeyi görmemiş, yaşantısını incelememiş, yönetim tarzı hakkında fikir sahibi olmamış, hayatında doğru dürüst bir kitap okumamış olan bir takım siyaset ehlinin bulunduğu veya getirildiği mevkide ne kadar yararlı olacağı aşikârdır.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların hangi görevi yaparsa yapsın çevresine veya içinde bulunduğu topluma zarar vereceği doğru bir tespittir.
Yapılması gerekenleri yolda geçerken gördüğü tırpan sallayan köylüsü ile dahi konuşan ve tartışan başka bir ülke lideri ben tanımıyorum.
Atatürk fikir ve düşünceleri ile çağın ötesinde bir insandır. Eğer bu fikir ve düşünceler, başlattığı devrimler bugün bile sürüyorsa durup düşünmek gerekir. Hiçbir yabancı ülkenin ayağına gitmeyen, aksine dünya lideri konumundaki insanları ayağına getiren Atatürk olmuştur.
Bugün Atatürk'ün fikirlerine, gösterdiği hedeflere ulaşmak, gerçekleştirdiği Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkmaya dünden daha fazla ihtiyacımız vardır. Yarım kalan tedavi nasıl insanı hastalıktan kurtarmaya yetmez ise ülkelerde yarım bırakılmış işler de o ülkenin kurtuluş mücadelesindeki fedakârlıklarını, yapılan fedakârlıkları yarı yolda bırakır.
Dünya ülkelerini gezip gördüğümüz manzarada Atatürk gibi bir lidere rastlanmadığı gibi, Türkiye gibi bir ülke de bulamazsınız. Atatürk Türkiye ile özdeşleşmiş; milli ve manevi değerlerin korunmasına azami itina göstermiş, kadınları ikinci sınıf vatandaş, erkekleri bende olmaktan kurtarmış bir liderdir.
Onun ölüm yıl dönümünde bir mevlit okutmayı bile çok görenler, onu dinsizlikle suçlayanlar, heykellerini put, Anıtkabir'i tapınak gibi görenler dünya medeniyetlerini gezip gördükçe bir zamanlar ülkenin ne kadar modern düşünceli insanlara sahip olduğunu fark edip utanacaklardır.
Bu durumda olanlara yapılabilecek tek tavsiye, bir an önce Haydar Hoca'nın başka ülkelerde ders kitabı gibi okutulan "Hoş Geldin Atatürk" yapıtını tavsiye etmek; aymazlıktan kurtulmalarını tavsiye etmektir.
Çünkü yanlışlarını görmek için onlara bir "ayna" tutmak gerekir.
Bunca yıldır büyük bir hüzünle andığımız Atatürk'ün aziz hatırası önünde tazimle eğilmek, onu bize kurtarıcı olarak gönderen yaradana şükretmek lazım.
Ne mutlu onu sevene, anlayana, unutmayana…
- Söz veren mi, sözünü tutan mı değerli? / 31.05.2025
- Arifler ve âlimler… / 20.05.2025
- Bir öğün, üç tabak yemek… / 13.05.2025
- Zirvede olmak… / 09.05.2025
- Bir saldırının düşündürdükleri… / 06.05.2025
- Yörükler… / 02.05.2025
- Bir 23 Nisan yazısı… / 23.04.2025
- Zalimler unutulur, mazlumlar anılır… / 18.04.2025
- Dost… / 15.04.2025