Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Kahramanları Anma Programları’nda geniş yer ayırdığı “Dindar Atatürk” anlatımları milletimiz nezdinde büyük bir ilgi uyandırdı.
Sayın Baş, delilleriyle birlikte gerçek Atatürk’ün, Allah’a, Habibi’ne, Ehl-i Beyte, Kur’an’a saygılı bir şahsiyet olduğunu ortaya koyunca, asırlık kirli senaryolar tarihin çöplüğüne gömülmüş oldu.
Sayın Baş’ın açtığı yoldan biz de yürüyerek, O’nun bize kazandırdığı bakış açısıyla hadiselere bakarak Atatürk’ün hayatından ve sözlerinden bir bölümünü sizlere aktarmaya çalışalım. Özellikle de Kur’an-ı Kerim ile ilgili olanlardan başlayalım.
1921 yılında Atatürk’le görüşen Ruşen Eşref, Atatürk’ün yazı odasında kitap dolabının üstünde bir Kur’an-ı Kerim olduğunu görmüştür. (Atatürk’ün bütün eserleri, c.11, s.36)
Ferit Tan, “Atatürk’ün masasında dikkatle Kur’an-ı Kerim okuduğunu gördüm” demiştir. (Kasapoğlu, Atatürk’ün Kur’an Kültürü, s.95)
İsmail Hakkı Tekçe, “Atatürk Kur’an okunmasından haz duyardı. Fakat okuyanın mana ve derinliğini mutlaka bilmesini isterdi.” (İsmail Hakkı Tekçe, Atatürk, Din ve Laiklik, s.143)
Safiye Ayla, Atatürk’ün zaman zaman hocalarla bir araya gelerek onlara Kur’an okutup dinlediğini anlatmıştır: “Atatürk, haftanın belirli günlerinde Sadettin Kaynak, Mısırlı İbrahim, Hafız Yaşar, Hafız Kemal ve Hafız Nubar gibi dönemin önde gelen hafızlarına Kur’an okutturmuş, okunan ayetlerin tefsirini yaptırmıştır. Yapılan tefsirleri ilgiyle dinlemiş, sorular sorarak onlara katılmıştır.” (Kerem Yılmaz, Dindar Atatürk, s.76)
Atatürk, bir gün Beykoz İmamı Hafız Efendi’yi saraya çağırarak, ona saatlerce Kur’an okutup dinlemiş ve okunan ayetleri de bizzat kendisi tefsir etmiştir. (İsmail yakıt, Atatürk ve Din, s.51,52)
Atatürk’ün kütüphanecisi Nuri Ulusu, “Atatürk bazı kereler çalışırken okuduğu tefsirlerin çok tesirinde kalırdı ve de ‘Hey büyük Allah’ım... Kur’an’a inanmayan kafirdir, bize nasıl yol gösteriyor? Bunları tüm dünyaya okutmalıyız’ diye söylenirdi. Sonra o an yanındaki bizlere, ‘Okurken ruhum coşuyor, size de oluyor mu?’ diye sorardı, ama o anlarda gözleri hafifçe dalar ve kızarırdı” demiştir. (Ulusu, Atatürk’ün Yanıbaşında, s.185)
19-14 fihrist numaralı not defterinin, 9 Mart 1338 (1922) tarihini taşıyan bölümünün sonunda “Hafız’a Kur’an okuttuk” kaydını düşmüştür. Not defterine, sonraki günlerde de “10 Mart’ta Hafız’a Kur’an okuttum; 15 Mart’ta Hafız’a okuttuk, 20 Mart’ta Hafız Kur’an okudu” diye notlar düşmüştür. (A. Mithat İnan, Atatürk’ün not defteri, ek 10-14)
Atatürk, Kur’an’ı layıkıyla okuyamayan bir hocaya bakın neler diyor:
“Sana Kur’an’ı oku dedim. Hangi sureyi istersiniz, diye sordun. Bu şarkı değil ki, beğendiğimizi okuyalım; Allah’ın kelamı... Ne diye soruyorsun, nereden istersen oku. Sonra Hicaz makamına geç, dedim. Makamı bulmak için Kur’an’ın azametini ve zevkini berbat ettin. Şaşkın herif!” (Mahmut Baler, Baldan Damlalar, s.2)
Atatürk, Sadettin Kaynak’a Nisa Suresi’nin tercümesini okutuyor. Sonrasında Atatürk, surede geçen bazı ifadelerin yanlış tercüme edildiğini belirterek itiraz ediyor. Yapılan araştırmada, Atatürk’ün tespit ettiği bu yanlışlığın, Kur’an’ın aslından değil, Fransızca tercümesinden kaynaklandığı ortaya çıkıyor. (Borak, Atatürk ve Din, s.73)
Sayın Baş, delilleriyle birlikte gerçek Atatürk’ün, Allah’a, Habibi’ne, Ehl-i Beyte, Kur’an’a saygılı bir şahsiyet olduğunu ortaya koyunca, asırlık kirli senaryolar tarihin çöplüğüne gömülmüş oldu.
Sayın Baş’ın açtığı yoldan biz de yürüyerek, O’nun bize kazandırdığı bakış açısıyla hadiselere bakarak Atatürk’ün hayatından ve sözlerinden bir bölümünü sizlere aktarmaya çalışalım. Özellikle de Kur’an-ı Kerim ile ilgili olanlardan başlayalım.
1921 yılında Atatürk’le görüşen Ruşen Eşref, Atatürk’ün yazı odasında kitap dolabının üstünde bir Kur’an-ı Kerim olduğunu görmüştür. (Atatürk’ün bütün eserleri, c.11, s.36)
Ferit Tan, “Atatürk’ün masasında dikkatle Kur’an-ı Kerim okuduğunu gördüm” demiştir. (Kasapoğlu, Atatürk’ün Kur’an Kültürü, s.95)
İsmail Hakkı Tekçe, “Atatürk Kur’an okunmasından haz duyardı. Fakat okuyanın mana ve derinliğini mutlaka bilmesini isterdi.” (İsmail Hakkı Tekçe, Atatürk, Din ve Laiklik, s.143)
Safiye Ayla, Atatürk’ün zaman zaman hocalarla bir araya gelerek onlara Kur’an okutup dinlediğini anlatmıştır: “Atatürk, haftanın belirli günlerinde Sadettin Kaynak, Mısırlı İbrahim, Hafız Yaşar, Hafız Kemal ve Hafız Nubar gibi dönemin önde gelen hafızlarına Kur’an okutturmuş, okunan ayetlerin tefsirini yaptırmıştır. Yapılan tefsirleri ilgiyle dinlemiş, sorular sorarak onlara katılmıştır.” (Kerem Yılmaz, Dindar Atatürk, s.76)
Atatürk, bir gün Beykoz İmamı Hafız Efendi’yi saraya çağırarak, ona saatlerce Kur’an okutup dinlemiş ve okunan ayetleri de bizzat kendisi tefsir etmiştir. (İsmail yakıt, Atatürk ve Din, s.51,52)
Atatürk’ün kütüphanecisi Nuri Ulusu, “Atatürk bazı kereler çalışırken okuduğu tefsirlerin çok tesirinde kalırdı ve de ‘Hey büyük Allah’ım... Kur’an’a inanmayan kafirdir, bize nasıl yol gösteriyor? Bunları tüm dünyaya okutmalıyız’ diye söylenirdi. Sonra o an yanındaki bizlere, ‘Okurken ruhum coşuyor, size de oluyor mu?’ diye sorardı, ama o anlarda gözleri hafifçe dalar ve kızarırdı” demiştir. (Ulusu, Atatürk’ün Yanıbaşında, s.185)
19-14 fihrist numaralı not defterinin, 9 Mart 1338 (1922) tarihini taşıyan bölümünün sonunda “Hafız’a Kur’an okuttuk” kaydını düşmüştür. Not defterine, sonraki günlerde de “10 Mart’ta Hafız’a Kur’an okuttum; 15 Mart’ta Hafız’a okuttuk, 20 Mart’ta Hafız Kur’an okudu” diye notlar düşmüştür. (A. Mithat İnan, Atatürk’ün not defteri, ek 10-14)
Atatürk, Kur’an’ı layıkıyla okuyamayan bir hocaya bakın neler diyor:
“Sana Kur’an’ı oku dedim. Hangi sureyi istersiniz, diye sordun. Bu şarkı değil ki, beğendiğimizi okuyalım; Allah’ın kelamı... Ne diye soruyorsun, nereden istersen oku. Sonra Hicaz makamına geç, dedim. Makamı bulmak için Kur’an’ın azametini ve zevkini berbat ettin. Şaşkın herif!” (Mahmut Baler, Baldan Damlalar, s.2)
Atatürk, Sadettin Kaynak’a Nisa Suresi’nin tercümesini okutuyor. Sonrasında Atatürk, surede geçen bazı ifadelerin yanlış tercüme edildiğini belirterek itiraz ediyor. Yapılan araştırmada, Atatürk’ün tespit ettiği bu yanlışlığın, Kur’an’ın aslından değil, Fransızca tercümesinden kaynaklandığı ortaya çıkıyor. (Borak, Atatürk ve Din, s.73)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025