İstanbul'un şirin ve tarihi ilçesi Beykoz'daki Sümerbank Kundura Fabrikasını duymuşsunuzdur. Daha önce bu köşede fabrika ile alakalı yazı kaleme almıştım.
Çocukluğumda mandallı, mandalsız naylon ayakkabı, bez ayakkabılar derken daha sonra da yılların eskitemediği Sümerbank'ın kunduralarını giyerdik.
Yıllar sonra hazır gelmişken çocuğa bir ayakkabı alayım diye fabrikaya gittim. Eskiden daha çok askeri ayakkabı, bot ağırlıklı olarak imâl edilirdi. Tek tip ayakkabılar piyasaya sunulurdu. Fiyatı da ucuzdu. Paramız olunca alırdık.
Şimdi kapıdan içeri girince hemen sol tarafta büyük ve tarihi fabrikanın küçük vitrinli göstermelik mağazasına giriyorsunuz. Ucuz ve kaliteli ayakkabılardan aynı modelden bulamayınca değişik bir model ayakkabıyı alıp çıkıyoruz.
Kısa bir yazıyla bitirmek istediğim bu konuda daha önce de okkalı bir yazı yazdığımı zannettimse de Beyoz'daki yerel basında bile yankı bulmamıştı.
Bu yazımı insafla, gayretle, samimiyetle ülke idaresine soyunanlara yahut milli ekonominin sancısını çekenlere duyururum diye yazıyorum şimdi.
Çocukluğumda üç vardiya işçinin (3000 kişi) gece gündüz çalıştığı fabrikaya ham deriler girer, işlenir (tabaklanır), boyanır, kesilir, dikilir sağlam ve kaliteli ayakkabılar imal edilirdi.
Yıllar birbirini takip ederken "devlet malı deniz" mantığıyla ekmek teknesinin kıymeti günden güne gözden düştü.
Sendikalar, işçi hakları, işçi haykırışları olarak çıktı fabrika hakları çürümeye terk edildi. Bakımsızlık, ilgisizlik, idaresizlik tarihî Sümerbank kundurasının topuğunu kırdı. Boyasız, bakımsız, bir türlü yenilenmeyen, eski, hantal, yırtık, sökük ve bağları kopuk durumda bırakıldı.
Bakın dünya çapında bir sanayinin misalini siz bağımız, bahçemiz, sağlığımız, eğitimimiz... vs. baştan sona sayabileceğimiz tüm dertlerimiz, imkânlarımız, beklentilerimiz için kıyaslayın.
Bu koskoca fabrika neden özel şirketler gibi işletilmesin?
Hemen fabrikanın göbeğinde beş yıldızlı bir binada ayakkabı çarşısı olmalı. İnsanın zevkine hitap edecek şekil ve kalıplarda, renklerde, ortopedik, sağlıklı, sağlam, kaliteli, ucuz bir dünya pazarı olmalı.
Çalışanın işine, verimine göre maaşlar cazip hâle getirilip yılların kundura fabrikası tekrar bir Beykoz'u canlandırıp ayağa kaldırsın.
İhracat için limanından gemiler, kapısından tırlar, ticari araçlar eksik olmasın.
Pazarlamacılar, tanıtımcılar, tezgahtarlar, tecrübeli, güler yüzlü, bilgili, becerikli kişiler olmalı.
Devlet bu iktisadi teşekkülü yani kendi ayakkabısını bu doğrultuda işletmeli, sahip olmalıdır.
Ya da söylediğimin bin bir teferruatı, kuralları, güzelliği ile bu tarihi sanayiye sahip çıkacak gönül veren, imkânı olan Beykozluya teslim edilsin.
İsraf edilmesin. Unutulmasın. Varlık içinde darlık acısı çekilmesin ne olur. Bu sesimi belki siyasi partiler, sendikalar, yetkililer, uzmanlar, akademisyenler, araştırmacılar, Beykoz'u sevenler duyar da ses getirir. Meclise ulaşır. "Oy birliğiyle kabul edildi" müjdesi duyulur.
Bu hususta ufukları açan, vatan bağrından bir milletin fikir güneşine meşale tutan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in "ekonomik görüşlerini" takip ediyor kendisine şükranlarımızı sunuyoruz.
Çocukluğumda mandallı, mandalsız naylon ayakkabı, bez ayakkabılar derken daha sonra da yılların eskitemediği Sümerbank'ın kunduralarını giyerdik.
Yıllar sonra hazır gelmişken çocuğa bir ayakkabı alayım diye fabrikaya gittim. Eskiden daha çok askeri ayakkabı, bot ağırlıklı olarak imâl edilirdi. Tek tip ayakkabılar piyasaya sunulurdu. Fiyatı da ucuzdu. Paramız olunca alırdık.
Şimdi kapıdan içeri girince hemen sol tarafta büyük ve tarihi fabrikanın küçük vitrinli göstermelik mağazasına giriyorsunuz. Ucuz ve kaliteli ayakkabılardan aynı modelden bulamayınca değişik bir model ayakkabıyı alıp çıkıyoruz.
Kısa bir yazıyla bitirmek istediğim bu konuda daha önce de okkalı bir yazı yazdığımı zannettimse de Beyoz'daki yerel basında bile yankı bulmamıştı.
Bu yazımı insafla, gayretle, samimiyetle ülke idaresine soyunanlara yahut milli ekonominin sancısını çekenlere duyururum diye yazıyorum şimdi.
Çocukluğumda üç vardiya işçinin (3000 kişi) gece gündüz çalıştığı fabrikaya ham deriler girer, işlenir (tabaklanır), boyanır, kesilir, dikilir sağlam ve kaliteli ayakkabılar imal edilirdi.
Yıllar birbirini takip ederken "devlet malı deniz" mantığıyla ekmek teknesinin kıymeti günden güne gözden düştü.
Sendikalar, işçi hakları, işçi haykırışları olarak çıktı fabrika hakları çürümeye terk edildi. Bakımsızlık, ilgisizlik, idaresizlik tarihî Sümerbank kundurasının topuğunu kırdı. Boyasız, bakımsız, bir türlü yenilenmeyen, eski, hantal, yırtık, sökük ve bağları kopuk durumda bırakıldı.
Bakın dünya çapında bir sanayinin misalini siz bağımız, bahçemiz, sağlığımız, eğitimimiz... vs. baştan sona sayabileceğimiz tüm dertlerimiz, imkânlarımız, beklentilerimiz için kıyaslayın.
Bu koskoca fabrika neden özel şirketler gibi işletilmesin?
Hemen fabrikanın göbeğinde beş yıldızlı bir binada ayakkabı çarşısı olmalı. İnsanın zevkine hitap edecek şekil ve kalıplarda, renklerde, ortopedik, sağlıklı, sağlam, kaliteli, ucuz bir dünya pazarı olmalı.
Çalışanın işine, verimine göre maaşlar cazip hâle getirilip yılların kundura fabrikası tekrar bir Beykoz'u canlandırıp ayağa kaldırsın.
İhracat için limanından gemiler, kapısından tırlar, ticari araçlar eksik olmasın.
Pazarlamacılar, tanıtımcılar, tezgahtarlar, tecrübeli, güler yüzlü, bilgili, becerikli kişiler olmalı.
Devlet bu iktisadi teşekkülü yani kendi ayakkabısını bu doğrultuda işletmeli, sahip olmalıdır.
Ya da söylediğimin bin bir teferruatı, kuralları, güzelliği ile bu tarihi sanayiye sahip çıkacak gönül veren, imkânı olan Beykozluya teslim edilsin.
İsraf edilmesin. Unutulmasın. Varlık içinde darlık acısı çekilmesin ne olur. Bu sesimi belki siyasi partiler, sendikalar, yetkililer, uzmanlar, akademisyenler, araştırmacılar, Beykoz'u sevenler duyar da ses getirir. Meclise ulaşır. "Oy birliğiyle kabul edildi" müjdesi duyulur.
Bu hususta ufukları açan, vatan bağrından bir milletin fikir güneşine meşale tutan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in "ekonomik görüşlerini" takip ediyor kendisine şükranlarımızı sunuyoruz.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021