Bağımlılık, bir maddenin ruhsal, fiziksel ya da sosyal sorunlara yol açmasına rağmen, alımına devam edilmesi, bırakma isteğine karşılık bırakılamaması ve maddeyi alma isteğinin durdurulamamasıdır.
Madde bağımlılığı kısaca, olumsuz sonuçlarına rağmen madde kullanımına devam edilmesi, kullanım üzerinde kontrolün kaybı, sürekli madde alma isteği ve tekrarlı kullanım olarak tanımlanabilir.
Daha ayrıntılı tanımlamak gerekirse madde bağımlılığı, olumsuz sonuçlarına karşın madde alımının durdurulamadığı, maddeyi sağlamak, kullanmak, etkilerinden kurtulmak için çok zaman harcanan bu nedenle sosyal aktivitelerin bırakıldığı, kişilerarası sorunların yaşandığı, bireyin kendisinden beklenen sorumlulukları alamamasına neden olan, fiziksel veya psikolojik problemlere neden olmasına rağmen madde alımının devam ettiği, madde alınmadığında kişilerde yoksunluk belirtilerinin yaşandığı, alınan madde miktarının giderek arttığı bir durumdur.
'Bağımlılık kronik bir beyin hastalığıdır' ne demektir?
Madde kullanımı bazı nörokimyasalların olması gerekenden çok fazla miktarda salgılanmasına neden olur. Bu durum beyin işlevlerinde bozulmalara yol açar. Kişi, kendisi istemese bile beyni bu maddeleri ister ve kişiyi kullanması için yönlendirir.
Bu nedenle bağımlılık; iyileşme ve nükslerle seyreden kronik bir beyin hastalığı olduğu kabul edilmektedir. Bağımlılık, hayat boyu maddeden uzak durulması mutlaka tedavi olunması ve destek alması gereken bir hastalıktır.
Kimler bağımlı olabilir?
Herkes bağımlı olabilir. 'Bir kereden bir şey olmaz' diyerek, bu maddelerin alımının kontrol edilebileceği, başkaları bağımlı olsa da kişinin kendisinin bağımlı olmayacağı düşüncesi, kendi iradeleri ile bu durumu kontrol altında tutabilecekleri gibi inanışlar bireyin bağımlılık riskini arttırır.
Bağımlılık sürecine etki eden çok sayıda faktör vardır. Kişinin genetik yapısı, cinsiyeti, var olan ruhsal hastalıkları, dürtüsellik (kısa dönemde az yarar sağlayacak bir durumun uzun dönemde daha fazla yarar sağlayacak bir duruma tercih edilmesidir.
Aslında beyin işleyiş yapısına göre zorunlu tercih olabilir. Bu bireyler çabuk olanı arzular, bekleyemez, erteleyemezler) ve yenilik arama gibi kişilik özellikleri, yaşadığı çevre, kaotik ev ortamı, ailede ebeveynlerin madde kullanımı olması, uygun ebeveyn denetiminin eksikliği, çocukluk çağında olumsuz yaşantılar, arkadaşların etkisi, maddeyi erken yaşta kullanmaya başlamak, maddenin kendisine bağlı özellikler bağımlılığın gelişimini etkiler.
Ne kadar madde kullanılınca bağımlı olunur?
Bazı maddeler tek kullanımla dahi bağımlılığa yol açabilmektedir. Madde kullanmaya başladıktan ne kadar süre sonra bağımlılık gelişeceğini söyleyebilmek için birçok etkenin değerlendirilmesi gerekir.
Bunlar; maddenin cinsi, özellikleri, kullanan kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı gibi etkenlerdir. Bu nedenle kimin ne zaman bağımlı olacağını önceden bilmek mümkün değildir.
Bağımlılıkta riskli dönemler olarak adlandırılan geçiş dönemleri
* Ergenlik dönemi,
* İlköğretimden-ortaöğretime geçiş dönemi,
* Ortaöğretimden- yükseköğretime geçiş dönemi,
* Üniversite veya iş için yaşanılan çevreden uzaklaşma,
* Ailede yaşanan kriz dönemleri,
* Ebeveyn ayrılığı veya kaybı, aile fertlerinden birinin ciddi sağlık sorunu yaşaması,
* Travma sonrası dönemler.
Ergenlik Dönemi Risk Faktörleri
A. Bireysel faktörler
a) Genetik yatkınlık,
b) Okula devamsızlıkta artış,
c) Düşük okul başarısı,
d) Psikiyatrik hastalıklar,
e) Düşük benlik saygısı,
f) Akran zorbalığı,
g) İstismara uğranmış olması,
h) Travmatik faktörler,
i) Madde kullanan ve suça eğilimli kişilerle ilişki kurulması,
B. Ailesel faktörler
a) Olumsuz ebeveyn modeli,
b) Madde kullanımı konusunda yanlış aile yaklaşımı
c) Aile denetiminin yetersizliği
d) Kaotik aile yapısı,
e) Aile içi şiddet,
f) Ebeveyn-çocuk iletişiminde yetersizlik,
g) Ebeveyn-çocuk arasında yakın ilişkiler kurulamaması,
h) Pasif aile yapısı
C. Sosyal ve çevresel faktörler
a) Madde kullanımı ile ilgili yaptırım ve denetim eksikliği,
b) Madde kullanımını özendiren sosyal etmenler,
c) Maddeye ulaşılabilirliğin kolay olması,
d) Gelir dağılımında eşitsizlik olması,
e) Sosyal medya ve internetin yanlış kullanımı,
f) Alkol ve madde kullanan medyatik kişilerin özendirici etkisi,
g) Çevre ve şehir değişikliği
Bağımlılık biter mi? Tedavisi mümkün mü?
Madde bağımlılığının tedavisi mümkündür. Kişinin tedavi olma konusunda motivasyonu ve tedaviye uyumu çok önemlidir. Tedavi sürecine uyum sağlayan kişilerin madde bağımlılığından kurtulma oranları oldukça yüksektir.
Tedavi sadece maddenin bırakılması değil, kişinin sosyal yaşamına geri dönmesini ve yaşamını sağlıklı biçimde sürdürebilmesini de içerir. Bu durum madde olmadan yaşam tarzının yeniden inşa edilmesi ile mümkün olmaktadır.
Kullanıcılar arasında var olan "bu hastalığın bir tedavisi olmadığı" düşüncesi yanlış bir kanıdır. İsteklilik ve kararlılık tedaviyi mümkün kılmaktadır.
Madde yoksunluğu
Uzun süre yoğun biçimde kullanılan bir maddenin kan ve doku düzeyinde düşerken ortaya çıkan fizyolojik ve bilişsel belirtilerine yoksunluk denir. Yoksunluk belirtilerinin çıkmasının ardından kişi bu belirtileri hafifletmek ya da bunlardan kaçınmak için maddeyi kullanma ihtiyacı duymaktadır. Yoksunluk, kullanılan maddeye ve fiziksel duruma göre değişkenlik göstermekle birlikte hekim desteği ile atlatılabilecek bir süreçtir.
Madde kullanımına dair şüphe durumunda nelere dikkat edebiliriz?
Madde kullanımının bireyler üzerindeki etkileri farklı olabilir ve madde kullanımını anlamanın dışarıdan bakıldığında (kullandığını görmeksizin) kesin bir yolu yoktur. Bu anlamda iyi bir iletişim her şeyden önce gelmektedir.
Özellikle ergenlik döneminde gençlerde birçok davranış değişikliği görülebileceğinden madde kullanımı ile bu durumu karıştırmamak gerekir.
Genel olarak bakıldığında madde kullanımına bağlı, bazı davranışsal değişiklikler ve kullanılan maddelere bağlı birtakım belirtiler görülür. Bunlar;
Madde kullanımına bağlı görülebilecek bedensel ve davranışsal değişiklikler:
* Aile ilişkileri olumsuz yönde etkilenir.
* Birey daha çok yalnız zaman geçirmeye başlar.
* Arkadaş çevresinde değişiklikler görülür.
* Sosyal yaşantısı olumsuz etkilenir.
* Okul başarısı düşer.
* Para harcaması arta.
* Olumlu alışkanlıklarını bırakabilir (Örn. spor yapmak, arkadaşları ile zaman geçirmek gibi).
* Madde kullanımına devam edebileceği şekilde hayatını değiştirebilir (Örn. okulu bırakmak, işinden ayrılmak gibi).
* Kendine bakımı azalır.
* Yalan söylemeye başlayabilir.
* Eve geç gelmeye başlayabilir.
* Yeme içme davranışında değişiklikler olur.
* Evde değişik malzemeler bulundurabilir.
* Evden eşyaların kaybolması, para çalınması yaşanabilir.
* Ruhsal değişiklikler görülebilir (ani duygu hali değişiklikleri, birden öfkeliyken ardından neşeli ve rahatlamış olmak gibi).
* Duygu halinde dalgalanmalar görülebilir (öfkelilik, saldırganlıktan neşelilik, sakinliğe kadar değişen duygu hali).
* Genel bir isteksizlik, yorgunluk, halsizlik görülebilir.
* Gözlerde kanlanma, küçülmüş ya da büyümüş gözbebekleri olabilir.
* Konuşmada bozulma görülebilir (peltek konuşma gibi).
* Aşırı terleme, bulantı, kusma, iştahsızlık, kilo kaybı, yürümede güçlük, denge kaybı, uyku bozuklukları (aşırı uyuma ya da uykusuzluk) görülebilir.
* Vücutta yara izleri, enjeksiyon izleri, ağız kenarlarında yaralar, lekeler, elde yanıklar oluşabilir.
* Eklem-kas ağrıları, kramplar görülebilmektedir.
Şüphe durumunda yapılabilecekler
* Madde kullandığından şüphelendiğiniz kişi ile yakından ilgilenilmeli. En kolay izlenebilecek göstergelerden biri okul/ iş devamsızlık durumudur. Okuldaki arkadaş ve öğretmenleri / iş arkadaşları ve yöneticileri ile ilişkileri hakkında bilgi almak için iletişime geçebilir.
* Çocuğunuzun zamanını nasıl ve kiminle geçirdiği hakkında bilgi edinebilir. Arkadaşlarını eve çağırıp arkadaşlarının aileleri ile görüşebilirsiniz.
* Yakınınız dinlemeli, konuştuğu konulara dikkat etmelisiniz. Konuşmadıkları da önemli olabilir, iletişimini azalttı ise dikkat edilmelidir.
* Sigara ya da alkol kullanımı var mı anlamaya çalışılmalıdır. Yapılan çalışmalarda ergenlerin sıklıkla önce alkol ve sigara gibi yasal maddeleri denediği, sonra esrar gibi yasadışı maddeleri denedikleri gözlenmiştir.
* Yasadışı madde kullanımı ve bağımlılık konusunda konuşmaktan kaçınmayın. Konuşurken yargılayıcı ve suçlayıcı olmamaya dikkat etmek, baskı yapmamak, korkutmamak, dinlemek, anlamaya çalışmak, empati kurmak, destekleyici davranmak önemlidir.
Yetişkin bir bireyle iletişim kurarken nelere dikkat etmelisiniz?
Yakınınız, madde kullanımıyla ilgili sizinle iletişim kurmuyorsa ya da ilk kez onunla endişelerinizi paylaşacaksanız uygulayabileceğiniz bazı öneriler konuşma şansınızı artırır.
* Görüşme için kendinizi hazır hissettiğiniz zamanda konuşulmalıdır.
* Kişi madde etkisinde olmadığı zaman konuşulmalıdır.
* Bireyin kişiliğine saygı gösterilmelidir.
* Kişi dinlenmeli ve kişi ile empati kurmaya çalışılmalıdır.
* İletişim kurarken emir cümleleri kurmak yerine, öneri ifadeleri kullanılmalıdır.
* Tartışma çözüm getirmeyeceği için, tartışmalardan kaçınılmalıdır.
* İyimser bir tarzda konuşulmalı, kendinde ve hayatında değişiklik yapabileceği vurgulanmalıdır.
* İstikrarlı olunmalıdır. Bir gün çok iyi, bir gün kötü olunmamalı hep aynı kalmaya çalışmalı, bir davranışa her zaman aynı tutumu takınmalısınız.
* Kötü davranışlar yerine iyi davranışlar üstüne odaklanılmalıdır. Kişinin iyi davranışlarının fark edilmesine ihtiyacı vardır.
Çocuğunuz ile iletişim kurarken nelere dikkat etmelisiniz?
Özellikle ergenlik sürecinde ebeveynlerin sağlıklı bir iletişim kurmak adına tutum ve davranışlarına dikkat etmesi gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken bu tutum ve davranışları kısaca şöyle sıralayabiliriz:
* Nasihat vermeden konuşmaya özen gösterilmelidir.
* Tehdit edici konuşmalar gerçekleştirilmemelidir.
* Sorgulamadan konuşmaya dikkat edilmelidir.
* Ahlak dersi vermeden konuşmalıdır.
* Konuşurken dinlemeye dikkat edilmelidir.
* Daha fazla iletişim kurmaya özen gösterilmelidir.
* Hayır demesi öğretilmelidir.
* Davranışlarınızla örnek olmaya çalışılmalıdır.
* Teşhis koymamaya dikkat edilmelidir.
* Arkadaşlarını tanımaya çalışılmalıdır.
* Yargılamadan konuşmaya dikkat edilmelidir.
Yakınınız tedaviye ikna olmuyorsa nasıl davranmalısınız?
Bağımlı kişilerin tedavi olmak konusunda çelişkileri olabilir. Kişinin bağımlı olduğunu ve tedavi olması gerektiğini söylemek çoğunlukla işe yaramaz. Madde bağımlılığı olan birçok birey durumu ve tedaviyi kabullenmez. Bağımlı olmadığı, aldığı miktarı kontrol edebildiği, madde kullanımının hayatını olumsuz etkilemediği düşüncesinde olabilir ya da madde kullandığını inkar edebilir. Bu süreçte kişinin düşünce ve davranışlarındaki değişim uzun süre alabileceğinden sabırlı olmak çok önemlidir. Bu durumda:
* Kişiyle kuracağınız iletişimde neden tedavi olmak istemediği konuşulmalı ve sebepler üzerinde çözüm üretilmelidir.
* Kişinin tedaviye yaklaşımını değiştirebilmek için kişiye tedavi süreciyle ilgili tam ve doğru bilgi verilmelidir.
* Tedavi süreciyle ilgili farkındalık yaratılması için kişinin cesaretlendirilmesi, motivasyonunun arttırılması ve kişinin desteklenmesi gerekmektedir.
* Kişiyi geçmişte yaşadığı sorunlara çözümler üretmesi ve geleceğe dair yeni hedefler koyması tedavi sürecini destekleyici olacaktır.
Tedaviye gelmiyor, nasıl ikna ederim?
Yakınınız bu konuda konuşmuyor, tedaviye gitmiyorsa ya da ilk kez onunla endişelerinizi paylaşacaksanız uygulayabileceğiniz bazı öneriler konuşma şansınızı artırır.
* İkna konuşması yapmak için kişinin madde veya alkol etkisinde olmamasına özen gösterilmelidir.
* Yapılacak konuşma açık, samimi ve öğüt vermekten kaçınılarak yapılmalıdır.
* Konuşa esnasında hayal kırıklığı, çaresizlik, suçlama ve aşağılama duygularını kişiye yöneltmemek gerekir.
* İletişim süresince kişi ile empati kurulması önemlidir.
* Konuşma esnasında karşı taraf sizi sinirlendirmek isteyebilir, tuzağa düşülmemelidir.
* Kişiye karşı olan davranışlar her zaman tutarlı olmalıdır.
* Amacınızın ona destek vermek ve yardımcı olmak olduğunu vurgulamanız önemli olacaktır.
* Çözüm odaklı olmak, kişinin kendine olan yeterliliğini desteklemek, güvenini ve inancını artırmak, tartışmaktan kaçınmak değişimin önündeki engellerin kaldırmasına yardımcı olur.
Madde kullanımı uzun süreli takip gerektireceği için kişiyle aranızda kurulan ilişkiyi sürdürmek önemlidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Dr. İbrahim Mumcuoğlu / diğer yazıları
- Bağımlılık ve yaklaşım / 24.09.2025
- Teknolojik bunama-II / 16.02.2021
- Teknolojik bunama-I / 15.02.2021
- Teknolojik bozukluklar-III / 27.01.2021
- Teknolojik bozukluklar-II / 26.01.2021
- Teknolojik bozukluklar-I / 25.01.2021
- Covid-19 sonrası (hastalıklar)-II / 19.01.2021
- Covid-19 sonrası (hastalıklar)-I / 18.01.2021
- Yeni Covid-19: Yeni canlı mezarlıklar / 23.12.2020
- Karanlık dönem / 10.05.2017
- Teknolojik bunama-II / 16.02.2021
- Teknolojik bunama-I / 15.02.2021
- Teknolojik bozukluklar-III / 27.01.2021
- Teknolojik bozukluklar-II / 26.01.2021
- Teknolojik bozukluklar-I / 25.01.2021
- Covid-19 sonrası (hastalıklar)-II / 19.01.2021
- Covid-19 sonrası (hastalıklar)-I / 18.01.2021
- Yeni Covid-19: Yeni canlı mezarlıklar / 23.12.2020
- Karanlık dönem / 10.05.2017