Bak sen şu Wikileaks'ın işine?

Malumunuz vatandaş ta, siyasetçiler de Wikileaks belgeleriyle yatıp kalkıyor günlerdir. Bende bu konularla alakalı olarak internette gezinirken örnek teşkil edecek bir olayla karşılaştım. Şöyle ki; "Amerikan belgelerine göre Türkiye'deki bir siyasi liderin gizli hesabına para gönderilmiş.  Gönderilen paranın yol haritası şöyle... Bir Türk bankasının Ankara Gaziosmanpaşa şubesinden, aynı bankanın Mersin şubesine, bir belediye başkanının hesabına 3 milyon dolar havale ediliyor. Söz konusu belediye başkanı, aynı gün, Mersin şubesindeki hesabından, bir Hollanda bankasının Bahreyn şubesine, Khalid Abdullah isimli birinin hesabına, 7 milyon dolar transfer ediyor.Khalid Abdullah denilen kişi beş gün sonra, Liechtenstein'daki bir bankaya, Oechslin diye birinin hesabına, 7 milyon doların 4 milyon dolarını gönderiyor. Aynı Khalid Abdullah, bir Arap bankasının Bahreyn şubesinden, Credit Suisse bankasının, Zürih şubesinde "enigma" kod adıyla geçen gizli bir hesaba da, 3 milyon dolar aktarıyor. Altı gün sonra, bu sefer, Oechslin denilen arkadaş, Liechtenstein'deki hesabından, Credit Suisse bankasının Zürih şubesinde "enigma" kod adıyla geçen gizli hesaba, 4 milyon dolar havale ediyor.Böylece, İsviçre bankasında "enigma" kod adıyla geçen gizli hesaba, toplam 7 milyon dolar indirilmiş oluyor... Ve Amerikan belgelerine göre, "enigma" kod adıyla geçen gizli hesabın sahibi, siyasi parti lideri değil aslında... Söz konusu gizli hesap, parti liderinin kızına ait!Kimdi bu siyasi lider? Deniz Baykal. Sayın Baykal ne yapmış bu durumda? Hukuka, mahkemeye başvurdu. Adalet Bakanlığı aracılığıyla İsviçre'ye sorulmasını talep etti. Adalet Bakanlığı ki, AKP'li bakandı, Türkiye'nin Bern Büyükelçiliği'ni görevlendirdi. Büyükelçiliğimiz, İsviçre Adalet Bakanlığı'na başvurdu, İsviçre Adalet Bakanlığı da Zürih Bölge Mahkemesi'ni görevlendirdi... Zürih Mahkemesi, Credit Suisse Bankası'na başvurdu, Credit Suisse Bankası da, "enigma" diye bir hesabın bulunmadığını, Deniz Baykal'a veya kızına ait herhangi bir hesap olmadığını, hiçbir zaman bu kişilere ait hesap açılmadığını "resmi" olarak bildirdi...Şimdi, sayın başbakan küplere biniyor. Bağırıyor, çağırıyor. İşin ilginci iddia sahiplerine bağırıp, çağırmıyor. Muhalefete, bu iddiaları gündem eden medyaya bağırıp, çağırıyor.Hani başbakanın aleyhinde bir iddia gündeme geldiği zaman kullandığı bir cümle var; İspat etmeyen şerefsizdir. Sayın başbakan! Muhalefete, medyaya çatacağınıza; Ey Amerika! Bu iddianızı ispat etmezseniz şerefsizsiniz, demenizi bekliyoruz. Diyebilir mi? Bilmem. Ama aklıma şu olay geliyor. Hani Türk askerlerinin başına çuval geçirilmiş ve bir gazeteci Amerika'ya nota verecek misiniz? Diye sormuştu. Sayın başbakan da; Bu müzik notası mı her aklınıza estiğinde veresiniz, diye açıklama yapmıştı. Hani hep hukukun üstünlüğünden bahsederiz ya! Sayın başbakan hukuki yollardan bu iddialara cevap verseydi kim ne diyebilirdi. Örnek teşkil edebilecek bir olay daha var ama arife tarif gerekmez. Tarif ortada arifler nerede?