Bergama Ziraat Odası'nın davetlisi olarak Bakırçay Havzası'nda tarımdaki gelişmeleri ekranlara taşımak adına "Milletin Efendisi" programı çekimleri için Başkan Nuri Takıranoğulları'nın misafiri olduk.
Tarlada dünyaya geldik diyen Başkan, çiftçilerin dertlerine derman olmak için bu şerefli mesleğin hakkını vermek adına inadına üretime devam diyor...
Bakırçay Havzası'nda yetişmeyen tarım ürünü yok gibi. Dünyada en kaliteli pamuğu üreten üç yerden biri olan bu havzadan yıllarca yurtdışına pamuk ihraç edilmiş.
Bergama Ziraat Odası Başkanı Nuri Taşkınoğulları, eskiden 200 bin dekar pamuk ekilirken günümüzde bu alanın 60 bin dekara kadar düştüğünü belirterek şöyle devam ediyor: "Hasat ve ekim masrafları firmalar karşıladığı için çiftçi bu yıl tohumluk mısırdan ve ayçiçeğinden kazandı. Biz istikrarlı üretim ve dengeli bir ekimden yanayız. Bu da planlı ekimden geçer. Devlet çiftçilerimize hangi ürünü nerede ekeceğiz diye söylesin. Bu sayede ürün kaybı da olmaz çiftçimiz de üzülmez."
Bakırçay Havzası eski yıllarda Sayın Başkan'ın da belirttiği üzere sadece pamuğun değil aynı zamanda tütünün de başkenti imiş. Tütün tarlalarında büyüdüğünü dile getiren Başkan Taşkıranoğulları; "tütün bizim için düğün, nişan ve her şey demekti, tütün ve pamuk hasadı sonunda herkes borcunu öder, traktörünü yeniler ve düğününü yapardı."
Şimdilerde pamuk hasadı yarılara düşmüşse de, tütün tarımı yok denecek kadar az.
Sözleşmeli tarımdan özellikle ayçiçeği ve tohumluk mısır ekiminden çiftçi kazanıyor. Sebebi belli, avans... Hasad ve ekim masraflarını özel sözleşmeli şirketler verdikleri için ve ürüne de alım garantisi getirdikleri için bu çiftçiye cazip geliyor ve kazandırıyor. Anlayacağınız sevgili okurlar devletin yapmadığını özel sözleşmeli şirketler yapıyor.
Bu model (avans ve alım garantisi) bizlere merhum cennetmekân Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Milli Ekonomi Modeli'ni hatırlattı. Eğer O'nu bu millet dinlese idi şimdilerde dünyada cenneti yaşıyor olacaktı.
Girdilerin anormal bir yükselişte olduğunu dile getiren Sayın Başkan, eski yıllarda 1 kg. pamuk ile 3 litre mazot alındığını dile getiriyor ve ekliyor: "Elektrik masrafımız mazotu geçti. Şu an en fazla mustarip olduğumuz konu elektrik fiyatlarının sürekli artması ve fahiş fiyatlardan satılması..."
Çiftçiliği bekleyen en büyük tehlikenin "köylerde genç nüfusun kalmaması" gerçeğinin altını çizen Başkan Nuri Taşkıranoğulları; "Çiftinin itibarı kalmadı ve köyler boşaldı. Gençler babalarının durumlarına bakarak sigortalı bir işim olsun asgari ücrete razıyız diyerek şehir varoşlarına kapak attılar maalesef. Şimdi köylerde ekip biçecek, hayvan besleyecek insanlar ve gençler yok" şeklinde sorunları dile getiriyor.
Planlı bir ekim olmadığından ve devletin bu işten el etek çekip olayı tamamen özel sözleşmeli şirketlere bırakıp sahip çıkmamasından dolayı hemen hemen her yıl salçalık domates üreticisinin mağdur olduğunu dile getiren Başkan çözümün "planlı üretim"den geçtiğinin altını çiziyor.
Evet sevgili okurlar, pandemiyi yaşadığımız bu günlerde üretimin ne denli önemli ve kaçınılmaz olduğu ortada. Devlet üreticiyi ödüllendirip el üstünde tutması ve bir an evvel "ithal" den vazgeçmesi gerekir. Öyle bir zaman gelir ki ve geliyor; paran dahi olsa alamaz, ithal edemezsin...
İlle de yerli ve milli üretim...
- Öz anneden daha aziz annemiz / 09.05.2025
- Azılı müşrik Übeyy b. Halef / 03.05.2025
- İmam Cafer Sadık / 26.04.2025
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025