Başörtüsü, kişilerin dini inancını ilgilendiren ferdi bir hak olmasına rağmen yıllardan beri bir sorun olarak görülmüş ve değişik bahanelerle, siyasi bir takım oyunlarla milletimizin özgürlükleri sınırlandırılmıştır.Esasen ferdi bir hak olan başörtüsüne sadece üniversitelerde değil, Türkiye'nin herhangi bir noktasında yasak konulması din ve vicdan hürriyetini teminat altına alan Laiklik ilkesinin ihlalidir. Eğer mevzu bu açıdan bugüne kadar değerlendirilseydi çoktan problem olmaktan çıkmıştı, ama maalesef bunun hep tam tersi uygulanmıştır.Anayasa'da başörtüsü yasağı diye bir yasak yoktur, hiçbir zaman da olmamıştır. Peki, nedir bu tartışmalar, nedir bu yasak?Maalesef yıllardan beri olmayan bir başörtüsü yasağının kalkması için sözde mücadele verdiğini söyleyen siyasiler de, yine olmayan bir başörtüsü yasağını varmış gibi gösterip de feveran edenler de tek bir amaç taşıyorlar: siyasi rant.Başörtüsü yasağını kaldıracağım diye yola çıkanlar bugüne kadar defalarca bunu yapabilecekken olayı hep daha da çıkmaza sürüklemişlerdir. Çünkü hedefleri, başörtüsü üzerinden siyaset yaparak dindar olan kesimin desteğini alabilmek, daha da önemlisi iktidarda iken Batılı efendilerin istedikleri tavizleri yerine getirebilmek için türbanı bir şemsiye olarak kullanmak.Başörtüsüne ya da türbana -arasında ne fark varsa- karşı çıkanların da hedefleri, dindar kesimin karşısında toplumu kutuplaştırmak ve daha da önemlisi mevcut taviz politikalarını bu tartışmalarla örtbas ederek bir anlamda mevcut iktidarın ekmeğine yağ sürmek.Yani açıkçası milleti ve devleti düşünen pek yok. Herkes kendi çıkarını düşünüyor ve de Batılı efendilerin çıkarlarına hizmet ediyor.Meseleyi öyle ya da böyle gerçekten çözmek isteyenler, başörtüsünü ve laiklik ilkesini ele alarak demokratik ve hukuki yollardan bunu çözer. Toplumun hemen hemen tamamını ilgilendiren böyle önemli bir mevzuyu tartışma ve kavga boyutuna çekmez. Bu manada hakkını vermek lazım Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaklaşımı son derece önemlidir. Bakın Prof. Dr. Baş durumu nasıl değerlendiriyor:"Devlet laiktir, kendi hukukunu koruyacaktır ve korumaklar mükelleftir. Vatandaş dindardır. Laik devlet, vatandaşın hukukunu korumakla da mükelleftir. Zaten laikliğin özü, hem devleti, hem de ferdin haklarını korumak anlamına gelir. Laikliğin ihlal edilmesi için kamu adına iş yapan kişinin din emrediyor diye bir kamu işi yapması gereklidir. Yani Laikliğin ihlal edilmiş olması için din emrettiği için kamu adına bir iş yapılması lazımdır. Bu çocukların başını örtmesinde kamu din adına bu işi yapıyor diye bir gerekçe var mı ortada? El cevap yok. Peki, bu çocuklar kamuyu temsil eden bireyler midir? Değil. Onlar dindar oldukları için başını örtüyorlar. Dindar olduğu için başını örttüğünden dolayı Laiklik, onun da hakkını korumaya mecburdur, devletin de hukukunu korumaya mecburdur. Dolayısıyla bizim çözümümüz baştan beri budur. Bu çözüm en güzel çözüm olmasına rağmen iktidar enaniyet yapıp bizim görüşlerimizi arka plana atıyor. Şimdi rektörleri öğretim görevlilerini, dekanları aydın kesimleri sokaklara döküyor."İşte çözüm bu. Laiklik ilkesi zaten ferdi bir hak olan başörtüsünü korumakla mükellef. Toplumsal mutabakatsa işte bu. Olmayan bir problem üzerinden yıllarca birileri lehte, birileri de aleyhte rant sağlamaya çalıştılar. Sayın Baş dışında olaya bu şekilde çözüm boyutuyla yaklaşan hiçbir siyasi olmadı. Hep olayı kavga boyutuna çektiler. Laikliği bilmeyen, ferdi özgürlüklerini bilmeyen milletimiz de maalesef yıllarca bu rant peşinde koşan siyasilerin oyuncağı oldu.Başörtüsüne taraf olanlar bunun ferdi bir hakkı olduğunu bilmedi, karşı çıkanlar da bireysel haklara karşı çıkmakla aslında Laikliğe karşı çıktığını fark edemedi. Dindarın hakkını savunduğunu iddia edenler yıllarca hep dindara zarar verdi, laikliği savunuyorum diyenler de devlete ve laikliğe hep zarar verdi.Yaşanan bu garabet tablonun dün bir İngiliz, bugün de bir ABD oyunu olduğunu asla unutmayalım.Asıl maksat milleti kutuplaştırmaktır, devletle milleti, milletle milleti, askerle sivili karşı karşıya getirmektir. Bu arada, yapılan son başörtüsüyle ilgili düzenlemenin meseleyi çözmeyeceği aşikardır. AKP ve MHP bu başörtüsü serbestiyetini Anayasaya koyabilecek çoğunluktayken bunu sadece üniversiteler için hem de ek bir maddede belirtmiştir. Anayasanın tanıdığı bir hakkı hem kısıtlamışlar hem de ek maddeye koyarak kaldırılmasına açık kapı bırakmışlardır. Diğer bir ifadeyle ileride yine siyasi bir rant elde edebilmek için sadece kendi iktidarlarında belki geçici bir serbestiyetin sınırlı olarak önünü açmışlardır.Bu açıdan ele aldığınızda başörtüsü üzerinden yapılan siyasi çekişmeler devam edeceğe benziyor.Fakat bugün asıl sorulması gereken sorular şunlar:Başörtüsü tartışmalarının zirveye çıktığı bugünlerde acaba ne tür bir tavize hazırlanıyoruz? Millete verilecek geçici bir rahatlamayla acaba hangi vadiye sürükleniyoruz?ABD, PKK konusunda sözde istihbarat veriyor, türban mevzuu ise halledilmiş gibi millete lanse edilecek. Siyasilerimizin BOP eşbaşkanlığından hareketle bu adımların neden bugün olduğu ister istemez bizi meraka sokuyor."TSK Afganistan'da operasyonel olsun, yani çatışmalara katılsın" talebiyle ABD ilk bombayı patlattı. Tavizler sadece bununla mı sınırlı kalacak? Yoksa yıllardan beri ABD'nin ve İsrail'in hasretle beklediği Türkiye-İran çatışmasına ramak mı kaldı?Başörtüsü gölgesinde bakalım hangi ABD bombaları patlatılacak?
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024