İktidarda 10 yılını doldurduktan sonra, 27 Haziran'da görevinden istifa edeceğini açıklayan Tony Blair, onun bıraktığı siyasi miras ve Blair sonrası dönemle ilgili yorum ve değerlendirmeler Avrupa basınının başlıca konusu. Guardian, Tony Blair'in dün yaptığı konuşmanın özünü oluşturan bir cümleyi manşetine taşımış bu sabah:"Doğru olduğuna inandığım şeyleri yaptım". Gazete başyazısında da Blair'in 10 yıllık iktidarını değerlendiriyor. "10 yıl önce kıyıya vuran dalgalar gibi gürleyerek geldi, yavaş yavaş geri çekildi." diyen gazete şu ifadeye yer veriyor. "Blair bugün hâlâ başbakan. Yaklaşık 50 gün daha başbakan olarak kalacak. Önünde Afrika'ya yapacağı bir gezi ve önemli iki toplantı var. Avrupa Birliği zirvesi ve G-8 toplantısı. Ancak bunlar hikâyeyi değiştirmeyecek. Tony Blair dün tarihe geçti. Onun için artık 'miras' devri başladı."Tony Blair'in nasıl bir siyasi miras bıraktığı en çok tartışılan konulardan biri.Pekçok yorumcuya göre Blair, "iyi şeyler de yaptı ama geriye kalan mirası sadece Irak". Bu görüşe destek veren ve Tony Blair'i ağır şekilde eleştiren yazar Tarık Ali, Guardian'daki yazısında "Blair'in en büyük sadakati Beyaz Saray'aydı. Bunun sonucunda ortaya bir nefret mirası çıktı ve bu başbakanlığını sona erdirdi." diyor. "Gidişi, Yeni İşçi Partisi'nin 'Canım liderim' modasına uygun şekilde düzenlenmişti. Dikkatle seçilmiş bir dinleyici kitlesi, dört başı mamur bir konuşma, titreyen dudaklar... 10 Numara'ya İngiliz bayrakları altında girmişti. Dünkü konuşmasında da aynı vatanseverlik teması vardı. 'Bu kutsal vatan', 'Dünyanın en muhteşem ülkesi' ifadeleri... Ama ne her sokak başında görülen McDonald's, Starbucks, Benetton markalarından ne de İngiltere'nin dünyada nasıl görüldüğünden söz etti: Yani 'imparatorluk kulübesindeki en iyi saldırı köpeği' imajından. Blair, Irak'ta kan akmaya, bombalar patlamaya devam ederken ayrılıyor. Blair'in en büyük sadakati hep Beyaz Saray'ın ev sahiplerineydi... Üst düzey diplomatlar bana, Blair'in savaş suçlusu olarak yargılanmasının kendilerini pek de üzemeyeceğini söylediler."Times gazetesinin manşeti Tony Blair'in gidişine, Gordon Brown'un ise olası başbakanlığına atıfta bulunuyor."Bir feragat, bir taç giyme"Gazete, özel değerlendirmelere ayırdığı sayfalarında Tony Blair'le ilgili yaptırdığı bir anketin sonuçlarını da yayımlıyor. "Tony Blair'in Irak'tan kurtulabilmesi mümkün değil." diye yazan gazete sonuçları şöyle değerlendiriyor."Irak savaşının ve onun kanlı bilançosunun, pekçok seçmenin Blair'e güvenini yitirmesinin başlıca nedeni olduğu ortada. Her beş kişiden sadece biri Tony Blair'e güvendiğini söylüyor. Güvenmeyenlerin oranı yüzde 71. Tüm seçmenlerin yaklaşık yüzde 60'ı ve İşçi Partisi'ni destekleyenlerin üçte biri, Başbakan Blair'in Irak konusunda yalan söylediği inancında. Tony Blair ilk seçildiğinde büyük umut bağladıklarını ancak tüm beklentilerinin hayal kırıklığıyla sonuçlandığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 52."Independent gazetesi kapak sayfasını 1997 yılından düne kadar Blair döneminde yaşanan gelişmeleri peş peşe sıralamaya ayırmış. Blair'in ilk seçim zaferinden Galler Prensesi Diana'nın ölümüne, Kuzey İrlanda Barış Anlaşması'nın imzalanmasından Kosova'ya, İngiltere'de asgari ücret sistemine geçilmesinden Amerika Birleşik Devletleri'nde George Bush'un başkan seçilmesine, 11 Eylül saldırılarından Lordlar Kamarası skandalına kadar pek çok kayıt düşülmüş.Kapak sayfasının ortasında ise tek bir kelime göze çarpıyor: Irak. Buna bağlı manşet ise şöyle:"Tony Blair, Başbakan, 1997-2007. Miras: Irak"Independent'ın başyazısında da Blair'in peş peşe üç seçimden zaferle çıktığı, 20'inci yüzyılın en genç başbakanı olduğu ve hatta başbakanlık konutu Downing Street 10 numarada 150 yıldan bu yana görevdeyken baba olan ilk başbakan olduğu belirtiliyor.Gazete Blair'in partisini olduğu kadar ülkeyi de değiştirdiğini ifade ederek şunları yazıyor:"Tony Blair, İngiltere'yi bambaşka bir ülke olarak bırakıyor. Artık daha hoşgörülü, sosyal ve etnik olarak daha çeşitli, 10 yıl öncesine göre her konuda daha açık bir toplumuz. Öte yandan daha adaletsiz ve ne yazık ki geçmişe göre sosyal olarak daha hareketsiz bir toplumuz. Bunların ne kadarının Tony Blair'in ve ne kadarının değişen zamanın sonucu olduğu tartışılabilir. Tartışma götürmeyecek tek şey ise, Blair'in, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük dış politika hatasını yapmış olmasıdır. Irak, Tony Blair'in başbakanlık döneminin trajik mezar taşıdır."http://www.bbcturkish.com/