Kıbrıs'ta yolun sonuna doğru gelindi, en kritik günler yaşanıyor, Kuzey Irak'ta kıyametler kopuyor, kimin eli kimin cebinde, kimin silahı kimin kampında belli değil. PKK şu kadar tankı Suriye sınırındaki kampına taşımış, Talabani şu kadar roket atarı kendi depolarına götürmüş, Barzani Irak'tan aşırdığı ve ABD'nin hediye ettiği uçaksavarları koyacak yer arıyormuş.
Kimin umrunda?
Türkiye, 80 yıllık tarihindeki en kritik dönemeçten geçiyor. Eğer bu dönemeci sapasağlam dönemezsek, hazin bir son bizi bekliyor. Dünyanın jandarmalığına soyunan kimi kabadayılar, hemen yanıbaşımızda yeniden sınırlar çiziyor, yeni devletçikler kurmanın hesabını yapıyorlar. Akdeniz'in ve Ortadoğu'nun en kritik ve stratejik adası Kıbrıs için ABD ve AB arasında alttan alta çok sert bir mücadele yaşanıyor. Özetle, Dünyanın yeniden şekillendiği bir dönemi yaşıyoruz. Türkiye olarak, bu yeniden şekillenme sürecinin tam merkezinde yer alıyoruz. Sınır komşumuz Irak'ta sıcak bir savaş yaşandı ve hala savaş süreci bir şekilde devam ediyor. Savaş sonrasına dair bizi de yakından ilgilendiren birçok husus bulunuyor. Özellikle Kuzey Irak'ta meydana gelecek yeni yapılar ve Irak'ta milyonlarca Türkmen'in geleceğini yakından ilgilendiren önemli gelişmeler bunlardan bazıları. Terör örgütleri PKK, IKDP ve IKYB bize karşı hızlı bir şekilde silahlanıyor. Hem de bu silahlanma işi bugünlerde, Irak'ın Musul ve Kerkük'te bulunan silahlarının yağmalanması ve ABD'nin lütufta bulunması şeklinde yoğun olarak gerçekleşiyor. Türkiye olarak bu önemli ve sakıncalı gelişmelere karşı henüz ciddi bir refleks gösteremedik. Aynı tepkisizliği Kıbrıs'ta da uyguluyoruz. Çünkü Kıbrıs'ta çok önemli bir sürece girdik. Bu süreç içerisinde ne yaptıysak yaptık. Bundan sonra herhangi bir manevra şansımız kalmayabilir ve Kıbrıs'ı tamamen Rumlara teslim edip, geri dönebiliriz.
Ama Türkiye'de gündem çok farklı. Türkiye'nin Kıbrıs ve Irak'tan daha önemli işleri var! 23 Nisan resepsiyonuna kimler katılacak, kimler katılmayacak? Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın eşi Münevver hanım başörtüsüyle resepsiyona katılırsa kıyametler kopacakmış. Muhalefet partisi CHP ve onun genel başkanı Deniz Baykal, Arınç'ın eşinin başörtüsünü protesto ederek, bu resepsiyona katılmayacakmış. Türkiye'de ciddi ve sağlam bir meclis içi muhalefet partisine en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde, Meclis'teki tek muhalefet partisi CHP'nin ve Genel Başkanı Deniz Baykal'ın uğraştığı şeylere bakar mısınız. Deniz Baykal'ın Kıbrıs'tan, Kuzey Irak'taki gelişmelerden haberi bile yok. Parti olarak 23 Nisan resepsiyonuna ve Münevver Arınç'ın başörtüsüne kilitlenmiş vaziyetteler. Müthiş bir mesai harcıyorlar bu protesto işi için. Pardon bir de, Beşiktaşlı futbolcu Pascal Nouma'nın bir maç sonrası yaptığı ahlaksız hareket sonrası Beşiktaş'tan yollanması var. Baykal ve partisi bu konu üzerinde de ısrarla duruyor. Hatta Başbakanla bu konuyu görüşmüş ve Beşiktaş Kulubü Başkanını arayıp tebrik edecekmiş Baykal.
Tebrikler Baykal! Gündemi en can alıcı yerinden yakalıyorsunuz. Seçim öncesinde başörtüsü mavalları okuyup, Anadolu solundan dem vurup, Şeyh Edebali'den satırlar okumayı ihmal etmemiştiniz. O zamanlar istismarını yapmaktan geri durmadığınız hassasiyetleri bugün ayaklar altına almaktan imtina etmiyorsunuz.
Çok önemli gelişmelerin yaşandığı bugünlerde, Türkiye'nin iktidar partisinin atması gereken önemli adımlar kadar, Meclis'te temsil edilen sağlam bir muhalefet yorumuna ve eleştirisine de ihtiyacı var. Ama maalesef Baykal'a emanet edilen bu muhalefet kurumu iflas etmiş durumda. Siyasette son birkaç yılını yaşadığını farkeden Baykal, can havliyle ne yaptığının farkında bile değil.
Kimin umrunda?
Türkiye, 80 yıllık tarihindeki en kritik dönemeçten geçiyor. Eğer bu dönemeci sapasağlam dönemezsek, hazin bir son bizi bekliyor. Dünyanın jandarmalığına soyunan kimi kabadayılar, hemen yanıbaşımızda yeniden sınırlar çiziyor, yeni devletçikler kurmanın hesabını yapıyorlar. Akdeniz'in ve Ortadoğu'nun en kritik ve stratejik adası Kıbrıs için ABD ve AB arasında alttan alta çok sert bir mücadele yaşanıyor. Özetle, Dünyanın yeniden şekillendiği bir dönemi yaşıyoruz. Türkiye olarak, bu yeniden şekillenme sürecinin tam merkezinde yer alıyoruz. Sınır komşumuz Irak'ta sıcak bir savaş yaşandı ve hala savaş süreci bir şekilde devam ediyor. Savaş sonrasına dair bizi de yakından ilgilendiren birçok husus bulunuyor. Özellikle Kuzey Irak'ta meydana gelecek yeni yapılar ve Irak'ta milyonlarca Türkmen'in geleceğini yakından ilgilendiren önemli gelişmeler bunlardan bazıları. Terör örgütleri PKK, IKDP ve IKYB bize karşı hızlı bir şekilde silahlanıyor. Hem de bu silahlanma işi bugünlerde, Irak'ın Musul ve Kerkük'te bulunan silahlarının yağmalanması ve ABD'nin lütufta bulunması şeklinde yoğun olarak gerçekleşiyor. Türkiye olarak bu önemli ve sakıncalı gelişmelere karşı henüz ciddi bir refleks gösteremedik. Aynı tepkisizliği Kıbrıs'ta da uyguluyoruz. Çünkü Kıbrıs'ta çok önemli bir sürece girdik. Bu süreç içerisinde ne yaptıysak yaptık. Bundan sonra herhangi bir manevra şansımız kalmayabilir ve Kıbrıs'ı tamamen Rumlara teslim edip, geri dönebiliriz.
Ama Türkiye'de gündem çok farklı. Türkiye'nin Kıbrıs ve Irak'tan daha önemli işleri var! 23 Nisan resepsiyonuna kimler katılacak, kimler katılmayacak? Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın eşi Münevver hanım başörtüsüyle resepsiyona katılırsa kıyametler kopacakmış. Muhalefet partisi CHP ve onun genel başkanı Deniz Baykal, Arınç'ın eşinin başörtüsünü protesto ederek, bu resepsiyona katılmayacakmış. Türkiye'de ciddi ve sağlam bir meclis içi muhalefet partisine en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde, Meclis'teki tek muhalefet partisi CHP'nin ve Genel Başkanı Deniz Baykal'ın uğraştığı şeylere bakar mısınız. Deniz Baykal'ın Kıbrıs'tan, Kuzey Irak'taki gelişmelerden haberi bile yok. Parti olarak 23 Nisan resepsiyonuna ve Münevver Arınç'ın başörtüsüne kilitlenmiş vaziyetteler. Müthiş bir mesai harcıyorlar bu protesto işi için. Pardon bir de, Beşiktaşlı futbolcu Pascal Nouma'nın bir maç sonrası yaptığı ahlaksız hareket sonrası Beşiktaş'tan yollanması var. Baykal ve partisi bu konu üzerinde de ısrarla duruyor. Hatta Başbakanla bu konuyu görüşmüş ve Beşiktaş Kulubü Başkanını arayıp tebrik edecekmiş Baykal.
Tebrikler Baykal! Gündemi en can alıcı yerinden yakalıyorsunuz. Seçim öncesinde başörtüsü mavalları okuyup, Anadolu solundan dem vurup, Şeyh Edebali'den satırlar okumayı ihmal etmemiştiniz. O zamanlar istismarını yapmaktan geri durmadığınız hassasiyetleri bugün ayaklar altına almaktan imtina etmiyorsunuz.
Çok önemli gelişmelerin yaşandığı bugünlerde, Türkiye'nin iktidar partisinin atması gereken önemli adımlar kadar, Meclis'te temsil edilen sağlam bir muhalefet yorumuna ve eleştirisine de ihtiyacı var. Ama maalesef Baykal'a emanet edilen bu muhalefet kurumu iflas etmiş durumda. Siyasette son birkaç yılını yaşadığını farkeden Baykal, can havliyle ne yaptığının farkında bile değil.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012