Anadolu coğrafyasında başlatılan ve özellikle son on yılda yoğunlaştırılan "dinlerarası diyolog" çalışmalarının zakkum gibi acı meyvelerine şahit oldukça, pırıl pırıl gençlerin zihnen yamulduğunu gördükçe tekrar tekrar bu arkadaşları düşünmeye davet ediyoruz. Böylesine sinsi bir tuzağın bir parçası olmak, belki bir takım dünyevi menfaatlere ulaştırır, "çok büyüdük, dünyanın her yanında varız" diye egonuzu tatmin edebilirsiniz. Ama bilesiniz ki, sebep olduğunuz yıkım; bir neslin değil, nesillerin mahvına sebep olacak kadar büyük ve derin. Muhterem okurlarımız, bu konuyu ısrarla işlediğimiz için bizi yadırgayıp, başka konu yok mu derler mi bilemiyoruz? Fakat olayın vahametini gördükçe yazdıklarımızın yetersiz olduğunu düşünüyorum. En son karşılaştığımız diyalogcu ekibin önemli bir kademesinde "hizmet" eden delikanlının düşünceleri, zihnen teslim alınmışlığı, geleceğimiz adına cidden ürkütücü. Benimle beraber onu dinleyenler dudaklarını ısırdı durdular. Arkadaşımız, gücü, güçlü olmayı işin merkezine yerleştirmiş. Topak satışları gündem oluyor, gayet rahat bir şekilde; "güçlü olan alsın, ne var bunda!" diyebiliyor. Bazı milletlerin, özellikle Anadolumuzun bazı bölgelerinde yoğun bir şekilde arazi satın aldığı gündem oluyor, "demek ki o bölgeler hoşlarına gitmiştir" deyip çıkıyor.Bugün Ortadoğu'da, Filistin'de Müslüman kasabı haline gelmiş olan İsrail devletinin fikir babası Teodor Herzl'in Abdülhamit cennet mekandan toprak talebini, karşılığında Osmanlı'nın tüm borçlarını sileceğini, buna rağmen Padişah'ın onu huzurdan kovduğunu "kanla alınan topraklar para ile satılamaz" dediğini hatırlatıyoruz. Diyalog morfini yemiş delikanlımız; gayet pişkin, rahat bir şekilde, Abdülhamit'in yanlış yaptığını, parayı alıp satması gerektiğini ifade ediyor. Değerli okuyucum bu istisnai bir örnek değil, bu hastalıkla hemen hepsi aynı zihni sefaletin içinde debelenip duruyorlar. Biz toprak satışına razı olmazken, gencecik insanlarımızın da böyle teslim alındığına şahit oluyoruz. Bu işin başını çekenler, gelecek nesillerce nasıl yâd edileceklerini bir düşünsünler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Ne zaman bir şafak atar bu dağda? / 11.09.2025
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- Son düzlükte her şey dümdüz / 04.09.2025
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- Son düzlükte her şey dümdüz / 04.09.2025
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025