Bu entegrasyondan kasıt nedir?

Eskiden çok anlatırlardı, örnek verirlerdi. Neyi mi? Hans ile Mehmed'in dostluğunu. Evet, o zamanlar, üzerinde gömlekleri olan şimdi ise iktidarda olanlar kendi gazetelerinde, toplantılarında, sosyal yapılanmalarında ve meşhur vaaz kasetlerinde bu konu işlenirdi. İşlenen konu neydi? Müslümanın bir kimliği, bir şahsiyeti, bir duruşu olmalı. Kısaca, görüldüğünde Müslüman, Müslüman olmayandan ayırt edilebilmeli noktasındaydı ve bu bahsettiğim örnek verilirdi. İddia olarak doğru. Ben Müslümanım diyorsan bir farkın olmalı, ayrıcalığın olmalı. Hatırladığım kadarıyla, birazda güncelleyerek anlatayım.Türkler Almanya'ya gitti. Birinci, ikinci, üçüncü, derken dördüncü kuşakta yetişti. Tabi ikili ilişkilerde gelişti. Yakınlaşmalar, dostluklar kuruldu. Hatta Mehmet Sholl'er dünyaya geldi. (babası Türk, annesi alman) İşte bunlardan biride bizim Mehmet'le, Hans'ın dostluğu.Mehmet ile Hans çok iyi dosttur. Yedikleri, içtikleri ayrı gitmiyor. Sabahlara kadar meyhanelerde içiyorlar. Helgalarla, golgalarla gezip, tozuyorlar. Kumarı, şarabı yani ne ararsan hepsini beraber yapıyorlar. Ama Mehmet bu dostluğu (!) daha da ileri götürmek istiyor. Hans'tan Müslüman olmasını istiyor. Hans ise bu teklife şaşırıp kalıyor. Ya Mehmet, diyor; içkiyi beraber içiyor muyuz? Evet. Helgalara beraber gidiyor muyuz? Evet. Kumarı, yolsuzluğu, rüşveti, dolandırıcılığı vs. hepsini beraber yapıyor muyuz? Evet. Aramızda bir fark yok yani. Ha ben Müslüman olmuşum, ha sen Hıristiyan! Ne fark eder ki! Babında bir cevap veriyor. Artık o, onların sorunu deyip, bırakalım orada, gelelim bizim Başbakana.Başbakan Erdoğan yine bir Almanya gezisinde ve yine bildik çağrı; Ey Türkler Almanlara entegre olun. İnsanın "nasıl yani" diye sorası geliyor.Entegre olmak ne demek? Uyum ve birleşme anlamlarına geliyor sözlükte. Yani entegre olacak cisim, nesne artık neyse, ikisinden birinin özelliğini kaybetmesi gerekiyor entegrasyon için. Şimdi, konu insan olunca ve İslam dinine inanan Müslüman Türkler olunca bu entegrasyondan kasıt ve amacın ne olduğunun iyi anlatılması lazım?Türkler 50 yıldır Almanya'da. Hemen hemen her sektörde bir noktaya gelmiş vaziyetteler. Vergi veriyorlar, çocuklarını okutuyorlar, iş kuruyorlar, evleniyorlar, boşanıyorlar vs. şeyleri hep Alman yasalarına göre yapıyorlar. Çünkü Almanya'da yaşıyorlar. Yaşadıkları ülkenin kanunlarına uyuyorlar, uymayanlar cezalarını yine bu yasalara göre çekiyorlar. Tabi Türkler,  kendilerine karşı olan siyasi ve sosyal yapılanmalara rağmen 50 yıldır varlıklarını muhafaza ediyorlar. Hiçbir şey yapmasalar bile çok rahatlıkla ve gururla "Ben Türküm" diyebiliyorlar. Şimdi Başbakan diyor ki, Almanlara entegre olun. Bu insanlar zaten 50 yıldır entegre olmuş ki, hala varlıklarını sürdürebiliyorlar. O halde Başbakanın ısrarla istediği entegrasyondan maksat nedir? Sayın Başbakan Türkler için nasıl bir entegrasyon öngörüyor? Mesela;* Hıristiyan ve Yahudilerin inandığı ilahla bizim inandığımız ilah aynı, düşüncesine entegrasyon mu?* Yahudi ve Hıristiyanların da cennete gideceği, düşüncesine tam entegrasyon mu?* Yoksa Ehl-i kitapla amentüde ittifak ettiğimiz, anlayışının tam entegrasyonu mu?* Onların da hak din üzere olduklarına entegrasyon mu?* Yoksa Müslüman olmak için "La ilahe illallah" demek yeterli anlayışını yerleştirme entegrasyonu mu?* Müslüman kadınların Müslüman olmayan erkeklerle evlenebileceği mantığının entegrasyonu mu?Hülasa "Papanın kutsal misyonunun bir parçası olmak için kalkıp Vatikan'a giden, şimdilerde ise okyanusun ötesinde yaşayan vaizin öncülüğünde gerçekleştirilen "dinler arası diyalog" entegrasyonu mu?Evet, Sayın Başbakanın entegrasyondan kastı ne? 5000 yıllık tarihini 1000 yıllık İslam kültürüyle, yaratılış gayesine uygun hale getirmiş bir milletin başka bir milletle veya devletle entegrasyonu nasıl olabilir? Artı bu milleti temsil eden Başbakan, bunu kendi milletine nasıl teklif edebilir? Hz. Mevlana "Gel, ne olursan ol, yine de gel" diyor. Başbakan Erdoğan ise; git, Türk olsan da, yaşadığın ülkedekiler gibi ol, git, onlardan ol, diyor. Aradaki farkı görmüşsünüzdür?