- Kızım Ayşe şu testiyi getir!
- Getirmiyorum.
- Niye kızım.
- Getirmem işte.
- Ne olur ki...
- Getirmem.
- Annen istiyor kızım.
- Neyse tamam getireyim.
** *
- Ayşe hadi suya gidiyoruz.
- Ben gelmem.
- Gelmem olur mu? Ne yaparız susuz.
- Bana ne, ben gelmek istemiyorum.
- Sen bilirsin. Ama inat etmenin bir faydası olmaz.
- Ben inat etmiyorum. Sadece suya gitmiyorum.
Bir müddet sonra pınara tek başına gider. Giderken karşıdan gelen bir köpeği görünce yüreği ağzına gelir. Bereket köpek şöyle bir bakıp geçer. Belki de "Ah şu inadın olmasaydı" diyerek sâkin geçiş yapmıştır.
* * *
- Ayşe hadi tahtaya çık.
- Ben çıkmam.
- Ama bir problem soracağım.
- Bana ne ben çıkmam.
Öğretmen, Ayşe'nin huyunu çok iyi bilirdi. Bilirdi ki, biraz bekler, onu dikkatle takip eder, zayıf ve neşeli bir anında binbir kelime gücüyle tahtaya kaldırmayı başarırdı. Ama Sosyal Bilgiler'den başka hiçbir ders hocası bu sabrı gösteremezdi. Tabii Ayşe de bundan başka hiçbir dersi anlamadı.
Ayşe ilkokulu zorla bitirdi. Artık annesine yardım edecek, kardeşlerine bakacaktı. Nerde... Onu da yapmadı. Zavallı anası neler çekti neler. Yıllarca kahrını çekti de Bey'ine olumsuz hiçbir şey söylemedi. Çünkü baba da çok sinirliydi. Hemen döverdi kızcağızı.
* * *
Günler aylar geçti. Ayşe de evlenip yuvadan ayrıldı.
Damat bey birkaç gün sonra Ayşe'nin inadı ile tanışmaya başlamıştı. Ayşe'ye:
- Hadi çarşıya gidip biraz alış-veriş yapalım dedi.
- Ben gelmem.
- Niye gelmek istemiyorsun.
- İşte... Sen git.
- Ama seninle alış-veriş yapmamız lazım. Hem biraz dolaşırız.
- Ben dolaşmak istemiyorum.
- Peki, sen bilirsin.
* * *
- Ayşe hadi annemlere gidelim.
- Ben gelmem.
- Ama gitmesek olmaz. Hem değişiklik olur. Biraz dinleniriz.
- Ben gelmem.
- Niye gelmezsin.
- Boş ver.
Evin beyi yavaş yavaş anlar ki; bunda inat var. Hem hastalık derecesinde. Bu huyu karşısında rahatsızlık duysa da sadakat ve sevgisini etkilemiyordu. Bir çıkış yolu da istiyordu. Ama hani can çıkar huy çıkmaz diye meşhur bir söz de vardı.
* * *
Ayşe kadının tam yedi çocuğu oldu. Beyi aradan yıllar geçse de "şu Ayşe'nin inadı olmasa" diye düşünmeden edemezdi.
Ayşe kadın bu... Öyle he dendiği zaman iş yaptırmak kolay mı? Ona sebep, mazeret, fayda, zarar, hiçbir şeyle izah getiremezsiniz.
Bakın torunu ile ne konuşuyorlar:
- Nine hadi bana çorap ör.
- Örmem.
- Ama nine ayağım üşür.
- Örmem.
- Ama ayağım üşürse hasta olurum.
- Olmaz.
- O zaman okula da gidemem.
- Ben olmaz dedim.
- Ama nine neden?
- Nedenini medenini bilmem. Boşuna uğraşma. Bende inat diye bir şey var.
Benim bu inadımı, rahmetli anam bilirdi. Rahmetli babam da bilirdi. Deden de bilir. Annen, baban da bilir. Sen de öğrenirsin.
- Yani bana çorap örmeyecek misin?
Nine güldü güldü. Sonra;
- Tamam tamam, hadi bir defa köprüyü geçelim. Senin çorabı örelim. Yoksa inatla bu çorap örülmeyecek.
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021