logo
28 HAZİRAN 2025

Bu kadar insan aptal olamaz!

17.03.2018 00:00:00
Malum bir Çiftlik Bank olayıdır ki gündeme bomba gibi düştü. Ardından da bir sürü tartışmaya sebep oldu. 80 bin insanı, 500 milyon liranın üzerinde dolandıran ve Uruguay'a kaçan 27 yaşındaki Mehmet Aydın'ın İmam Hatip Lisesi mezunu olduğu ve asıl mesleğinin overlokçuluk olduğu yansıdı haberlere. Bu olay üzerine söylenecek çok şey var. Aslında başlı başına bir sosyolojik araştırma konusu olabilir. Ama şurası kesin; zeki bir adammış ve toplumumuzu iyi gözlemlemiş ki böyle bir olaya imza attı. Dediğim gibi farklı açılardan ele alınıp yorumlanacak çok şey var bu olayda ama belli bir açıya odaklanmayı tercih ederek şu konuşmayla başlayalım.
Mağdurlardan bir bayana muhabir soruyor: "Nasıl oldu da Çiftlik Bank'a inandınız?"
"80 bin üyesi vardı. 'Bu kadar insan aptal olamaz' dedik."
Her ne kadar birçoğumuz için eğlenip, dalga geçme aracı haline gelmiş olsa da bu cümle, aslında üzerinde çok ciddi düşünülmesi ve dersler çıkarılması gereken bir noktadır bu olayda.
'Bandwagon Effect' tabiri ilk kez 1848'de Amerikan politika literatürüne girdi. Dan Rice adında bir palyaço, o zamanlar bando arabasıyla politik turlara katılmıştı. 'Bandoya katıl!' sloganıyla popüler olmuş, insanların dikkatini çekmişti. Sonrasında bu popülerliğini kullanıp seçimlere girmiş ve büyük başarı kazanmıştı. Psikologlar sıradan bir palyaçonun bu başarısı üzerine araştırmalar yapmışlar ve bu olayda esas olan şeyin bireyler tarafından söz konusu olay, inanç ya da amacın gerçekleşecek olma olasılığının kabulünün, çok büyük kitlelerin ona inanmış olmasına bağlı olduğuydu.
Bandwagon Effect,-dilimize geçen tabirle Sürü Psikolojisi- üzerine yapılan araştırmalar şunu göstermiştir ki; bir gruptaki insanlar gruptaki diğer üyelerle arasındaki ahengi koruyacak davranışlara yönelir. Ahengi korumak adına doğru bir karardan saparak, ya da mantığına ters gelen bir olguyu kabul ederek, kendisiyle ters düşen kararları onaylayabilir. Bu yüzden grubun diğer üyeleriyle ayrılığa düşmemek için onların kabul ettiği bir şeyi hiç kritik etmeden kabul eder. Akran ya da grup baskısı üyelerin karar mekanizmasında etkilidir. Sürü psikolojisinin temel sebebi budur. Yine araştırmalar gösteriyor ki eğitim seviyesi yüksek, kitap okuma, sinema, tiyatro gibi sosyal aktiviteleri olan grupların sürü psikolojisine kapılma oranları daha düşük. 
Literatüre 1848 yılında girmiş olsa da dünya tarihi boyunca bunun örneklerini çok görmüş insanoğlu. Hz. Nuh'un peygamberliğine inandıkları halde gemisine binmeyenler çoğunluktaydı, çünkü fırtına kopması ihtimali görünürde yoktu. Hatta kendi öz oğlu bile ona inanmamış, çoğunluğa uyup dışarıda kalmayı tercih etmişti.
Kerbela'da Hz. Hüseyin'e karşı savaşan müslümanlar onun peygamber torunu olduğunu, doğru ve temiz bir insan olduğunu biliyorlardı. Hatta Cuma namazında, onun bulunduğu ortamda başka imam olmaya layık kimse olamayacağını söyleyip onun arkasında saf tutmuşlardı. Ama hemen ardından onun yanındakilerin bir avuç insan, ama Yezid'in ordusunun binlerce kişi olmasından dolayı çoğunluğa uyup Yezid'in yanında yer almışlardı. Burada güçlü olanın galip geleceği kabulü çoğunluk tarafından onaylandığı için mantığınız bazı sebeplerle bunu kabul etmese ya da gönlünüz istemese de risk almayıp çoğunluktan yana olmak kolay ve güvenli geldiği için tercih sebebidir belki de. Kuvayi Milliye hareketine insanımızın öyle hemen akın akın katılmayışı da bundandır. İşgal altında olan topraklarda, yeni savaştan çıkmış bir milletin böyle bir mücadeleye kalkışmasının imkansız görünmesi çoğunluğun manda ve himayeyi savunması sonucunu getirmiştir.
Aynı eğilimi günümüzde de görüyoruz. Takım tutmaktan tutun da herhangi bir siyasi görüşe varıncaya kadar her alanda bunu görebiliriz. Örneğin üç büyüklerin taraftar sayısının taşrada bile taşra takımlarından fazla olması aslında bir sürü psikolojisi örneğidir. Orda çoğunluktan yana olmak vardır, başarılı olma ihtimali yüksek olandan yana olmak vardır, toplumda kabul görme, yalnız kalmama isteği vardır. Maçlardan konuşulduğunda Galatasaraylıların ya da Fenerlilerin hemen birlik olup takımlarını beraberce savunmaya geçmeleri buna bir örnektir. UEFA kupasını kazandığı dönemde gençlerin çoğunun Galatasaraylı olmaya başlamaları buna bir örnektir. 
Tabii ki işin siyaset kısmında yan etkenler de söz konusu. Sürü psikolojisini oluşturmak için algı yönetimlerinden, maddi manevi menfaat ilişkilerinden, toplumun cahil bırakılması gibi unsurlardan da yardım alındığını yatsıyamayız ama insanların bu sürü psikolojisine kolay kapıldıkları da bir gerçek. Özellikle seçim zamanları bunu daha da net görüyoruz. Seçim anketleri ile galip baştan ilan ediliyor, kazanma ihtimali en yüksek olan partiye; bir kısım nasıl olsa kazanacak diye, bir kısım sonrasında işim düşer diye, bir kısım da başkalarına verirsem oyum boşa gidecek diye-ki bu da bir toplum baskısı örneğidir- oy veriyor ve anketlerde yönlendirilen partinin oylarının daha da arttığını görebiliyoruz. 
Mesele şu ki sizin sürü psikolojisine kapılıp hangi takımı tuttuğunuz, ya da alışverişte hangi markaları tercih ettiğiniz, ya da kime para kaptırdığınız sizi bağlar. Direkt toplumsal bir sonucu yoktur. Ancak mesele bütün ülkeyi ilgilendirecek bir meseleyse orada bir durup düşünmeniz gerekir. Örneğin Fethullah Gülen cemaati ile ilgili bizler yıllar evvelinden uyarılar yaparken herkes onları över, onları korurdu. Hatta 'Adamlar binlerce öğrenci yetiştiriyor, hizmet ediyor, siz onları çekemiyorsunuz' derlerdi. Hiç de muhafazakar görüşte olmayan, sol görüşlü, hatta ateist birçok insanın çocuklarını, sırf üniversiteyi herkese kazandırıyorlar diye onların okullarına verdiklerine şahit olduk. Gelinen noktada sürü psikolojisiyle onlara kapılanlar şimdi onlar yüzünden mağdur oldular. Onlara hizmet ederken vatana ihanete ortak olduklarının birçoğu farkında bile değillerdi. Daha da kötüsü bu kadar insanın onların peşinden gitmesi, maddi manevi destek olması sonucu ülkemizin karşı karşıya kaldığı darbe teşebbüsü ve akabinde yaşananlardır. Biz ise onların yaptıklarını gözlemlemiş, yanlışlarını görmüş, eleştirmiş ve insanımızı uyarmaya çalışmıştık ama sözümüzü dinletememiştik.
İşte oyumuzu kullanırken de aslında tüm toplumu, ülkeyi, milleti etkileyen bir karar veriyoruz. Sürü gibi değil, insanlığımıza yakışır şekilde düşünerek, tartarak, muhtemel oy oranını dikkate almadan, sadece kim ülkeme daha iyi hizmet eder, kim bana huzuru ve refahı sağlar, kimin projesi, çözümü var, kim bana ekonomik, kültürel, sosyal açıdan yüksek standartlarda bir yaşam sunabilir diye ölçerek, tartarak hareket etmek gerekli. Herkes buna oy veriyor, bu kadar insan yanlış yapıyor olamaz, bu kadar insan aptal olamaz mantığının yanlış bir mantık olduğu Çiftlik Bank olayı ile zaten bir kez daha ispatlandı. Tekrar tekrar aynı ispatı yapmaya gerek yok sanırım...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Asude Havuzlu / diğer yazıları
İş dünyası dert küpü
Üç ay sonrasını göremiyoruz
İran'ın Ankara Büyükelçisi Habibullahzade
İran tek başına savaştı
İşte ispatı
ABD de Gazze'deki soykırıma ortak
Dışişleri Bakanı Fidan, canlı yayında gündemi değerlendirdi
"UAEA'nın sistemi sürdürülebilir değil"
Gazze'nin orta kesimlerindeki Filistinlilere sürgün emri
İsrail, Trump'ın planını zorla uyguluyor
ABD, Ukrayna'ya 'Patriot' gönderecek mi?
Trump: 'Gönderebilirim'
Döner zincirine FETÖ soruşturmasında gelişme
44 şüpheliden 32'si tutuklandı
Trump, Fed Başkanı'na yşne saydırdı
İnatçı, katır, aptal...
Yargıdaki yeni atamalar Resmi Gazete'de
4 bin 36 hakim ve savcının yeri değişti
Soykırım devam ediyor
İsrail, Filistinlilerin sığındığı çadırları vurdu: 11 ölü
Beylikdüzü Belediye Başkanına acil müdahale
Tutuklu Mehmet Murat Çalık acil tomografiye alındı
Kemal Kılıçdaroğlu sağ olsun!
CHP listelerinden seçilmişlerdi: DEVA Partisi’nde çifte istifa
Özel'e destek, Kılıçdaroğlu'na çağrı
Eski genel başkanlardan açıklama
Hem katil hem hırsız!
Netanyahu yargılanıyor
600 bin kamu işçisini ilgilendiriyor
Kamu işçilerine ikinci zam teklifi açıklandı
İş dünyası dert küpü
Üç ay sonrasını göremiyoruz
İran'ın Ankara Büyükelçisi Habibullahzade
İran tek başına savaştı
İşte ispatı
ABD de Gazze'deki soykırıma ortak
Dışişleri Bakanı Fidan, canlı yayında gündemi değerlendirdi
"UAEA'nın sistemi sürdürülebilir değil"
Gazze'nin orta kesimlerindeki Filistinlilere sürgün emri
İsrail, Trump'ın planını zorla uyguluyor
ABD, Ukrayna'ya 'Patriot' gönderecek mi?
Trump: 'Gönderebilirim'
Döner zincirine FETÖ soruşturmasında gelişme
44 şüpheliden 32'si tutuklandı
Trump, Fed Başkanı'na yşne saydırdı
İnatçı, katır, aptal...
Yargıdaki yeni atamalar Resmi Gazete'de
4 bin 36 hakim ve savcının yeri değişti
Soykırım devam ediyor
İsrail, Filistinlilerin sığındığı çadırları vurdu: 11 ölü
Beylikdüzü Belediye Başkanına acil müdahale
Tutuklu Mehmet Murat Çalık acil tomografiye alındı
Kemal Kılıçdaroğlu sağ olsun!
CHP listelerinden seçilmişlerdi: DEVA Partisi’nde çifte istifa
Özel'e destek, Kılıçdaroğlu'na çağrı
Eski genel başkanlardan açıklama
Hem katil hem hırsız!
Netanyahu yargılanıyor
600 bin kamu işçisini ilgilendiriyor
Kamu işçilerine ikinci zam teklifi açıklandı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.