AKP iktidarı, seçimleri "milletimiz icraatlarımızı onayladı" şeklinde yorumladı.
İktidarın icraatlarına belki sıcak gündem olan Kıbrıs'tan başlamak gerekiyor. Ancak kritik görüşmeler devam ederken, meçhul bir çok nokta varken bu konuya girmeyeceğiz.
Bir iki gün içende Annan Planı'nın 9000 bin sayfalık metninde yer alan tuzakların açığa çıkacağını umuyoruz.
Biz, medyanın ısrarla milletten sakladığı iç ve dış borç konusunu irdeleyeceğiz. Hükümet enflasyon düştü, doğal gaz ve akaryakıta zam yapmadık, faizleri düştü diye kendini ve milletimizi avutuyor. Oysa Türkiye'nin bu iktidar döneminde dış ve iç borçları katlanarak arttı.
Soru bir: Hükümetin faiz düşüyor iddiasına rağmen borçlar niçin artıyor?
Faiz gerçekte düştü, iktidar soyguna son verdi mi?
Yoksa tam aksine borç faizinde duble vurgun mu var?
Soru iki: İç ve dış borçlar niçin artıyor? İç ve dış borç artarken ekonominin gelecek yıllarda daha iyiye gitmesi mümkün mü?
Soru üç: Yoksa artan iç ve dış borçlar, artan cari işlemler ve dış ticaret açığı Şubat 2001 benzeri krizleri tetikler mi?
Soru dört: Eğer tek başına yerel ve genel idareyi mutlak çoğunlukla eline alan AKP iktidarı da önceki iktidarlar gibi duvara toslar mı?
Toslarsa bunu nasıl yorumlamalı.
Bu temel sorulara cevap arayacağız. Öncelikle bir durum tespitinde bulunalım.
Ecevit iktidarı döneminde iç borç miktarı 91,7 milyar dolar iken AKP iktidarında neredeyse ikiye katlanarak 149,1 milyar dolara fırlamış.
Daha da önemlisi kamunun payı azalmış, piyasalardan alınan iç borç 43,3 milyar dolardan 84,5 milyar dolara çıkararak ikiye katlanmış. Bu düpedüz milletten rantiyeye bir servet transferi demek. İç borcun gayri safi milli hasılaya oranı da yüzde 50,5'den yüzde 58,5'e çıkmıştır.
Aynı şekilde artış trendi dış borçta da sürmüş.
2002 de 53,4 milyar dolar olan dış borcumuz AKP iktidarında 67,4'e çıkmıştır.
Toplam borcunuz 148,5 milyar dolardan 213,8 milyar dolara çıkmıştır.
Bu borçlara özel sektör ve Merkez Bankası borçlarını da eklediğimiz zaman 300 milyar doları aşmaktadır.
Enflasyon düştü, döviz düştü, faiz düştü masalı ile avutulurken AKP iktidarı Ecevit hükümetinden beter borç batağına saplandı ülkeyi.
Paralar nereye gitti. Yatırıma, üretime, sağlık ve eğitime, işçi memur ücretlerine, çiftçiye gitmediğine göre nereye gitti?
Seçimlerden önce sormadınız bari şimdi sorun.
İktidarın icraatlarına belki sıcak gündem olan Kıbrıs'tan başlamak gerekiyor. Ancak kritik görüşmeler devam ederken, meçhul bir çok nokta varken bu konuya girmeyeceğiz.
Bir iki gün içende Annan Planı'nın 9000 bin sayfalık metninde yer alan tuzakların açığa çıkacağını umuyoruz.
Biz, medyanın ısrarla milletten sakladığı iç ve dış borç konusunu irdeleyeceğiz. Hükümet enflasyon düştü, doğal gaz ve akaryakıta zam yapmadık, faizleri düştü diye kendini ve milletimizi avutuyor. Oysa Türkiye'nin bu iktidar döneminde dış ve iç borçları katlanarak arttı.
Soru bir: Hükümetin faiz düşüyor iddiasına rağmen borçlar niçin artıyor?
Faiz gerçekte düştü, iktidar soyguna son verdi mi?
Yoksa tam aksine borç faizinde duble vurgun mu var?
Soru iki: İç ve dış borçlar niçin artıyor? İç ve dış borç artarken ekonominin gelecek yıllarda daha iyiye gitmesi mümkün mü?
Soru üç: Yoksa artan iç ve dış borçlar, artan cari işlemler ve dış ticaret açığı Şubat 2001 benzeri krizleri tetikler mi?
Soru dört: Eğer tek başına yerel ve genel idareyi mutlak çoğunlukla eline alan AKP iktidarı da önceki iktidarlar gibi duvara toslar mı?
Toslarsa bunu nasıl yorumlamalı.
Bu temel sorulara cevap arayacağız. Öncelikle bir durum tespitinde bulunalım.
Ecevit iktidarı döneminde iç borç miktarı 91,7 milyar dolar iken AKP iktidarında neredeyse ikiye katlanarak 149,1 milyar dolara fırlamış.
Daha da önemlisi kamunun payı azalmış, piyasalardan alınan iç borç 43,3 milyar dolardan 84,5 milyar dolara çıkararak ikiye katlanmış. Bu düpedüz milletten rantiyeye bir servet transferi demek. İç borcun gayri safi milli hasılaya oranı da yüzde 50,5'den yüzde 58,5'e çıkmıştır.
Aynı şekilde artış trendi dış borçta da sürmüş.
2002 de 53,4 milyar dolar olan dış borcumuz AKP iktidarında 67,4'e çıkmıştır.
Toplam borcunuz 148,5 milyar dolardan 213,8 milyar dolara çıkmıştır.
Bu borçlara özel sektör ve Merkez Bankası borçlarını da eklediğimiz zaman 300 milyar doları aşmaktadır.
Enflasyon düştü, döviz düştü, faiz düştü masalı ile avutulurken AKP iktidarı Ecevit hükümetinden beter borç batağına saplandı ülkeyi.
Paralar nereye gitti. Yatırıma, üretime, sağlık ve eğitime, işçi memur ücretlerine, çiftçiye gitmediğine göre nereye gitti?
Seçimlerden önce sormadınız bari şimdi sorun.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014