Tam da Başbakan Erdoğan, İspanya Başbakanı Zatapero ve BM Genel Sekreteri Annan'ın İstanbul'da "Medeniyetler arası ittifak" toplantısında biraya geldiği gün patladı Gülen haberi. Günün mana ve önemine birebir yakışan habere göre Fetullah Gülen, yeğeni Ali Bayram vasıtasıyla ABD'deki papaz-misyoner okulu Hardford Seminary'ye 2 milyon dolar bağışta bulunmuş. 150 yıldır papaz ve misyoner yetiştiren okul da, Müslüman cepheden böyle bir yardım almaktan büyük haz duymuş!Aslında haber, bizim için şaşırtıcı olmamakla beraber, bazı gerçeklere inanma noktasında tereddüt yaşayanlarda ciddi bir şok etkisi oluşturacak nitelikteydi. Eminim ki o şokun etkisi hala geçmiş değil.Öyle ya, "kıtalararası hizmet seferberliğine" soyunmuş Gülen, papaz okuluna tamı tamına 2 milyon dolar hibe ediyor. Olacak iş mi, papaz okulu neresi, hizmet neresi!İşte tam bu noktada papaz okulunun hizmetiyle, Gülen hareketinin hizmetinin kesiştiği noktanın şifreleri saçılıyor etrafa. Hizmet aynı, amaç aynı, yöntem aynı; bir tek görüntü farklıydı, o da yavaş yavaş tek tip olmaya doğru gidiyor. Artık farklı cephelerin aynı noktada birleşmesi tezgahından çıkıp, aynı cephenin insanlarının ortak mücadele serüvenlerine tanık olacağız!Konunun detaylarına geçmeden önce bu haberin basına sızması veya sızdırılması konusunda akla gelen iki ihtimali paylaşmak istiyorum. Evvela bu bağışlar ne ilkti, ne de son. Gülen bu tip papaz okullarına bağışlarını uzun süredir yapıyordu, ancak Gülen'in Hardford Seminary'ye yaptığı bağış kazara basına sızdırıldı ve tam bir "fenersiz yakalanma" durumu meydana geldi. İkinci ihtimal ise; Gülen'in uzun süredir yaptığı bu bağışların, artık gizlenmemesi gerektiği kanaatine varıldı, (Bu kanaate ulaşmada yeni stratejiler ve yeni yöntem tercihi etkili olmuş olabilir) tam da İstanbul'da Medeniyetler arası İttifak toplantılarına denk getirilerek, bunun yumuşak geçişle halka duyurulmasına karar verildi. Gelen tepkilere göre de, gelecek stratejisi ve "hizmet yöntemi" tayin edilecek anlaşılan!Şimdi de, Ali Bayram'ın, yapılan icraatı nasıl savunduğuna geçelim dilerseniz. Kendi cümleleriyle hareket edelim ki, "kurusıkı iftira" suçlamasına maruz kalmayalım...Ali Bayram, Zaman gazetesine yaptığı açıklamada, üniversiteye bağışta bulunulmadığını, sponsorluk anlaşması imzaladıklarını belirterek şunları söylüyor: "Üniversite yönetimi ile 1999 senesinden itibaren devam eden diyaloğumuz neticesinde okul bünyesinde bulunan İslami İlimler Fakültesi'ni büyütüp geliştirme ve bu fakülte öncülüğünde İslam'ın doğru tanıtılması için panel, konferans ve çeşitli akademik çalışmaların düzenlenmesinde ortak bir düşünceye varılmış, tecrübelerimizle ve gücümüzün yettiği ölçüde maddi olarak bu çalışmalara katkıda bulunacağımız ifade edilmiştir." Zaman gazetesinde yer almayan, fakat diğer gazetelerde yer alan demecinde Ali Bayram, "İslam'ın imajını düzeltmek için" böyle bir işe giriştiklerini ifade ediyordu. Yukarıdaki açıklamada da, "İslam'ın doğru anlatılması için" diye bir cümle sarfediyor Bayram. Yani Gülen ve ekibi, İslam'ın imajını düzeltmek ve İslam'ın doğru anlaşılmasını sağlamak için seferber olmuşlar ve milletten (zekat, kurban ve himmet adı altında) topladıkları paraları oluk oluk harcıyorlar. Öncelikle İslam adına hareket etme yetkisini kimden aldınız ve İslam'ın, düzeltilmeye muhtaç bir imajı olduğunu nereden çıkarıyorsunuz. Yani size göre İslam'ın bozuk ve parayla düzeltilmeye muhtaç bir imajı mı var! İslam, sizin bayraktarlığınıza verilecek ve 2 milyon dolarla imaj düzeltilecek kadar ucuz mu!Devam edelim Zaman gazetesindeki açıklamalara..."Açıklamada Hartford Seminary'nin 150 yıllık köklü bir üniversite olduğu ve misyoner okulu olarak kurulan kurumun son 50 yıllık mazisinde misyonunu değiştirerek semavi dinler ve din mensupları arası diyalog merkezi şeklinde çalışmaya başladığı bilgisine yer verildi. Okula mali yardım yapıldığı iddialarına da açıklık getiren Bayram şunları söyledi: İslamiyet'in imajının maalesef günden güne kötüye gittiği ABD'de bu tür akademik çalışmalara büyük ihtiyaç vardır. Dinimizin doğru anlatılmasının ve özündeki barış mesajının iletilmesinin medeniyetlerarası diyalog ve hoşgörünün tesisine yapacağı hizmet tartışılmazdır." Bayram, bu açıklamalarıyla çok önemli gerçekleri de günyüzüne çıkarmış, daha doğrusu bizim yıllardır ifade ettiğimiz gerçekleri itiraf etmiş oluyor. Ne diyor Ali Bayram:150 yıllık papaz okulu son 50 yıldır misyonunu değiştirmiş ve semavi dinler ve din mensupları arası diyalog merkezi haline gelmiş. Sonuna kadar haklı, tam da dediği süre kadar önce Vatikan misyonerlik yöntemini değiştirmiş ve bu yöntemin adını da "dinlerarası diyalog" koymuştur. Çünkü artık doğrudan misyonerler Müslüman ülkelerde büyük tepkiyle karşılanıyor ve amacına ulaşamıyordu. Dinlerarası diyalog adı altında yeni bir din oluşturulup, hedefteki dinin mensuplarını kendi dininden görünen insanlar marifetiyle avuçlarının içine alacaklardı. Bunu yapmanın tek yolu da dinlerarası diyalog gibi bir kılıf bulmaktı. Buldular da. Özellikle son 10 yıldır Türkiye'de tahmin edemeyecekleri kadar verim aldılar. Türk milleti artık uyanmalı! Çünkü ihanet ve tezgahlar yeterince alenileşti. Artık gizleme ihtiyacı duyulmuyor, yeni yöntemlere geçişler de bu şekilde yapılıyor. Nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu ve zekat, kurban, bağış ve himmet adı altında sizlerden toplanan paraların nerelerde harcandığı görün artık. Tıpkı bir zamanlar altınınızı, bileziğinizi, evinizi, tarlanızı satarak kurduğunuz televizyonların Yahudi medya devi Murdoch'lara satıldığını gördüğünüz gibi. Uyanmak ve titreyip kendinize gelmeniz için ne kadar da çok sebep var değil mi!