İngiltere’nin ünlü ve ödüllü savaş muhabiri Robert Fisk’in Suriye ile ilgili röportajları devam ediyor.
Daha önce Independent gazetesinde yayınlanan bir yazısında, Suriye’nin Daraya kasabasında işlenen katliamı Suriye ordusunun değil, muhalifler
tarafından işlendiğini, Suriye halkının Özgür Suriye Ordusu adlı oluşumu terörist olarak tanımladığını yazmıştı ve bu yazı ses getirmişti.
Bu sefer de Türkiye’deki bir gazetede benzer bir röportajı yayınlandı.
Fisk, başlarında Suriye askeri olmaksızın tutuklularla yaptığı görüşmelerde birçok önemli bilgiye ulaşmış. Bu tutuklulardan birisi de Suriyeli olmayan
Cezayir asıllı Camel.
Camel, cihat eğitimi almak için Türkiye’deki mülteci kampına gelmiş.
Mülteci kampında cihat eğitimi! Ne kadar garip değil mi? Sır gibi saklanan milletvekillerinin bile içeri alınmadığı Apaydın kampı hakkındaki iddiaları
doğrular mahiyette açıklama bunlar.
Camel, Fisk’e, Türkiye’deki mülteci kampında birçok Suriyeli olmayan Arap’ın bulunduğundan bahsediyor.
Batının yaptığı dezenformasyon konusunda şu ifadeler önemli:
“Bana Türkiye’ye gitme sebebi olarak, “Suriye’de cihat yapmak” demişti. Fakat Suriye’ye vardığında “televizyonda izlediği gibi Müslümanların
katledildiği bir ortamın ötesinde başka şeyler” gördüğünü ve hayal kırıklığına uğradığını anlattı.”
Yani birileri “Esad Müslümanlara zulmediyor” diye kandırılıyor ve ABD çıkarları için esasen Müslümanların hamisi olan Esad’la savaştırılıyor.
Tabii herkes de böyle bilinçsiz değil, ABD çıkarları için bile bile Müslüman katleden teröristler çoğunlukta...
Fisk devam ediyor: “İntihar bombacılarının bir kısmı Filistinli, bir kısmı da Ürdünlü... Cezayirliler ve Libyalılar da var.”
Yani Suriyeli halk diye yutturulan Özgür Suriye Ordusu ve muhalifler aslında toplama bir terörist çetesi. Fisk’in ifadesiyle, “Çatışmalarda ölen
yabancıların cesetlerini saklamak için büyük çaba harcanıyor. Yakıldıklarına dair iddia var.”
Fisk’in aktardığı bilgiler, eğer Esad düşerse hiç de barışçıl bir ortamın oluşmayacağını ispatlar mahiyette...
Fisk, Esad düştükten sonra yeni bir savaşın çıkacağından endişe ediyor.
Fisk şunları söylüyor: “İçerisinde birçok Suriyeli olmayan kişinin olduğunu ve Suriyelilerin “şu anda savaşmayı sorun etmiyoruz ama Esad
devrildiğinde ülkeyi biz devralmalıyız” dediğini biliyorum. Yani şimdilik yan yana duruyoruz, gerisini Esad’dan sonra halledeceğiz mantığı. Yaygın bir
dedikodu ağır silahların gömülü vaziyette bekletildiği... Şu demek, Esad düştükten sonra gömdüklerini çıkarıp kendi savaşlarını çıkaracaklar.
Fisk’in iddialarına göre teröristlere silahlar özellikle de Halep civarındakilere Türkiye’den geliyor.
Bunlar önemli iddialar. Türkiye eğer böyle bir savaşın “yanlış” tarafı olmaya devam ederse -ki yalanlanmadığı takdirde bütün bu suçlamaları kabul
etmiş oluyor- hiçbir ülkenin desteğini alamayacağı, hatta uluslar arası kanunlara göre suç işlemiş olacağı bir savaşın içine sokulabilir.
Böyle bir savaşta kaybeden Suriye değil, Türkiye olur. Çünkü Suriye yalnız değil, Türkiye ise daha şimdiden yalnız bırakıldı.
Daha önce Independent gazetesinde yayınlanan bir yazısında, Suriye’nin Daraya kasabasında işlenen katliamı Suriye ordusunun değil, muhalifler
tarafından işlendiğini, Suriye halkının Özgür Suriye Ordusu adlı oluşumu terörist olarak tanımladığını yazmıştı ve bu yazı ses getirmişti.
Bu sefer de Türkiye’deki bir gazetede benzer bir röportajı yayınlandı.
Fisk, başlarında Suriye askeri olmaksızın tutuklularla yaptığı görüşmelerde birçok önemli bilgiye ulaşmış. Bu tutuklulardan birisi de Suriyeli olmayan
Cezayir asıllı Camel.
Camel, cihat eğitimi almak için Türkiye’deki mülteci kampına gelmiş.
Mülteci kampında cihat eğitimi! Ne kadar garip değil mi? Sır gibi saklanan milletvekillerinin bile içeri alınmadığı Apaydın kampı hakkındaki iddiaları
doğrular mahiyette açıklama bunlar.
Camel, Fisk’e, Türkiye’deki mülteci kampında birçok Suriyeli olmayan Arap’ın bulunduğundan bahsediyor.
Batının yaptığı dezenformasyon konusunda şu ifadeler önemli:
“Bana Türkiye’ye gitme sebebi olarak, “Suriye’de cihat yapmak” demişti. Fakat Suriye’ye vardığında “televizyonda izlediği gibi Müslümanların
katledildiği bir ortamın ötesinde başka şeyler” gördüğünü ve hayal kırıklığına uğradığını anlattı.”
Yani birileri “Esad Müslümanlara zulmediyor” diye kandırılıyor ve ABD çıkarları için esasen Müslümanların hamisi olan Esad’la savaştırılıyor.
Tabii herkes de böyle bilinçsiz değil, ABD çıkarları için bile bile Müslüman katleden teröristler çoğunlukta...
Fisk devam ediyor: “İntihar bombacılarının bir kısmı Filistinli, bir kısmı da Ürdünlü... Cezayirliler ve Libyalılar da var.”
Yani Suriyeli halk diye yutturulan Özgür Suriye Ordusu ve muhalifler aslında toplama bir terörist çetesi. Fisk’in ifadesiyle, “Çatışmalarda ölen
yabancıların cesetlerini saklamak için büyük çaba harcanıyor. Yakıldıklarına dair iddia var.”
Fisk’in aktardığı bilgiler, eğer Esad düşerse hiç de barışçıl bir ortamın oluşmayacağını ispatlar mahiyette...
Fisk, Esad düştükten sonra yeni bir savaşın çıkacağından endişe ediyor.
Fisk şunları söylüyor: “İçerisinde birçok Suriyeli olmayan kişinin olduğunu ve Suriyelilerin “şu anda savaşmayı sorun etmiyoruz ama Esad
devrildiğinde ülkeyi biz devralmalıyız” dediğini biliyorum. Yani şimdilik yan yana duruyoruz, gerisini Esad’dan sonra halledeceğiz mantığı. Yaygın bir
dedikodu ağır silahların gömülü vaziyette bekletildiği... Şu demek, Esad düştükten sonra gömdüklerini çıkarıp kendi savaşlarını çıkaracaklar.
Fisk’in iddialarına göre teröristlere silahlar özellikle de Halep civarındakilere Türkiye’den geliyor.
Bunlar önemli iddialar. Türkiye eğer böyle bir savaşın “yanlış” tarafı olmaya devam ederse -ki yalanlanmadığı takdirde bütün bu suçlamaları kabul
etmiş oluyor- hiçbir ülkenin desteğini alamayacağı, hatta uluslar arası kanunlara göre suç işlemiş olacağı bir savaşın içine sokulabilir.
Böyle bir savaşta kaybeden Suriye değil, Türkiye olur. Çünkü Suriye yalnız değil, Türkiye ise daha şimdiden yalnız bırakıldı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025