Cinayete Serbest Kürsü

Danıştay Cinayeti tam bir dezenformasyon savaşına dönüşmüş durumda. Cinayeti planlayanlar ellerindeki tutuklulardan yola çıkarak gündemi ve cinayetin yol haritasını belirliyorlar. Yapılan açıklamalarla, konuşulanlar ve konuşulmayanlarla özellikle bu cinayetin başından itibaren çarpıcı bir gayret(!) içinde bulunan bir basın kuruluşu üzerinden istenilen sonucu sağlamaya çalışıyorlar.Gelin isterseniz bugün yorumsuz bir şekilde cinayet öncesi ve sonrasında yapılan bazı açıklamaları gündeminize taşıyalım.Fetullah Gülen dönsün-dönmesin tartışmaları yaşanırken 28.04.2006 tarihinde Hüseyin Gülerce önemli bir yazı yazdı gazetesinde. İşte Başbakan Erdoğan'a hitaben kaleme alınmış o yazıdan bir parağraf:  "Başörtüsü ya da "türban" sorununun çözümünü, bu konudaki mağduriyetin giderilmesini, meselenin insan haklarını ilgilendiren tarafını destekleyen, sizin yanınızda olan o sözünü ettiğim entelektüel çevreler şunu anlamakta zorluk çekiyor: Neden üst bürokrasiye getirilen, getirilmek istenen insanların hep eşlerinin başları örtülü çıkıyor? Belki böyle bir ölçünüz yok; ama bu konuda yanlış anlaşılmalara fırsat vermeme hassasiyetinizin olması gerekmez mi? Başka bir ifadeyle, düşündüğünüz görevler için, eşlerinin başları açık olanların arasında hiç mi liyakatli insanlar yok? Başörtüsünü savunmak başka bir şey, bu başka bir şey. Sizi hâlâ desteklemek isteyen o insanlar ister istemez şöyle düşünüyorlar:Demek, renklilik isteği yok, demek farklılıklara şans yok. Bu şüphe eğer bir kanaate dönüşürse, AK Parti, nasıl bir samimiyeti heba ettiğini acaba anlayabilecek mi?"Nasıl? İlginç değil mi?Hüseyin Gülerce tıpkı Cumhuriyet gazetesi gibi Erdoğan'dan muzdarip. Sıkıntının gerekçesi de Laikçi kesimin hükumete yönelttiği gerekçe ile aynı:"Başörtülü eşli bürokratlar tayin ediyorsunuz...."Cinayetle bir şekilde irtibatlandırılmaya çalışılan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ilginç bir iddia ortaya koydu. Şunu söyledi Taner Ünal:"Bu olay Fetullahçı ekip - Pentagon - CIA - Nato Güçleri tarafından ortaklaşa yürütülen bir provakasyondur. Pentagon'da hazırlanan bir takım planlar sanki emniyetten alınan bilgilermiş gibi kamuoyuna aktarmakta diğer basın kuruluşları ise bu aldıkları bilgilerin doğruluğuna inanarak yayın ve yorum yapmaktadırlar.Ortada bir yılan vardır ve bu yılanın kuyruğu nerede bir Vatansever - Milli - Milliyetçi - Ulusalcı kişi veya kurum varsa ona değmektedir."Ardından Emniyet Genel Müdürü Danıştay katilini yakalayan polisleri ödüllendirdiği toplantıda "bu bir çete işidir. Ancak ismi açıklanamayacak büyüklüktedir" dedi.Bu açıklamanın ardından çok çarpıcı bir açıklama Emekli Tümgeneral Rıza Küçükoğlu'ndan geldi. Türkiye emekli Subaylar Derneği Genel Başkanı şunları söyledi:"Devletin güvenlik yetkililerinin başındaki kişi dahi çetenin adını koyamıyorsa, devletin adını vermeye cesaret edemeyeceği boyutlarda bir çete ile karşı karşıyayız. Herkes eteğindeki taşı döksün, olayların arkasında kim var bir an önce aydınlansın."Aynı Gün Dr. Osman Özsoy Bülend Ecevit ile yaptığı bir röportajdan çok çok önemli bir notu okuyucularına açtı. Onuda sizlerle paylaşalım:  "...(Bülend Ecevit ile) 12 Eylül ortamına hangi şartlarda geldiğini konuşurken, önce 1990'lı yılların ilk yarısına damgasını vuran Uğur Mumcu, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok gibi faili meçhul cinayetleri hatırlattım. Ardından da; ülkede karışıklık çıkarmaya yönelik faili meçhul cinayetlere ve bunda kontrgerillanın etkisine ilk siz dikkat çektiniz dedikten sonra, Ecevit'in daha önce bu konularda söylediklerini kısaca hatırlattım ve yeni bir ayrıntı vermesini sağlayacak ortam oluşturdum. Ardından sorumu sordum.ECEVİT 1980 öncesinin karışık ortamını anlatırken bir ara sustu, peşinden şunları söyledi:- Kontrgerillanın olayların içinde olduğunu anlamıştık. İşin daha da vahimi, kontrgerillanın Amerikan Büyükelçiliği'nden yönlendirildiğini öğrendik."Devam edeceğiz.