29 Ekim 1923'ten bu yana tam 83 yıl geçmiş. Koca bir imparatorluğun enkazı üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti bugün 83 yaşında.Beş bin yıllık tarihi ve son imparatorluk deneyimi 600 yıl devam etmiş bir milletin torunları için pek de uzun sayılmayacak bir süre... Ama buna rağmen 83 yılda geldiğimiz durum, maalesef cumhuriyetin yıkılma ve yokolma tehlikesiyle burun buruna geldiği bir noktada seyrediyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün, cumhuriyet kurulduktan 4 yıl sonra büyük bir firaset örneği göstererek kaleme aldığı "Gençliğe hitabesinde" ifade ettiği tüm tehlikeler bugün bir bir yaşanıyor. Atatürk'ün o gün öngördüğü tehditler ve çözüm yolu bugün için de geçerli.Bütün kalelerimiz zaptedilmiş, bütün tersanelerimize girilmiş, ordularımız dağıtılmak isteniyor ve "memleketin her köşesi bilfiil işgal"le karşı karşıya."Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir."O gün için Mustafa Kemal'in "olabilir" dediği vahim durumlar maalesef bugün olmuş durumda. Gençliğin birinci vazifesini "Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek" olarak tayin eden Atatürk, "dahilî ve harici bedhahların" kimler olduğunu ve muhtaç olunan kudretin de damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu çok ama çok iyi biliyordu. O gün çizilen bu rotanın, bugün için ne tür bir anlam ifade ettiğini en iyi, yaşadığımız olaylar ve başımıza gelenler anlatıyor bize. Türkiye Cumhuriyeti, 83 yıllık kısa tarihinin en zor döneminden geçiyor. Bir taraftan ABD, bir taraftan AB, bir taraftan IMF bizi köşeye sıkıştırmak için her türlü fırsatı kullanırken, en büyük darbeyi de içeriden yediğimiz hançerle alıyoruz. Dört bir koldan kuşatılmış bir haldeyiz ve diz çökmemiz için ensemize dayanan silah kabzasının metal soğukluğunu en derin noktamıza varıncaya kadar hissediyoruz. Kuzey Irak'ta askerimizin başına geçirilen ve binlerce yıllık tarihimizde talihsiz ve kara bir leke olarak hatırlayacağımız çuvalın büyüğü, ülke olarak başımıza geçirilmek isteniyor. Millet, her türlü baskı ve tehlikeye karşı tepkisizleştirilip, sinirleri alınarak, uyuşturulmaya çalışılıyor. Tıpkı Kurtuluş savaşının ilk aylarında, imparatorluk enkazının ve dünya savaşının verdiği yorgunluk, bitkinlik, yoksulluk ve moralsizlikle, sanki üzerine ölü toprağı serpilmiş olan halkımız gibi. Onlar da ilk başta bu mücadeleye katılmak istemediler... Çünkü yorgundular, bitkindiler ve yoksuldular. Mallarını, mülklerini, evlatlarını, canlarını, bedenlerini ve topraklarını ellerinden almışlardı. Ama ruhları ve inançları sapasağlam yerinde duruyordu. Silkinip kendilerine gelmeleri fazla bir zaman almadı. "Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen bir liderin arkasından da ancak, bağımsızlık sevdalısı bir millet gidebilirdi. Öyle de oldu, tarihte hiçbir milletin yönetimi altında yaşamamış ve yaşayamayacak olan Türk milleti bağımsızlığı ve kurtuluşu uğruna canını ortaya koymaktan çekinmedi.İşte Kurtuluş savaşı bu ruhla kazanıldı, bu ruhla Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Bugün de milletimiz aynı ruhu ve aynı duyguları taşıyor. Silkinip, kendine geldiğinde önünde ne ABD, ne AB, ne IMF durabilir. Ne de onların taşeronu kukla idareler.Yüzbinlerce şehit vererek kurdukları, kanlarıyla sınırlarını tayin ettikleri "gözbebeklerine", yani Türkiye Cumhuriyeti'ne uzanacak her elin ve o elin sahiplerinin akıbetinin ne olacağını siz tahmin edin. Bu Cumhuriyet kolay kurulmadı, kolay da yıkılmayacak. Yıkmaya çalışanlar ve onların taşeronları ise gereken dersi alacak. Kimsenin şüphesi olmasın!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012